Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

İşlenmiş domates prostat kanserinden koruyor

Sağlık Yayın: 12.05.2024 12:00
İhlas Haber Ajansı
İşlenmiş domates prostat kanserinden koruyor

İşlenmiş domatesin prostat kanserinden koruduğu belirtildi.

Özel İmperial Hastanesi Üroloji ve Fitoterapi Uzmanı Op. Dr. Ömer Fatih Çelik, domateste yapılan çalışmalarda içerisinde olan etken maddelerinin prostat kanserine koruyuculuğu tespit edildiğini belirterek yüzde 35 civarlarında bir koruyuculuğu olduğunu söyledi.

Çelik, domatesin çiğ değil de pişmiş yenmesi daha iyi olduğunu ifade ederek, “Bunun için salça, ketçap ya da yemeklerden menemen gibi pişmiş domates yemeklerini daha çok tüketilebilir” dedi.

Mandıra ürünlerinden özellikle ağır tipte peynirlerin prostat kanserine yatkınlığı biraz daha artırdığına dikkat çeken Çelik, “Prostat kanserinin başlangıç halinde hiçbir belirtisi olmayabilir. Hastaların işeme şikâyetleriyle doktora gitmeleri prostat kanseriyle özdeşleştirilemez. Çünkü prostatın diğer hastalıklarında ve iyi huylu prostat büyümesinde de benzer şikâyetler olur. Yani idrar şikâyetlerinin prostat kanseriyle direk bir bağlantısı yoktur. Eğer prostat kanseri başlangıç halinde ise spesifik (özel) belirtiler genellikle olmaz. Ancak kemiğe yayılmışsa kemik ağrıları gibi şikâyetlerle hastalar gelebilir. Prostat kanserinin spesifik kendine has bir belirtisi genelde olmaz. Onun için biz 40-45 yaşından sonra gelen erkek hastaların büyük çoğunluğunda PSA dediğimiz prostat spesifik antijeni kanda tararız. Eğer yüksekliği söz konusu ise prostat kanserinden şüphe ederiz. Biyopsiye kadar giden bir dizi tetkikler yaparız. Bunların sonucunda prostat kanseri var mı, yok mu diye hastalara bilgi veririz. Ancak hastalar şöyle bir yanılgı içerisine girerler, benim bir şeyim yok şikâyetim yok, rahat işiyorum, gece kalkmalarım yok, yanmam yok, sızım yok Öyleyse prostat kanseri nereden çıktı? Aslında prostat kanserinin kendisi prostatın çeperinde genellikle olduğu için şikâyet vermeyebilir. Bu yanılgıdan hastaların uzak durması gerekir. Aslında 45 yaşından sonra her erkeğin kendine baktırması lazım. Bazı hasta grupları var ki; bunlar, babasında, kardeşinde, dedesinde prostat kanseri olanlar ki; genetik yatkınlığı söz konusu olan grup. Bu grupların biraz daha dikkatli olması gerekir. Kırklı yaşlarda üroloğa gidip ’Benim ailemde böyle bir yatkınlık var, bende de söz konusu olabilir mi?’ diye daha dikkatli olmaları gerekir” diye konuştu.

“Bölgemizde prostat kanseri biraz yüksek”

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde prostat kanseri oranının biraz yüksek olduğunu kaydeden Çelik, “Bölgemizde prostat kanseri biraz yüksek. Neden? Çünkü beslenme şekillerimiz biraz agresif. Mesela, hayvansal ürünleri çok tüketiyoruz. Fazla et yemek, mandıra ürünleri tercih etmek prostat kanserine yatkınlığı artırabilir. Mandıra ürünlerinden özellikle ağır tipte peynirler prostat kanserine yatkınlığı biraz daha artırıyorlar. Bunun yanında sigara vs. gibi şeyler. Ama her hastada her mandıra ürünü yiyen hastada böyle prostat kanseri olacak gibi algılanmamalı. Ama yine de eğer ailede yatkınlık söz konusu ise biraz daha temkinli olmak lazım. Eğer ailede böyle bir yatkınlık varsa ilk tercih edeceğimiz şeylerden bir tanesi likopen içeren domates. Çünkü domateste yapılan çalışmalarda içerisinde olan etken maddelerinin prostat kanserine koruyuculuğu tespit edilmiş. Yüzde 35 civarlarında bir koruyuculuğu var. Dikkat edilecek husus domatesin işlenmiş olması gerekir yani etken maddeler domates hücrelerinin içerisinde olduğu için domatesin pişerek hücrelerin parçalanması ve etken maddelerin dışarı salınması gerekir. Yani çiğ değil de pişmiş yenmesi daha iyi. Bunun için salça, ketçap ya da yemeklerden menemen gibi pişmiş domates yemeklerini daha çok tüketilebilir. Öyle bir yatkınlığı varsa hastaların domatesi öncelikli olarak kullanması gerekiyor. Bunun yanında bitkisel kökenli Saw Palmetto kabak çekirdeği, Afrika eriği ağaç kabuğu, kırmızı biber olabilir. Küçük çiçekli yakı otunun koruyucu etkinlikleri de olabilir” ifadelerini kullandı.

