blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
17 Kasım, 2024 12:22 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

Gümüşhane’nin yöresel lezzeti “pestil” Dubai çikolatasıyla buluştu

Gümüşhane’nin coğrafi işaretli ürünü pestil, Dubai çikolatasıyla birleşerek e-ticaret dünyasında büyük bir başarıya imza attı. 2016’dan bu yana yöresel ürünlerin satışını yapan bir firma yeni ürünüyle talebe yetişmekte zorlanıyor.
2016 yılında Gümüşhane’nin yöresel tatlarını e-ticaret yoluyla Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmak amacıyla kurulan firma pestili ve son dönemin popüler ürünü Dubai çikolatasını bir araya getirerek yepyeni bir lezzet oluşturdu.
Firma yetkilisi Mustafa Akbulut, yenilikçi ürünleriyle Gümüşhane’yi uluslararası pazarda daha görünür kılmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.
Akbulut, ar-ge çalışmaları sonucu dünyada talep patlaması yaşanan Dubai Çikolatasıyla Gümüşhane’nin dünyaca ünlü coğrafi işaret tescilli pestilini birleştirdiklerini belirterek, ürünün tanıtımı sonrası taleplerde patlama yaşandığını söyledi.
“Şu an taleplere yetişmeye çalışıyoruz”
Pestille yaptıkları muska ürününü çikolatayı sıvayarak değişik bir tat ortaya çıkardıklarını kaydeden Akbulut, “Duyurularımızdan sonra taleplerimizde patlama oldu. Şu an taleplere yetişmeye çalışıyoruz. Umarız gönderdiğimiz müşterilerden olumlu dönüşler sonucu satışlarımızı daha da yükseltiriz. Şu an Türkiye’de bir talep var Dubai Çikolatası büyük bir reklam yapmış, güzel satıyor. Her yere kendi ürünlerine uygun olarak bunu yapmaya çalışıyor. Biz de pestilimizle bunu birleştirdik. Pestilimize çikolatayı sıvayarak çalışmalarını yaptıktan sonra değişik bir tat ortaya çıkardık. Bir Dubai çikolatamız, bir de Gümüşhanemizin muska çikolatasını yaptık ve satışa sunduk. Çok güzel talepler ve dönüşler aldık. Devam ediyoruz satışına” dedi.
“Pestilimizle birlikte çikolatayı sunduk”
Dubai çikolatasının Türkiye’de talep edilen, kuyruğa girilen bir ürün olmasından hareketle böyle bir girişimde bulunduklarını kaydeden Akbulut, “Biz de bu ürüne Gümüşhanemizin pestilini katarak cevap vermeye çalıştık. Bizimki sadece çikolata değil, pestile çikolatayı kaplayarak elde ettiğimiz bir ürün. Pestilimizle birlikte çikolatayı sunduk. Şu an geri dönüşler çok güzel” diye konuştu.
Akbulut, iki farklı çeşitle satışa sundukları ürünlerin büyük ilgi gördüğünü belirterek, “Antep fıstıklı olanı ‘Dubai’ ismiyle sunduk ve yoğun talep aldı. Fındıklı çeşidimizi ise Gümüşhane Muskası olarak müşterilerimizin beğenisine sunduk” ifadelerini kullandı.
Kuruluşunda 8 ürünle başladıklarını ve bugün ürün çeşitliliğini artırarak 23 farklı ürünle hizmet verdiklerini kaydeden Akbulut, “2016 yılında başladığımızda 8’ olan ürün çeşidimiz şu an 23’e çıktı. Adetlerini çoğalttık, tatları değiştirdik. Halkın damağına göre yapmaya çalıştık. Olumlu sonuçlar aldıklarımızla satışa devam ediyoruz. Türkiye’nin bütün illerine gönderiyoruz. Yurt dışında bütün ülkelere açığız. Yurt dışı kargo firmalarıyla da anlaşmalarımız var. ABD’den Yeni Zelanda’ya isteyen her yere mal yetiştiriyoruz” dedi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Asuman Doğan tarafından
18 Kasım, 2025 09:50 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

BU MAHALLELER KENTSEL DÖNÜŞÜM BEKLİYOR

Karabük’ün kuruluş döneminden bu yana kentin çekirdeğini oluşturan Yeni, Atatürk, Namık Kemal, Makasbaşı, Kayabaşı ve Bayır Mahallelerinde yer alan 70 yılı aşmış yapı stoğu, uzmanlara göre şehrin deprem riski karşısındaki en zayıf noktası olarak öne çıkıyor.

Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yakınlığı nedeniyle 1. derece deprem kuşağında bulunan Karabük’te özellikle bu altı bölgenin acilen kentsel dönüşüm programına dahil edilmesi gerektiği ifade ediliyor.

YORGUN MAHALLELER ALARM VERİYOR

Kent merkezinin en eski yerleşim alanı olan bu mahallelerin büyük bölümü, ekonomik ömrünü tamamlamış binalarıyla “kentsel yorgunluk bölgesi” olarak nitelendiriliyor. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin 2018’de güncellenen standartları dikkate alındığında söz konusu bölgelerdeki yapıların önemli bölümünde taşıyıcı sistem zafiyeti, donatı eksikliği, düşük beton kalitesi, temel izolasyonu bulunmaması ve inşa edildiği dönemin deprem kurallarını karşılamama gibi sorunlar tespit ediliyor. Bu özellikleri nedeniyle pek çok bina “riskli yapı” grubunda değerlendiriliyor.

Yaklaşık 70 yıl önce inşa edilen binalarda çoğunlukla alt gelir gruplarının yaşaması, dönüşüm sürecinin sosyal boyutunu da kritik hale getiriyor. Uzmanlar, yapısal riskin yanı sıra nüfus yoğunluğu, dar sokaklar ve acil müdahaleye uygun olmayan mahalle dokusunun deprem anında büyük tehlike oluşturabileceğini vurguluyor. Olası bir afette en fazla can kaybı ve bina çökmesi ihtimalinin bu bölgelerde olduğu belirtiliyor.

SEÇİM ÖNCESİ VERİLEN SÖZ RAFTA MI KALDI?

Karabük kamuoyunda kentsel dönüşüm beklentisi, seçim öncesinde dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’nın bölgeyi gezerek yaptığı “Buralar acilen toplu kentsel dönüşüme alınmalı. Seçimden sonra başlayalım.” açıklamasıyla artmıştı. Ancak seçim sonrası bakanlık görevinde değişiklik yaşandı ve sürecin henüz resmen başlamamış olması vatandaşlarda belirsizlik oluşturdu.

Göreve gelen yeni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Karabük kamuoyunda “kentin eniştesi” olarak gördükleri bir isim olması nedeniyle dönüşüm sürecinin hızlandırılacağına yönelik beklenti sürüyor. Bakan Kurum’un Karabük’e olan yakınlığının, dosyanın yeniden ele alınmasına katkı sağlayabileceği ifade ediliyor.

KARABÜK’ÜN GELECEĞİ İÇİN KRİTİK ADIM

Mahalle sakinleri ve şehirdeki kanaat önderleri, konunun yalnızca konut yenilenmesi olarak değil, doğrudan bir yaşam güvenliği meselesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Deprem yönetmeliklerine uygun olmayan, yalıtımsız, fiziksel olarak yıpranmış ve sosyoekonomik açıdan dezavantajlı nüfusun yaşadığı binaların Karabük için ciddi bir risk kaynağı oluşturduğunu dile getiren vatandaşlar, “Bugün olmazsa yarın çok geç olabilir.” diyerek dönüşüm sürecinin başlatılmasını talep ediyor. İş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarının da ortak çağrısı kentsel dönüşümün artık siyasi bir gündem maddesi değil, şehrin geleceği için zorunlu bir adım olarak görülmesi önem taşıyor. Uzmanlar, dönüşümün gecikmesi halinde muhtemel bir depremde ağır sonuçlar ortaya çıkabileceğine dikkat çekerek, merkezi idare ve yerel yönetimlerin en kısa sürede ortak bir yol haritası açıklaması gerektiğini ifade ediyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin