Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

İLKESİZLİĞİN KİTABINI YAZAN,  MENFAAT SİYASETÇİSİ  FIRILDAKLAR !

Manşet Yayın: 09.06.2024 13:58
İLKESİZLİĞİN KİTABINI YAZAN,  MENFAAT SİYASETÇİSİ  FIRILDAKLAR !

Türk siyasi tarihinde, son dönemde gördüğümüz kadar; tükürdüğünü yalayan, dün kara dediğine bugün ak diyen, bu kadar karakter yoksunu siyasetçi görmemiştik. Özellikle son 22 yıldır, bunların artan sayılarını ibretle izliyoruz.

 

Birbirlerine ağza alınmayacak, en ağır lafları eden siyasetçiler, hiç bir şey olmamış gibi nasıl biraraya gelebiliyor? Anlamak mümkün değil.

 

Ahlaklı, ilkeli, dürüst, tutarlı siyasetçilere hasret kaldık. Günümüz siyaseti artık ideolojik temelli değil. Hangi siyasi oluşumun, hangi ideolojiye sahip olduğunu söylemek çok zor.

İdeolojik temeller üzerine siyaset yapan partiler geçmişte kaldı.

Şimdi, geçerli tek bir şey var. O’da menfaat!

 

İşin ilginci 180 derece dönen bu fırıldak siyasetçiler; rakibine en sert, en ateşli, en acımasız şekilde saldıran isimler! Bir çırpıda, burada hepsini isim isim sayabilirim. Bu isimleri tek tek yazmaya gerek var mı? Türk milleti bunları gayet iyi biliyor.

Birkaç gün önce bunlara bir isim daha eklendi.

Yüzlerine karşı sensin desen hiç biri üzerine alınmaz! Birde utanmadan hakaret davası açarlar.

 

Yüksek perdeden höykürerek;

“………….yapmazsam namerdim, şerefsizim, namussuzum” diyeceksin. Sonra tıpış tıpış ayağına gideceksin.

Gençlere ne güzel örnek oluyorsunuz. Ayakta alkışlıyorum sizi!

 

9’uncu Cumhurbaşkanı rahmetli Demirel’in ilginç söylemleri vardı.

Hepimizin bildiği “Dün dündür, bugün bugündür” sözü; tükürdüğünü yalamanın güzel bir kılıfıdır.

Demirel önemli bir siyaset adamıydı.

Başbakanlık ve parti genel başkanlığı yaptığı dönemde bir transfer nedeniyle ona sordular:

“Sayın Demirel, size sövüp duran o adamı neden partinize aldınız?”

Demirel cevap verdi:

“Orada iken bize saldırıp bağırıyordu. Şimdi bizim kapıya bağladık, karşı tarafa sövüyor!”

Bunun birçok örneğine yakın siyasi tarihimizde ibretle şahit olduk, yenilerine de şahit olmaya devam ediyoruz!

Rahmetli Demirel’in bu taktiğini günümüzde çok iyi uygulayan bir lider var.

Lider de, kapıya bağlanan isimler de hepimizin malûmu.

 

Türkiye’de çok partili dönem, 1945 yılında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) dışında ikinci bir partinin; Nuri Demirağ liderliğindeki Milli Kalkınma Partisi (MKP) kurularak 1946 genel seçimlerine çok partili sistemle gidilmesi ile başlamıştır.

Daha sonraki dönemlerde; birbirinden keskin çizgilerle ayrılmış farklı ideolojilere sahip  bir çok parti siyaset sahnesinde boy gösterdi.

Bunlar; merkez sağ, merkez sol, aşırı sağ, , aşırı sol, cumhuriyetçi, ülkücü, milliyetçi, merkezci, din eksenli,  muhafazakar, liberal…

gibi farklı ideolojileri olan siyasi oluşumlardı.

 

Türk siyasetini temelde; iki ana ideoloji oluşturmuştu.

Sağ partiler-sol partiler. Bunlarında tıpkı tarikatların kolları gibi farklı uç yapılanmaları vardı.

1980 öncesi, emperyal güçlerin ülkemiz üzerinde tezgahladığı çatışma ortamı bu iki farklı görüş üzerine inşa edilmişti. Tarihte de sağ-sol çatışmaları olarak yerini aldı. Gençliğimizin heba olduğu kayıp yıllardı.

 

Farkı ideolojilere sahip partilerin bir araya gelerek kurdukları koolisyonlardan az çekmedik. Hep kısa ömürlü oldular.

Bunlar da ülke adına kayıp yıllarımızdı.

 

Tekrar başa dönersek, menfaat siyaseti bugünün meselesi değil. Bunun en çarpıcı örneğini, belkide ilk örneğinı 1977 yılında gördük.

İdeolojik olarak keskin söylemleri olan, çok farklı düşünen insanların biraraya gelmesi; o dönemlerde Türk halkına çok tuhaf gelmişti.

1977 yılı sonlarıydı. Demirelin AP sinden seçilip, meclise giren 11 vekil, bakanlık karşılığında Ecevitin CHP sine geçmişti. Tarihe “Güneş Motel Olayı” olarak  geçen  bu olay Türk siyaseti için kara bir lekedir.

