Ihlas Haber Ajansı tarafından
07 Ocak, 2024 04:48 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Kızılırmak Deltası’nda kuğularla görsel şölen

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Samsun Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti kış döneminde çok sayıda göçmen kuşa ev sahipliği yapıyor. Deltada konaklayan ve sayıları bine yaklaşan kuğular ise adeta görsel şölen sunuyor.
Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti, kış döneminde yüz binlerce göçmen kuşu ağırlıyor. Samsun’un 19 Mayıs, Bafra ve Alaçam ilçeleri sınırlarında bulunan, 56 bin hektar alana sahip Kızılırmak Deltası, Türkiye’de yaban hayatının korunduğu en önemli noktalardan birisi olma özelliğine sahip. 13 Nisan 2016’da, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde, Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan uygulamalarla doğal yaşama insan müdahalesi en aza indirildi. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin koruma amaçlı çalışmaları ile doğal yaşama insan müdahalesinin en aza indirildiği Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde ziyaretçiler sadece bisiklet, elektrikli bisiklet, akülü araçlarla deltayı gezebiliyor.
Uygulanan tedbirlerle birlikte deltadaki gerek kuşların gerek diğer yaban hayvanlarının sayısı her geçen yıl artarken özellikle kış döneminde göçmen kuşlar deltada yoğun bir şekilde gözlemlenebiliyor. Son günlerde deltada yoğun olarak görülen kuğu sürüleri ise ziyaretçilere görsel şölen sunuyor.

“Mutlaka görülmeli”
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir ise yaban hayatını gözlemlemek isteyen tüm doğa tutkunlarını ilk görmesi gereken yerlerin başında Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nin geldiğini belirterek, “Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti, sadece Samsun ve Türkiye için değil tüm dünya için çok önemli bir sulak alan. Bu doğa harikası bölgede yaban hayatının korunması için özel hassasiyet içerisindeyiz. Uygulanan tedbirlerin olumlu etkilerini gözlemliyoruz. Özellikle kış döneminde buradaki yaban hayatı daha hareketli ve birçok göçmen kuş bu alanda konaklıyor. Yine son dönemde deltadaki kuğu varlığının artması bizleri sevindiriyor. Fotoğrafçıların, doğa tutkunlarının yoğun ilgi gösterdiği Kızılırmak Deltası’nı kış döneminde de vatandaşlarımızın mutlaka görmesini tavsiye ediyorum” dedi.

Bine yakın kuğu konaklıyor
Deltadaki kuş yoğunluğunun kış döneminde daha da arttığını belirten Samsun Büyükşehir Belediyesi Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti Sorumlusu Kadir Yılmaz, “Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti, kış göçlerinin başlamasıyla kuzeyden göç alan bir bölge. Özellikle bu aylardan itibaren aralık, ocak, şubat dönemlerine kadar kış göçmen türlerini biz bu bölgede görebiliyoruz. Özellikle kuğu sürülerini çok güzel bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Sayıları 600 ila bin arasında değişen kuğuları ziyaretçilerimizde rahatlıkla çok yakın bir mesafeden görebilirler. Kuğular ördekgiller familyasından olup, uçabilen en iri cüsseli kuş türleri arasında yer alır. Burası kış ortasında yapılan sayımlarda en fazla kuş türünün bir arada görüntülendiği bir bölge. Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti, yılın her mevsimi ayrı bir güzelliğe sahip. Özellikle kuş yoğunluğunun olduğu zaman ise kış dönemleri” diye konuştu.

362 kuş türü
362 kuş türünün yaşadığı, Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nin 5 bin 174 hektarlık kısmı Yaban Hayatı Geliştirme Alanı olan ve Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altında bulunuyor. Korunması için, Temmuz 2018’de araç girişine kapatılan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde irili ufaklı 20 göl ile büyük bataklık ve sazlık alanlar yer alıyor. Avrupa Kuş Alanları Envanteri’ndeki en önemli 4 kriterden 3’üne sahip olan kuş cennetinde, dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan 24 kuş türünün 15’i görülüp, kayıt altına alındı. Zengin biyolojik çeşitliğe sahip olan delta, göç sırasında Karadeniz’i doğrudan aşan kuş türleri için de hayati önem taşıyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Okuyucudan Gelenler tarafından
09 Mayıs, 2025 14:58 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Tezgâhın Ötesinde, Çeliğin Gerçek Ağırlığı

Bazı sayılar vardır ki, bir muhasebe kaleminden çok daha fazlasını anlatır. Ve bazı suskunluklar vardır ki, içlerinde haykıran hakikatin yankısı dolaşır.