Fazla çay içmek idrarı artırır mı?

Fazla çay içmenin idrarı artırıp artırmayacağı konusunda ise Çelik, “Normalde su içtiğiniz zaman idrara çıkarsınız bu klasik bir şey fazla su içerseniz fazla çay içerseniz idrara çıkarsınız. Ama çayda teofilin, kafein, tein ksantin grubu maddeler var bu madde diürez yapıyor. Yani daha fazla böbrekleri çalıştırıyor ve suyun atımını artırıyor. Bunun dışında mesanesi hassas kişilerin nörojenik kompenenti dediğimiz sinirsel durumları da söz konusu ise hastanın çay, kahve gibi bu maddeleri içeren içecekleri tüketmesi sonucu, kişilerin mesaneleri daha aktif çalışabilir. Hasta şunu söyleyebiliyor su içiyorum hemen idrarım geliyor bu hastalar genellikle su çay kısıtlamasına giderlerr. Buna neden olanlardan bir tanesi de yaş. Nasıl cildimiz yaşlanıyorsa mesanemiz de yaşlanıyor mesanemiz yaşlanınca çok iyi genişleyemiyor, genişlenemeyen mesanenin depo kapasitesi düşük oluyor. Bu durumlarda içilen çaydaki etken maddeler aslında mesaneyi aktif hale getiriyor” diye konuştu.


Mesajınızı gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rusya’ya yük taşıyan Türk tır şoförlerinin Gürcistan’da alıkonulduğu iddiası

Ekonomi Yayın: 03.07.2024 16:37
İhlas Haber Ajansı
Rusya’ya yük taşıyan Türk tır şoförlerinin Gürcistan’da alıkonulduğu iddiası

Rusya’ya yük taşıyan Türk tır sürücüleri, aylardır Gürcistan’da alıkonulduklarını ve bu süreçte araçlarının parçalandığını iddia ederek yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi için yetkililerden yardım istiyor.

Türkiye’nin farklı illerinden yüklerini alan tır sürücüleri, Sarp Sınır Kapısı’nı geçtikten sonra Gürcü polisi tarafından durdurularak pasaportları alınıyor. Özellikle Rusya’ya Avrupa yükü taşıyan tır sürücülerine yapılan uygulamada, bazı sürücüler 90 gün, bazıları 40 gün, bazıları ise 30 gündür Gürcü tarafındaki tır parkında bekletiliyor.

Bazı tırların kimliği belirsiz kişiler tarafından parçalandığını ve tır içinde direksiyon, ayna, şanzıman gibi bazı parçaların da söküldüğünü kaydeden Türk tır sürücüleri, bu durumun hem maddi hem de manevi olarak kendilerini zor duruma soktuğunu ifade ediyor. Tır şoförleri, Gürcistan yetkililerinin herhangi bir gerekçe göstermeden kendilerini ve araçlarını alıkoyduğunu belirterek “Aylardır burada mahsur kaldık, araçlarımız parçalanıyor ve biz çaresizce yardım bekliyoruz” dediler.

Türk tır sürücüsü Ferdi Büyük, 50 gündür Gürcistan’da bekletildiğini ifade ederek “Burada tır içinde yatıyorum, eve gidemiyorum, pasaportlarımıza el konuldu. Hastalanıyoruz, psikolojimiz bozuldu. Devlet büyüklerimizden yardım bekliyoruz” derken, İsmail Argun ise “24 yıldır bu işi yapıyorum. Rusya’ya giderken Gürcü polisi tarafından durdurulduk, pasaportlarımıza el konuldu. Arabamızda Avrupa’dan gelen yük var. 90 gündür buradayım, Türkiye yetkililerinden bize yardım etmelerini bekliyoruz, mağduruz. Bize verilen evraklarla geliyoruz, Sarp Sınır Kapısı’na geliyoruz. Araçlarımıza da Avrupa yükü olduğu için el konuluyor. Normalde buradan geçmemiz yasaksa geri çevrilmesi gerek, onu da yapmıyor, bekletiyorlar” diye konuştu.

Hasan Ali Yücel isimli tır şoförü ise “Bizim hiçbir suçumuz yokken Gürcistan’ın bizi alıkoyması çok garip. Ben yükümü Ankara’dan yükledim. Yüküm iş makinesi kepçenin motorunun parçaları, Avrupa patenli olduğu için 5 araba sadece bunun için tutuluyor” ifadelerini kullandı.