 

İktidar uğruna, kişisel çıkar uğruna kapalı kapılar ardında yapılan kirli pazarlıklar ne yazık ki, bugünde devam ediyor.

 

İlkeli ve dürüst siyasetçilerin,  bireysel menfaatlerini değil, ülke menfaatlerini gözeten yöneticilerin iş başına gelmesi özlemiyle…


Mesajınızı gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Üniversite öğrencisi, Kastamonu’nun tarihi ve turistik yerlerini enstrümanıyla tanıtıyor

Kültür Sanat Yayın: 24.06.2024 16:15
İhlas Haber Ajansı

Kastamonu Üniversitesi’nde Müzik Öğretmenliği bölümünde eğitim gören üniversite öğrencisi, şehrin tarihi ve turistik yerlerinin tanıtımına keman çalarak katkıda bulunuyor.
Kastamonu Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümü öğrencisi Merve Ay, lise öğrencisiyken çalmayı öğrendiği kemanla Kastamonu’nun doğal güzelliklerini ve tarihi mekanlarını tanıtıyor. Farklılık oluşturmak için şehrin tarihi ve turistik yerlerinde keman çalmaya başlayan üniversite öğrencisi Ay, keman çaldığı anları ise sosyal medya hesaplarından paylaşıyor. Ay’ın kentin tarihi ve turistik mekanlarında keman çaldığı anların görüntüleri sosyal medya kullanıcılarından büyük ilgi görüyor.
“Kastamonu’nun kültürel özelliklerini yansıtan yerlerde keman çalmaya özen gösteriyorum”
Müziğe küçük yaşlardan itibaren ilgi duymaya başladığını belirten Ay, “Müziğe olan ilgim çok fazla, bu yüzden Kastamonu’nun kültürel özelliklerini yansıtan yerlerde keman çalmaya özen gösteriyorum. Ben, kemana Kastamonu Güzel Sanatlar Lisesi’nde başladım. Eğitimi Güzel Sanatlar Lisesinde tamamladım. Benim, küçüklüğümden itibaren müziğe olan ilgim çok fazlaydı. Sürekli keman konservatuarları dinliyordum ve zamanla da kemana olan ilgimi daha da arttı. Keman çalmak istiyordum ama tek başına olacak bir iş değildi. Hocalarımın yönlendirmesiyle Güzel Sanatlar Lisesine yazıldım. Burada eğitimi tamamladım ve müzik öğretmenliğine yöneldim. Şu anda Kastamonu Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümünde okuyorum” dedi.
Şehrin tarihi ve turistik yerlerinde keman çaldığını ifade eden Merve Ay, “Çanakkale Türküsü Kastamonu’ya özgür bir türküdür. Bende bu türküyü Cumhuriyetimizin 100. yılı sebebiyle Kurtuluş Savaşı’nda 3 dönem mezun veremeyen tarihi Abdurrahmanpaşa Lisesi’nde keman çalarak seslendirdim. Cumhuriyetimizin 100. yılı sebebiyle aynı zamanda Kastamonu Kalesi’nde ve Kastamonu Saat Kulesinde de keman çaldım. Cumhuriyetimizin 100. yıl marşını çaldım. Benim için çok güzeldi, bu yüzden Turizm Fakültesinde Hikmet Haberal hocama çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Şehrin tarihi yerlerinin tanıtımına katkıda bulunmak istiyorum”
Şehrin tarihi yerlerinin tanıtımına katkıda bulunmak istediğini kaydeden Merve Ay, “Kastamonu’nun çok fazla tarihi ve turistik yerleri bulunuyor. Buralar çok güzel. Ben de buralara giderek kemanımla tanıtımına katkıda bulunuyorum. Bu sayede hem şehrimizi tanıtıyorum hem de kendi tanıtımım oluyor. Aynı zamanda buralarda keman çalmak benim çok hoşuma gidiyor. Buralarda dinleyicilerin tepkileri de beni çok mutlu ediyor. Ben de bu şeklide tarihi yerlerde, tarihi mekanlarda keman çalmayı seviyorum. Kastamonu Kalesinde, Kastamonu Saat Kulesinde de zaman zaman kemanımla müzik çalışıyorum. Bundan sonrada çalmaya devam edeceğim” şeklinde konuştu.
“Kastamonu’yu seviyorum ve tarihi değerlerine katkı sağlamakta çok hoşuma gidiyor”
Kastamonu’yu çok sevdiğini ve tarihi değerlerine katkıda bulunmaktan dolayı da çok mutlu olduğunu söyleyen Merve Ay, “Diğer şehirlerde de farklı üniversitelerde bölümler kazandım ama Kastamonu Üniversitesi ilk tercihim oldu. Çünkü Kastamonu’yu seviyorum ve buranın tarihi ile kültürel değerlerine katkı sağlamakta çok hoşuma gidiyor. Şu anda müzik öğretmeni olmak ve mezun olunca da bir an önce atanmak istiyorum. İnşallah keman virtüözü de olmayı hayal ediyorum. Umarım bu hayalimi gerçekleştiririm. Halen keman ile ilgili çalışmalarımı da devam ettiriyorum” ifadelerini kullandı.