. Ne hazindir ki, KARDEMİR gibi bu memleketin alın teriyle, çelik gibi iradesiyle yoğrulmuş bir değerin üstünde bugünlerde kimilerinin başka hesaplar yaptığı, karanlık gölgelerin kol gezdiği görülüyor.

Şirketin bilançolarına eğilen, kalem oynatıp rakam yuvarlayan, masa başında kıvrak zekâsını sanal bir itibar mücadelesine yatıranlar… Oysa gerçek, parantez içinde duran bir zarardan çok daha derindir. 3 milyar 31 milyon liralık zarar sanki bir eksikmiş gibi, üzerine 969 milyon da onlar ekleyip “4 milyar” deyiverenler… Siz hiç hesap yaparken vicdanı da dahil ettiniz mi?

Bir de çıkarıp eski defterleri, 10 dolara satılan kütüğü bugünle kıyaslayanlar var. Koca bir endüstri devriminin, yeşil çelik hedefinin, karbon nötr üretiminin, iklim yükümlülüklerinin, döngüsel ekonominin dönüştürdüğü bu sektörü hâlâ eski fiyatlar üzerinden değerlendirenler… Ne diyelim, zamana takılıp kalanlara çare yok.

Ama bir çare var; gerçeği söylemek. Prof. Dr. İsmail Demir’in kelimelerinde, sadece bir şirket yöneticisinin değil; bir yükün, bir vizyonun ve bir memleket meselesinin sorumluluğunu taşıyan bir yüreğin sesi var. “Bu şirket ne birilerinin arka bahçesi ne de yöneticileri birilerinin emir eridir,” diyor. Çünkü bu çelik gömleğin içine kimlerin girmeye çalıştığını, kimlerin “arka kapıdan” gelecek devşirmek istediğini artık herkes görüyor.

Demir’in söyledikleri çok açık ve samimi duygular üzerine kurulu. KARDEMİR’in çıkış yolu, rakam oyunlarıyla değil; yeşil dönüşümle, temiz enerjiyle, bilimle, teknolojiyle, katma değeri yüksek üretimle mümkün olacak. Dünya, üretimi yeniden tanımlarken, bu toprakların çeliği hâlâ eski mantıkla tartılamaz. O terazi artık başka kalibrede çalışıyor.

Karabük halkına verdiği mesaj da inceliklerle dolu. “Biz Türkiye’nin şirketiyiz ama Karabük’ün omuzlarında yükseliyoruz.” Ne zarif bir sadakat, ne açık bir bağlılık… Yardım politikalarında, istihdam kararlarında Karabük’ü önceleyen bir anlayış, yalnızca kurumsal bir tavır değil; aynı zamanda vefa ile şekillenmiş bir gönül dili.

Ve çalışanlara dair söyledikleri… “En büyük gücümüz onlar,” diyor. Bir yönetici düşünün ki, zararın konuşulduğu masada emeği unutmuyor. Onlara söz veriyor, toplu sözleşmede destek oluyor. Çünkü biliyor ki bu şirketi ancak emekle, inatla, sabırla ayağa kaldıracak olan yine o insanlar.

Bugün KARDEMİR üzerinden siyaset devşirmeye çalışanlar, kendi küçük hesaplarını memleketin büyük meselelerinin önüne koyanlar bilsin ki, bu çelik öyle kolay bükülmez. Bu irade, birkaç spekülatörün yaz-boz tahtası değildir.

Belki birileri için KARDEMİR sadece bir şirket, bir tablo, bir grafik… Ama bu topraklar için o, istihdamın adı, çelik bilekli insanların emeğinin ve alın terinin simgesi, yani Karabük’ün kalbidir.

Ve unutulmamalıdır: Bu kalp, yalanla değil, yalnızca zırhı çelikten yapılmış insanların hakikat arayışları ile atar.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.