Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Kutlu Doğum Haftası Başladı                                                                          

Gündem Yayın: 17.04.2017 14:10
Yazar:
Kutlu Doğum Haftası Başladı                                                                          

 

Karabük İl Müftüsü Halil Bektaş, Kutlu Doğum Haftasının 17 Nisan Pazartesi günü başladığını söyledi.

Bektaş yaptığı açıklamada; Kutlu Doğum Haftasında ana tema olarak “Hz. Peygamber ve Güven Toplumu”  konusunun ele alınacağını belirterek, şu açıklamayı yaptı:

“Hz. Peygamber, miladi takvime göre 20 Nisan 571 tarihinde dünyamızı şereflendirmiştir.  Bundan hareketle 1989 yılından buyana 20 Nisan tarihinin içinde yer aldığı hafta Diyanet İşleri Başkanlığınca Kutlu Doğun Haftası olarak kutlanmaktadır.

Hz. Peygamber bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Onun örnek ahlakı bütün insanlığın ihtiyacı olan değerleri ve güzellikleri içermektedir. Kutlu Doğum Haftasında yapılan etkinliklerle Hz. Peygamberin insanlığa getirdiği bu değerlerin daha iyi anlaşılması ve yüce ahlakının örnek alınması amaçlanmaktadır.

Bu yıl Kutlu Doğum Haftasında ana tema olarak “Hz. Peygamber ve Güven Toplumu”  konusu ele alınacaktır. Hafta boyunca yapılacak etkinliklerde güven toplumunu oluşturan; samimiyet, sadakat, dürüstlük, emanet bilinci, vefakârlık, hak duyarlılığı, merhamet, şefkat, hoşgörü, kanaat ehli olmak gibi temel ahlaki değerlere bir kez daha dikkat çekilecektir. Yine güven duygusunu zedeleyen cehalet, yalan, ihanet, istismar, aldatma ve bencillik gibi olumsuz davranışlar üzerinde durulacak, bu konularda duyarlılık oluşturulmaya çalışılacaktır.

Karabük Müftülüğünce hafta münasebetiyle çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecektir. Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri 17 Nisan Pazartesi günü 5000 Evler Şahin Tepesi Mescidi Aksa Camiinde sabah namazının peşine yapılan programla başlatıldı.

20 Nisan Perşembe günü saat 14.30 da Tüccarlar Kooperatifi Salonunda “Hz. Peygamber ve Güven Toplumu” konulu konferans yapılacaktır. Konferansa Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yavuz Ünal konuşmacı olarak katılacaktır.

Ayrıca hafta boyunca Üniversitede,  okullarda, Kuran Kurslarında, mahallelerde ve köylerde,  konferanslar ve vaaz programları gerçekleştirilecektir.

Karabük İlahiyat Fakültesi ile birlikte Üniversite öğrencilerine yönelik  “O Nûr’a Yolculuk”  adlı siyer-i nebi bilgi yarışması ve “100 Konuda 100 Hadis ve Anlamını Ezberleme Yarışması” yapacağız. Bu yarışmada dereceye giren öğrenciler Müftülüğümüz tarafından umreye götürülecektir. Ayrıca yarışmaya katılan öğrencilerin tamamı ödüllendirilecektir. Üniversite öğrencileri için Öğrenci yurtlarında da konferanslar ve çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecektir. Din görevlilerinin katılımı ile kan bağışı kampanyası yapılacaktır

İmam Hatip Lisesinde umre ödüllü “40 Hadis ve Anlamı Ezberleme Yarışması” ve Huzurevinde “Umre Ödüllü Dini Bilgiler Yarışması” yapılacaktır. Ayrıca okullarda kompozisyon yazma yarışmaları yapılmış olup, dereceye giren öğrenciler ödüllendirilecektir.

Mahallelerimizde bayanlara yönelik vaaz ve sohbet programları yapılacak, belli başlı camilerimizde Kutlu Doğum aşı dağıtılacak, Hatim ve Mevlit merasimleri gerçekleştirilecektir. Bu faaliyetlerimize bütün halkımız davetlidir.

Hz. Peygamberin yücel ahlakının daha iyi anlaşılmasına, birlik, kardeşlik ve güven duygularımızın pekişmesine vesile olması dileklerimle bütün Karabüklü kardeşlerimin ve İslam âleminin Kutlu Doğum Haftalarını tebrik ediyorum.”

 

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Manşet Yayın: 06.05.2024 09:00 |Güncelleme:05.05.2024 13:40
Yazar:
KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Ne de çabuk geçiyor yıllar…

Kıbrıs konusu Türkiye’nin gündemine gireli 75 yıl, Türk ordusu Kıbrıs’a gireli 50 yıl olmuş. Yıllar geçti ama hiç değişmedi Kıbrıs… Adanın her yanı tarihi gerçekleriyle yaşıyor.

Her şey aynı…

Adada yaşayanlar, adanın sahilleri, adanın sıcaklığı, doğasının güzellikleri, insanlarının adalı halleri hep aynı. Ama değişmeyen tek şey; orada yaşayan insanların geleceğini değiştirme gayretleri…

Aslında bu gayretler 50’li yıllardan beri var. Bu gayretlerin başrol oyuncuları da Rum-Yunan ikilisi…

Sanki o küçücük adada sadece kendileri yaşıyorcasına hiç vazgeçmediler! Ada bizimdir dediler, adanın asıl sahibi Kıbrıs Türk Halkına adayı dar ettiler.

