Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası
13 Kasım, 2024 08:52
blank
İhlas Haber A.

Kenevir ekimi ile kaybolmaya yüz tutan el sanatları yeniden gün yüzüne çıktı

A+ A-

Kenevir ekiminin 2019 yılında serbest kalması Rizeli kadınlar için gelir kapısı olurken, şehrin unutulmaya yüz tutan el sanatları da yeniden gün yüzüne çıktı.
Rize Valiliği himayesinde hayata geçirilen ‘Topraktan Tezgaha Kenevir İpinin Serüveni Projesi’ çerçevesinde Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) ve Azal Kültür Sanat ve Turizm Derneği tarafından Rize’nin Çayeli ilçesinde kurulan feretiko atölyesi ile yöre kadınları unutulmaya yüz tutmuş desenleri nakış nakış işleyerek hem aile ekonomisine katkıda bulunuyor hem de kültürlerini gün yüzüne çıkarıyor. Çataklıhoca Mahallesi’ndeki eski köy okulunun tadilatılyla triko atölyesine dönen binada çalışan kadınlar sandıklarda kalan desenleri, kültürü ve yörenin tarzını yeniden günümüze uyarlıyor. Hırka, çarık, peşkir, çanta gibi ürünlerin çıkartıldığı atölyede sandıktan çıkan 100 yıllık kenevir ipleriyle ceketler de yapılıyor. Yöre kadınları kendi elleriyle diktikleri bir ceketi bir zamanlar Rize’nin geçim kaynağı olan kenevirin ekimini yeniden serbest bırakan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da hediye etti.
DOKAP projesi çerçevesinde kurdukları atölye ile tamamen yöre kadınlarına istihdam sağlamak ve yöresel el sanatlarını gün yüzüne çıkarmayı hedeflediklerini dile getiren Azal Kültür Sanat ve Turizm Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yücel Bayraktar, “Projemize 2021 yılında başladık. DOKAP projesi ile tamamen kadınlarımıza istihdam sağlamak, yöresel el sanatlarımızı gün yüzüne çıkarmak amacıyla başlamış olduğumuz projemizle üretimlere başladık. Projemizi Çataklıhoca’daki okulumuzu tadilat yaparak yeniden hayata geçirdik. Kumaşlar üretip, kıyafetler ve özel tek tasarımlar yaptık. Aynı zamanda yöremize ait yöresel desenlerimizi de tezgah üzerinde uygulayarak örtüler, masa örtüleri ve kıyafetler tasarladık” dedi.

“Kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarımızı yeniden gün yüzüne çıkarmayı hedefledik”
2019 yılının Ocak ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "İnşallah Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve bu adımları atacağız. Yeniden bunu üreteceğiz" açıklamalarının ardından harekete geçtiklerini kaydeden Bayraktar, “Yöremizin kadınlarına istihdam sağlayıp kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarımızı yeniden gün yüzüne çıkarmayı hedefledik. Kenevir ipliği 2019 yılında serbest bırakıldıktan sonra Reyhan hocamızın tarlasında proje kapsamında başlatmış olduğumuz kenevir ekimini gerçekleştirdik. Eylül ayında hasat yaptık, hasat yaptıktan sonra kenevir bitkimizi elde ettik. Sonrasında lif haline getirdik ve lifleri de eski usullerle eğerek iplik haline getirdik. İplik haline getirdiğimiz ürünlerimizi elde dokuma tezgahlarında dokuyarak kumaş haline getirdik ve tasarım haline getirdik” ifadelerini kullandı.

“Tek ve özel tasarımlar yaptık”
Kenevir ipinden birçok ürün üretildiğinin altını çizen Bayraktar, “Birçok ürün çıkıyor, yöremizin yöresel desenlerini kullanarak yine peşkirler falan öğrettik. Bizim en büyük amacımız kumaş haline getirmek. Çünkü kumaşımız yöremizden kaynaklı ter çekme özelliğine sahip olması, bakteri üretmemesi, doğal klima olarak adlandırılması açısından değerli. Özel tasarımlar, gömlek, ceket, kadın kıyafetleri ve tek ve özel tasarımlar yaptık” şeklinde konuştu.

