Bu gidişle gençler 2025 yılında 2024’ü de arayacaklar. 2024 yılında 15 ile 24 yaş arası gençlerin yüzde 34.9’u ne eğitim de nede istihdamda yer aldı. Bu oran yaklaşık olarak 4.130.000 gence denk geliyor bu yaş aralığı 15-29 olursa sayı 6 milyon 200 bine ulaşıyor. öte yandan 2023’te yurt dışına göç eden kişi sayısı Bir önceki yıla göre %53 artmış. Bunlar CHP Bartın Millet Vekili Aysu Bankoğlunun araştırmasının sonuçları.
2024 yılı gençler için; umutsuzluk, korku, endişe ve baskı ortamında yoksulluk ve gelecek kaygısıyla geçti. Sokaklar moralsiz ve hedefsiz gençlerle dolu. Gençleri üretime, ekonomiye kazandırmak için ne yaptık?
Çevrenizdeki gençlerin gözünün içine bakın, konuşun onlarla.
Mutlu azınlığın çocuklarıyla değil. Üniversiteyi bitirmiş, en iyi şekilde kendini yetiştirmiş. Cebinde meteliği olmadan dolaşan, işsiz, çaresiz, umutsuz, mutsuz çocuklarla konuşun…
Gelecekle ilgili planları var mı? sorun bakalım. Ne söyleyecekler size?
Artık hayal bile kuramıyor çocuklar! Üniversite bitirmiş gençlerin bir kısmı mesleklerini yapmak yerine, kuryelik ve garsonluk gibi işlerde düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyorlar.
Sadece bu da değil. Beslenemiyor çocuklarımız. Okul kantinlerinden bir tost bile alamayan milyonlarca öğrenci var.
Meyve, sebze, et, süt, yumurta, peynir gibi temel gıda maddelerini ise artık sadece market raflarında yada fotoğraflarda görüyorlar.
Bu temel gıda maddeleri; çocukların beyin ve iskelet gelişimi için hayati öneme sahip. Böyle giderse, korkarım ki, beyin ve iskelet sistemi gelişmemiş, zekâ geriliği olan çelimsiz çocuklar göreceğiz.
Raşitizm, Anemi, Diş çürükleri, Guatr, Malnütrisyon gibi hastalıklar artacak.
Yüksek vergiler ve zamlar halkı daha da yoksullaştırıyor. Millet yoksullaşırken, tüm krizlerde olduğu gibi birileri yine servetine servet katma telaşında! Bunlar için her kriz bir fırsat.
Marifet ülkeyi bu duruma düşürmemekti!
Sıkıntı şurada; üretim ekonomisine dönmek, tarımı, hayvancılığı, sanayiyi canlandırmak nedense bazı çevrelerin işine gelmiyor! Bugüne kadar neden yapıl(a)madığı koca bir soru işaretidir.
Üretmeden, sadece tüketen bir toplum olduk.
Aslında herşeyi tükettik; insanlık, ahlak, dürüstlük, hoşgörü, iyilik, merhamet…
Dünyanın en güzel coğrafyasına, en bereketli topraklarına sahibiz. Tamam!, petrolümüz, doğal gazımız, İngiltere, Fransa gibi sömürgelerimiz yok! Olmasında zaten. Çok daha kıymetli; 300 milyon nüfusa yetecek potansiyele sahip verimli topraklarımız var. Konya büyüklüğündeki Hollanda tarım zengini. Her yıl tarımdan 100 milyar € nun üzerinde gelir elde ediyor. Hiç bir şey yapamıyorsanız bari Hollandayı örnek alın. Modern ve bilinçli tarım yapın. Sokaklar işsiz ziraat mühendisleriyle dolu. Bu çocuklara iş veremeyecekseniz, onca ziraat fakültesini niye açtınız? Kapatın o halde!
Neredeyse tüm tarım ürünlerini ithal ediyoruz.
Marketlerde bakıyorum; tarım ürünü ithal etmediğimiz ülke kalmamış. Rusya, Ukrayna, Brezilya, Singapur, Malezya,
Sri lanka, Vietnam, Çin….
Bunları gördüğümde, bu ülkenin bir vatandaşı olarak utanç duyuyorum.
OECD’nin 2 yıl önceki verilerine göre; Türkiye’de her 5 çocuktan en az 1’i yoksul. Kosta Rika’nın yüzde 28.5 lik çocuk yoksulluk oranıyla ilk sırada yer aldığı listede Türkiye yüzde 21.8 lik oran ile 2. sırada
Listenin son sıralarında bulunan Finlandiya’da bu oran sadece yüzde 2.9 Danimarka’da 4.8 Macaristan’da 5.2
Türkiye’de her 5 çocuktan biri derin yoksulluk yaşıyor. Çocukların önemli bir kısmı kahvaltı yapmadan okula gidiyor ve öğün atlıyor. Her 3 öğrenciden biri okula gitmeden önce hiç kahvaltı yapmıyor. 5 öğrenciden 1’i parasızlık nedeniyle haftada en az 1 gün aç kalıyor.
Eğitimde ve çocukların hayat standardında gelinen vahim tablo geçtiğimiz günlerde OECD ve TÜİK verileri ile açıklanmıştı. CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel bunu gündeme taşıyarak, konuya kamuoyunun dikkatini çekmişti.
2002 de eğitimin bütçede yüzde 17 olan payı bugün yüzde 9’lara inmiş durumda. Arttıracağımıza düşürmüşüz. Ne kadar övünsek azdır!
TÜİK rakamlarına göre, 15-17 yaş aralığındaki çocukların 850 bini çalışıyor. Uzmanlara göre, kayıt dışılık da eklendiğinde bu sayı 2 milyonu buluyor. Bu oran son yıllarda hayli artmış. Aileler ekonomik yükün ağırlığını çocuklarını okuldan alıp çalıştırarak çözmek zorunda kalıyor.
Geçenlerde bir veli isyan ediyordu; “okulda 1 tost 60 lira 2 çocuğum okula gidiyor. Okul kantininde su 10 lira, dışarıda 5 TL olduğu için çocuklar su almaya okul dışına çıkıyor” diyordu.
Kıymayın çocuklara efendiler!
Yeteri kadar beslenemeyen; et, süt, peynir, yumurta , meyve, sebze yiyemeyen çocukların kas ve iskelet yapısı, beyni gelişmez.
Taşımalı eğitim gören çocukların servislerinin bile iptal edildiğini duyuyoruz.
Çocuklar bir ülkenin geleceğidir.
Geleceğimizi yok edemeyiz.
İlyas Erbay