Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
03 Şubat, 2024 00:24 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

Kastamonu’nun yaylalarında kartpostallık kış görüntüleri

Kastamonu’nun Araç ilçesinde beyaz örtüyle kaplanan yaylalar, ziyaretçilerine eşsiz güzellik sunuyor. Kartpostallık görüntülerin ortaya çıktığı yaylalar don ile havadan görüntülendi.
Kastamonu’nun Araç ilçesinde 58 kilometrelik rota üzerinde birbirine bağlantılı 33 yaylada kar yağışı ile birlikte mest eden güzellikler ortaya çıktı. Kastamonu Üniversitesi tarafından turizm bölgesi olarak ilan edilmesi için rota çalışmalarının yapıldığı yaylalar, beyaz örtüyle kaplandı. Kartpostallık manzaraların ortaya çıktığı Araç ilçesindeki yaylalar, Kastamonu’ya özgü yayla evi mimarisi ile dikkat çekerken, kar yağışı ile birlikte ziyaretçilerini hayran bıraktı. İlçeye bağlı Gölcük ve Fındıklı yaylalarını ziyaret eden vatandaşlar, ortaya çıkan manzaranın tadını çıkartma fırsatı buluyor.

“Doğayı, tabiatı buraya gelen tüm katılımcılara anlatmak istiyoruz”
Araç ilçesindeki yaylaların tanıtılması için projeler yürüten Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Hikmet Haberal, “Kastamonu Üniversitesi ormancılık ve tabiat turizmi alanında ihtisaslaşmış bir üniversitedir. Biz de bu alanda üniversitemizdeki tüm fakültelerde projeler yapıyoruz. Onlardan birisi Araç Yayla Kış Festivali’ydi. Biz bunu yaparken mağara turizmi rotalarını çıkardık. Bu nokta da bir turizm aktivitesi gerçekleşiyor. Buraya gelen üniversite öğrencileri, yerel halk ve burayı hiç bilmeyenlere, doğa severlere bölgedeki 33 yayladan en otantik olanları seçtik. Etraftaki yaylaları, şelaleleri göstereceğiz. Bölgedeki yerli halkın kültürünü anlatacağız. Doğayı, tabiatı buraya gelen tüm katılımcılara anlatmak istiyoruz. Hedefimiz buranın tam bir yayla turizm merkezi olmasını düşünerek, bunları ilgili kurumların değerlendirmesini düşünüyoruz. Otantik yaşam, otantik mimari, yayla evleri, Kastamonu’nun araç ilçesine özel bir yapı. Burada ayrıca tarihi bir kültür yolu var. Araç ilçesinden başlayarak Cide ilçesine ulaşan bir taş yol. 14 kilometrelik bu mesafede isteyenler yürüyüş yapabilir” dedi.

“Her köşesi ayrı bir güzellik”
Yaylaları ilk kez ziyaret ettiğini ifade eden Kastamonu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Serap Yıldız İlden, “İlk kez ben bu yaylaya geldim. Buralar yaylalar cennetiymiş. Doğası harika, ağaçların karla buluşması gerçekten bambaşka bir güzellik. Ben buraya aşık oldum. Doğası çok güzel. Kastamonu’yu çok seviyorum, her köşesi ayrı bir güzellik. Saklı cennet gibi. Görülmesi gereken bir yer. Çok beğendim” diye konuştu.

“Kendimi bir pamuk tarlasında hissediyorum”
Erzurum’un İspir ilçesinden Kastamonu’ya gelen ‘Dağların Oğlu’ lakaplı belgeselci Bülent Erkan da, “Bu yaylalarda çok güzel olanlar var. Tabiatı, mağaraları, şelaleleri çok güzel. Yeşil karla buluşunca çok güzel görüntüler ortaya çıkıyor. Yazın buraya geldiğimde her yer yemyeşildi. Şimdi her taraf bembeyaz, çok güzel bir görsel var. Bunu herkesin yaşamasını istiyorum. Kendimi bir pamuk tarlasında hissediyorum” şeklinde konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
21 Kasım, 2025 16:45 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum: 0

Asırlık kilim geleneğinde genç ustalar yetişiyor

Samsun’un Vezirköprü ilçesi Sarıdibek Mahallesi’nde 2019 yılında coğrafik işaret alarak tescillenen Tahtaköprü kilimi, usta öğretici Sümeyye Naçar’ın öncülüğünde tekrar canlanıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığından kısa müddet evvel "Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı" kartını alan Naçar, 12 öğrencisine klâsik kilim dokumacılığını öğreterek kültürün yeni kuşaklara aktarılmasını sağlıyor. 42 yaşındaki usta öğretici Sümeyye Naçar, mesleğin aileden gelen bir gelenek olduğunu belirterek, "Bu iş doğuştan beri var. Annemden gördüm, annemin geçim kaynağıydı. Tahtaköprü’de başladım, artık Sarıdibek’te devam ettiriyorum. Bildiğimiz bu dokumacılık 200 yıla dayanıyor" dedi.
Kilim imal sürecini anlatan Naçar, "Koyundan kırptığımız yünü temizleyip ip haline getiriyoruz. Çıkrıkla bükme yapıp çözgüye hazırladıktan sonra dokumaya başlıyoruz. İplerimiz ve desenlerimiz sıralı gider" diye konuştu.
Ürünlerde kullanılan klâsik motiflerin "fare dişi", "sızı", "çobanıliğmez" ve "göbek bağı" olduğunu tabir eden Naçar, büyük ebatlı kilimlerin gün içinde lakin 10 santimetre dokunabildiğini, bir kilimin yaklaşık bir ayda tamamlandığını söyledi.
Dokumacılığın büyük emek istediğini vurgulayan Naçar, "Dokumacılık sabır demek, emek demek, kültüre sahip çıkmak demek" diyerek kursların büyük kısmını kendi imkânlarıyla sürdürdüklerini, Vezirköprü Kaymakamı Özgür Kaya’nın da çalışmalara takviye olduğunu belirtti.
Atölyede çalışan 19 yaşındaki bir genç kız, 6 aydır dokuma yaptığını söyleyerek köylerdeki gençlere daha fazla dayanak verilmesi gerektiğini söz etti.
Bir öteki çalışan ise dokuma kültürünü yaşatmak için uğraş gösterdiklerini, yetkililerin de bu kültüre sahip çıkmasını istedi.

Bizi sosyal medyadan takip edin