“Bir yeleğimizi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hediye ettik”
Proje kapsamında eğitim veren Giyim Öğretmeni Mukaddes Kuk ise, sandıklarda 100 yılı aşkın süredir saklanan kenevir ipleriyle özel tasarım ürünler üretildiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da bu yıllanmış iplerden yapılan özel tasarım el dokuması bir yelek hediye edildiğini ifade etti. Kuk, “Bu proje kapsamında tezgahtan çıkan kumaşlar çeşitli kıyafetlere, kostümlere dönüştürülüyor. Bu kostümler Halk Eğitimi Merkezi Talip Kahraman El Sanatları Atölyesi Konfeksiyon Atölyesi’nde öğrenciler tarafından tasarlanıp üretiliyor. Mesela kumaşımızın mukavemeti çok fazla. Yıllarca ipliğimizi de kumaşımızı da saklayabiliyoruz. Örneğin sandıklardan çıkan 100 küsur senelik iplikler var. Bu ipliklerden de özel tasarımlar yaptık. Yaptığımız özel tasarım yeleklerimiz yine sandıktan çıkma bir iplikten üretildi. Tezgahta dokundu ve el dikimi ile üretildi. Hatta özel tasarım olan el dokuması bir yeleğimizi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hediye ettik” şeklinde konuştu.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

13 Kasım, 2024 10:05

OSMANLI’NIN İKİ KÖYÜNDEN, CUMHURİYET’İN İKİ KENTİNE

OSMANLI’NIN İKİ KÖYÜNDEN, CUMHURİYET’İN İKİ KENTİNE
A+ A-

MUSTAFA AKAY

Türkiye’mizde iki ilimiz, Cumhuriyet Kenti diye adlandırılır. Bunlardan birisi Kırıkkale diğeri de Karabük’tür.
Bu tanım doğrudur. Çünkü her ikisi de Cumhuriyet’le benliklerine kavuşmuşlardır. Onların var oluş nedeni Cumhuriyettir.
Çok eski bir tarihleri olmasına rağmen, gelişmelerini ancak, Cumhuriyet ile sağlayabilmişlerdir.
İkisinin öyküsü de birbirine çok benzemektedir.
Kırıkkale’yi ele alalım önce.
1925 yılında 12 hanelik bir köy. Kırıkköy deniliyor.
Cumhuriyet geliyor, 12 hanelik Kırıkköy’e Top ve Mühimmat Fabrikası’nı kuruyor.
Ondan sonra tutabilirsen tut Kırıkkale’yi…
Önce bucak, sonra ilçe yapılıyor. Bunları hak ediyor çünkü. Çevresinden göç alıyor. Neredeyse, Türkiye’den de gelmeyen kalmıyor. Nüfus artıyor, büyüdükçe büyüyor. Türkiye’nin sanayi atılımını yaptığı yerleşim birimlerinden birisi haline geliyor. Bugün ise, tam anlamıyla bir sanayii kenti olmuş durumda.
Kenarından bir de demiryolu geçince, deme keyfine… Büyümede bu da önemli bir etken olarak kaşımıza çıkıyor.
Kırıkkale’den Karabük’e uzanalım. Karabük Safranbolu’nun Öğlebeli Köyü’nün bir mahallesi. O günlerde 13 hanesi bulunuyor.
Karabük 1934 Yılı’nda demiryolunun geçmesiyle, adını duyurur oluyor. Ardından, 1937 Yılı’nda Demir Çelik Fabrikaları’nın temeli atılıyor. Önemi ortaya çıkıyor.
Belediyesini kuruyor, önce bucak ardından ilçe yapılıyor.
Türkiye’nin her yerinden göç alıyor. Nüfusu artıyor.
Bu iki kent, Cumhuriyetin bir mucizesi sonrası doğan kentler olarak tarihte yerlerini alıyorlar.
Bu mucize, Cumhuriyet’in tam bağımsızlık ülküsünün ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Cumhuriyetin kamucu ekonomi anlayışı sadece bu iki yerde değil, Türkiye’nin dört bir yanında filiz veriyor.
Her iki yerde de fabrikaların kurulduğu dönemlerde konut sayısı çok az. Bunun umarı da lojmanlar üretmede bulunuyor. Çalışanlar için lojmanlar, sosyal tesisler yükseliyor bir bir.
Planlı, düzenli yerleşim birimleri oluşturuluyor. Karabük için örnek verirsek, Yenişehir böylesine düzenli oluşturulan bir mahalle olarak karşımıza çıkıyor.
Bu fabrikaların kurulduğu yerlerde başlatılan kalkınma atılımları, sadece üretim anlamında kalmıyor.
Okullar, kültür kompleksleri, tiyatro - sinema, çeşitli kurslar. Bunların içinde en önemlileri ise okuma yazma kursları, genç kızları meslek sahibi yapacak Halk Eğitimi Kursları şeklinde kendini gösteriyor.
Buralara, elektrik de getiriliyor. Bekâr işçiler için pavyonlar yapılıyor. Spor anlamında yapılan atılımlar insanları spora yöneltiyor.
Radyo istasyonları kuruluyor. Hastane yapılıyor, eczane açılıyor.
Sosyal tesisler ile insanların uyanışı amaçlanıyor.
Kısacası, tam anlamıyla bir mucize yaratılıyor.
Karabük Demir Çelik Fabrikaları’na “fabrikalar kuran fabrika” denmesi de boşuna değil. Ülkenin kalkınması ve gelişmesinde büyük bir misyon yükleniyor.
Böyle bir gelişme yaşayan Türkiye’miz ne yazık ki, sonradan özelleştirme furyasına kapılıyor ve bu işletmeler, o dönemdeki işlevlerini yitiriyorlar. Çünkü ülkeyi yöneten kafa öyle istiyor.
Kırıkkale ve Karabük, bu büyük başarıya imza atarlarken, köyden geleni tam anlamıyla işçi yapamamanın eksikliğini de yaşıyorlar. Köylü işçi karması bir durum ortaya çıkıyor ve çalışanlar sınıf bilincine erişemiyor.
Günümüzde ise Kırıkkale ve Karabük artık Türkiyemiz’in iki güzide illerindendir.
Kırıkkale ve Karabük 300 bine yaklaşmış nüfuslarıyla yine kalkınmanın motoru olma yolundadırlar.
Karabük, bağlı olduğu ilçe Safranbolu’da içine alarak bir il olma özelliğini de taşımaktadır.
Her ikisinin ortak yanı demiryoludur.
Her ikisinin ortak yanı Cumhuriyet’in ilk fabrikalarının kurulduğu yerler olmasındadır.
Her ikisi de Ankara’ya yakındır.
Dolayısıyla, Cumhuriyet Kenti olarak anılmayı hak etmektedirler.

ÖZÜR
Atatürk Yükselen Değer başlıklı yazımızda, satır ve paragraf atlaması olmuştur. Okurlarımızdan özür dileyerek, eksik kalan bölümü de bilgilerinize sunuyoruz.
“Şimdi, birileri Atatürk ne yapmıştır? CHP'nin bir çivisi yok diyorlar. Atatürk Devrim yaptı. Başkaca da bir şey yapmasına gerek yoktur. Çünkü o devrimin içeriğinde Türkiye'nin kalkınması, gelişmesi, büyümesi, güçlenmesi ve o dönem için tam bağımsızlığı vardır. Bunları millete anlatacak insanlar gereklidir şimdi bize… Bu televizyonlarda saatlerce konuşarak olmaz. Bu gazetelerde sadece yazmakla olmaz. Bunlar kitaplaştırılarak, Türkiye'deki her eve sokularak yapılabilir. Atatürk'ün Fotoğrafları’nı kaldırmayı maharet sananlar, ulusal bayramları kaldırmaya çabalayanlar, ulus devletin sonunun geldiğini satır aralarında anlatanlar ve üniter devleti tu kaka yapanlarla. iç ve dış işbirlikçilerine inat Atatürk'ü anlatma seferberliği başlatılmalıdır. Bunun öncülüğünü de O'nun kurduğu CHP yapmalıdır.”

blankNöbetçi Eczaneler

Gülşen Eczanesi
Gülşen Eczanesi
Adres

Candaroğlu Mahallesi, Hastane Caddesi, No:7 Karabük-Eflani

Telefon

(370) 461-2331

Mutlu Eczanesi
Mutlu Eczanesi
Adres

Orta Sokak No:7/B Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-1124

Nurcan Eczanesi
Nurcan Eczanesi
Adres

Şirinevler Mahallesi, Alparslan Caddesi, No:4/F Merkez / Karabük

Telefon

(370) 415-1870

Beşbinevler Eczanesi
Beşbinevler Eczanesi
Adres

Beşbinevler 75. Yıl Mahallesi, 70. Sokak No:39 Merkez / Karabük

Telefon

(370) 433-1527

Safranbolu Eczanesi
Safranbolu Eczanesi
Adres

Yeni Mahalle Konak Çarşısı No:139/A Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 725-2594

Gökçe Eczanesi
Gökçe Eczanesi
Adres

İnönü Caddesi No:2 Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-4455