Tarih, özellikle Rumların adalı Türklere uyguladıkları nice mezalimlerle doludur…  Günümüzde hala Kıbrıs Türk Halkına uygulanan yaşam ambargoları bunun en çarpıcı örneğidir.

Rum-Yunan ikilisinin adayı ele geçirme oyunu 20 Temmuz 1974’te Türkiye tarafından bozulunca; işte o tarihten sonra bu oyunu dünyanın neredeyse her yerinde oynamaya başladılar. BM, AB, ABD, İngiltere ve aklınıza gelebilecek her platform onlar için Kıbrıs’ı ele geçirme sahnesi oldu. Hala olmaya devam ediyor.

Aslında bu oyun sahnesinde sergilenen ne varsa hepsinin başında ‘Kıbrıs Müzakeresi’ başlığı var! Ama bu başlığın içinde de talepler hep aynı:

  • Türkiye’nin ada üzerindeki garantörlüğü kabul edilemez,
  • Türk askeri adayı derhal terk etmelidir.
  • 1974’te Güneye göç eden Rumlara terk ettikleri ev, arazi ve malları verilmelidir,
  • Türklerin elinde bulunan toprakların önemli bir bölümü Rum tarafına verilmelidir,
  • Güneye göçen Rumlardan 200 bin kadarı yeniden kuzeye yerleşmelidir,
  • Adaya yerleşen Türkiyeli göçmenler adayı terk etmelidir.
  • Kıbrıs Türklerine azınlık haklarından bir fazlası dahi verilemez,
  • Adanın Yönetim şekli ‘’Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’’ olmalıdır,
  • Adada tek egemenlik, tek halk, tek kimlik geçerli olmalıdır…

İşte Rum-Yunan ikilisinin hiç değişmeyen talepleri özet olarak budur. Rum kesiminde hangi politikacı yönetime gelirse gelsin. Yukarıda sıraladığım bu taleplerden asla vazgeçemez. Çünkü bu talepler, Rum kilisesinin, Rum Ulusal Konseyinin değişmez kırmızıçizgileridir.

Pekiyi, Rum-Yunan ikilisinin bu talepleri karşısında Türk tarafı ne yapmıştır? Buna bir bakalım:

1968 yılından beri süregelen müzakerelerde hep iyi çocuk biz olalım da bu konu bir an önce çözülsün politikası yıllarca uygulanmış. Hatta bir ara Annan denen bir tuzak planla neredeyse adadaki tüm kazanımlarımızı kaybedeceğimiz sırada; yine Rumların bu plana hayır demesiyle ada elimizden kayıp gitmemiştir.

Sonraki yıllarda KKTC’yi yöneten Talat ve Akıncı dönemlerindeki verelim kurtulalım, Rumlarla iç içe yaşayalım gayretlerine rağmen; gerek Kıbrıs Türk Halkı, gerekse özellikle Türkiye hem müzakerelerde, hem de uluslararası platformlardaki tüm dayatmalara direnerek adayı bu ikiliye teslim etmemişlerdir.

Günümüze gelindiğinde artık ne Türkiye, ne de adada kurulan son Türk devleti KKTC’nin yönetimi; iki ayrı devlet, iki ayrı egemenlik, iki ayrı yönetim, iki ayrı halk gerçeği kabul edilmeden müzakere masasına gelmeyeceklerini net bir şekilde açıklamışlardır.

Son birkaç aydan beri BM gözetiminde Kıbrıs konusunda yeniden müzakerelerin başlaması için türlü gayretler sarf edilmektedir. Ama gelin görün ki, her defasında Türkiye’nin AB müzakerelerinin başlaması için konuyla hiç alakası olmayan Kıbrıs konusunu çözün dayatması ülkemizin önüne koyulmaktadır. Böylesi bir iki yüz yüzlülük görülmüş müdür?

Yazımın girişinde de belirttiğim gibi adada aslında değişen hiçbir şey yoktur. Değişen sadece zaman, o zamana sığan gerçeklerdir.

Adanın güneyinde Rumlar, kuzeyinde Türkler yaşamakta. Bu insanlar yaşam mücadelesi için her gün işlerine gidip gelmektedirler.

Rumların en büyük avantajı; haksız, hukuksuz kabul edildikleri AB üyeliği ile tüm dünyanın adanın yasal hükümeti olarak GKR yönetimini tanımış olmalarıdır.

Türklerin ise en büyük dezavantajı; yaşadıkları devleti Türkiye’den başka hiçbir devletin tanımamış olması, taşıdıkları kimliğin Türkiye hariç hiçbir ülke tarafından kabul görmemesidir.

Bundan önce kaleme almış olduğum, ‘’Kıbrıs Konusu Kabuk Bağladı’’ başlıklı yazımda bahsettiğim gerçekler hiç değişmemiş, hala geçerlidir. Bu yazımda belirtmiş olduğum hususlar ise Kıbrıs konusunda unutulanları yeniden hatırlatmak içindir.

Unutulmasın ki:

‘’Vicdan unutmaz, tarih hatırlatır…’’

 

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

06 Mayıs 2024

 

 

 

 

Paylaş: