Karabük Postası tarafından
15 Nisan, 2019 09:32 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Genç MÜSİAD Genel Başkanı Yunus Furkan Akbal: “ Ticaret yapan bir şeyler üreten gençlik olacağız”

Karabük Genç MÜSİAD Şubesinin 1. Yıl lasmanına katılan Genç MÜSİAD Genel Başkanı Yunus Furkan Akbal, bu dönem kendileri için dönüşüm ve aksiyon yılı olacağını söyleyerek, “Sloganik bir gençlik değil, icraat yapan bir şeyler üreten gençlik olacağız.” dedi. Genç işadamı Bekir Uluçay başkanlığından geçtiğimiz yıl kurulan ve kentte kısa sürede adından söz ettiren Genç MÜSİAD Karabük Şubesi 1. yıl lasmanını gerçekleştirdi. Safranbolu’da gerçekleşen etkinliğe, Genç MÜSİAD Genel Başkanı Yunus Furkan Akbal, Ankara Şube Başkanı Hüseyin Akçin, Bolu Şube Başkanı Oğuzhan Tiftik, Karabük Şube Başkanı Bekir Uluçay, MÜSİAD Karabük Şube Başkanı Ahmet Nur, Yönetim Kurulu üyeleri ile, İŞKUR İl Müdürü Coşkun Güven, SGK İl Müdürü İsmail Yıldırım katıldı. Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan etkinliğin açılışında konuşan Genç MÜSİAD Karabük Şube Başkanı Bekir Uluçay, 2002 yılından beri Türkiye’de ve dünyada faaliyet gösteren Genç MÜSİAD’ın Türkiye’de 54, yurt dışında 28 temsilcisi ve 4 bin üyesi ile ülke ekonomisine faydalı olabilmek için çalıştığını söyledi. 1 yıl önce 11 kişilik yönetim kurulu üyeleri ile Karabük’te Genç MÜSİAD Şubesini kurduklarını kaydeden Uluçay, “Kurulduğumuz günden bugüne değerlerimiz doğrultusunda taviz vermeden her geçen gün büyüyen bir aile olarak faaliyetlerimizi sürdürdük. Gönüllü olduğumuz bu kutlu ve kadim yolda bizler geçlerin sosyal ve ekonomik seviyelerine yükseltmek amacıyla yola çıkan birer fertleriyiz. Karabük Genç MÜSİAD olarak 11 kurucu heyetimiz ve toplamda 38 üyemiz ile hizmet veriyoruz. Amacımız Genç MÜSİAD’ın değerlerini bilen ve bu değerlere kendi potansiyeli ile gücünü ekleyerek gerek şubemize gerekse kendisine değer katacak kişilerle üyelerimizi arttırmak istiyoruz.” dedi. Uluçay, katılımcılara 1 yıl içinde yaptıkları çeşitli etkinlikler hakkında da bilgiler verdi. Karabük MÜSİAD Başkanı Ahmet Nur ise, MÜSİAD’ın kuruluş sürecini aktararak, “Ticaret olmadan bir ülkenin kalkınması, gelişmesi, bölgesinde güçlü, lider, dünyada saygın bir ülke olması mümkün değil. Bunu mutlaka bizim gibi, üretken, iş yapan insanlar çalışarak, imkanlarını zorlayarak, iş yeri kurarak insanla aş vererek, devlete vergi vererek ülkeyi kalkındıracaklar. İş ve iş ortamı olmazsa bir ülkenin ayakta durması, dünyada kendine bir yer bulması mümkün değil.” dedi. “SLOGANİK BİR GENÇLİK DEĞİL, İCRAAT YAPAN BİR ŞEYLER ÜRETEN GENÇLİK OLACAĞIZ” Genç MÜSİAD Genel Başkanı Yunus Furkan Akbal ise, amaçlarının 1990 kuruluş ruhu ile çağın gerekliliklerini harmanlayıp çağın ötesine geçen bir gençlik yapılanması olmak olduğunu söyledi. "Bu dönem mottomuz, dönüşüm ve aksiyon" diyen Akbal, “Şunu kesin bir şekilde söyleyebilirim, aksiyon kısmını KARABÜK şubemiz hakkıyla yerine getirdi. Daha 1 yıl olmasına rağmen hemen hemen her programı yapmışlar. Biz ne kadar güçlü olursak, ekonomimizde o kadar kalkınmış oluruz. Eğer ekonomimizi kalkınmış olmazsa, biz sadece bu vatandan sorumlu değiliz. Bugün baktığımızda birçok Afrika ülkesinde gittiğimizi zaman nerede kaldınız diye bize sitem ediyorlar. Bu zamana kadar neredeydiniz, bizi niye yalnız bıraktınız, diye sitem ediyorlar. Neden ediyorlar, artık dünyanın bir beklentisi var, Türkiye bir güç. Bu sorumluluğu bilincinde olmamız lazım ve buna göre çalışmamız lazım. Biz buna göre çalışmazsak onlar orada öksüz ve yalnız başlarına kaldır. 2011 yılından beri birçok sıkıntı ile karşı karşıya kaldık ve sürekli gündemimizde olan Filistin, Suriye, Arakan gündemleri biraz geri plana düşmek zorunda kaldı. Kendi içimize yoğunlaşmak zorunda kaldık. Hâlbuki biz güçlü olsak ekonomimiz güçlü olsa bizi kim engelleyebilir. Bugün ABD kilometrelerce öteden gelip, Afganistan’a, Irak’a giriyor ve bunu haklı bir sebepmiş gibi gösterip uluslararası arenada kendini haklı gösteriyor. Biz saldırı altındayız bize saldırılar düzenleniyor. Uluslararası hukukta olan meşru hakkımızı kullanarak sınırı geçtiğimizde gelip bizi suçluyorlar. Neden, çünkü ABD gibi büyük bir ekonomi değiliz. Ekonomimizi arttırmamız lazım, güçlendirip ve kalkındırmamız lazım. Biz bunu yaparak, inşallah kimse bizim karşımızda duramaz. Biz eğer sloganik olmayı bırakırsak ve boş naralar atamayı bırakıp işe odaklanıp bunun da hakkını verdiğimizde Allah’ın izniyle devamı da gelecektir. Allah adil olandır ve çalışmaların karşılığını ziyadesiyle verendir. Karabük Şubemiz ve tüm şubelerimizle beraber biz bu dönem için şunun sözünü veriyor. Bu dönem bizim dönüşüm ve aksiyon yılı olacak. Sloganik bir gençlik değil, icraat yapan bir şeyler üreten gençlik olacağız.” diye konuştu. Etkinlik kapsamında İŞKUR İl Müdürü Coşkun Güven, yeni teşvik hakkında genç iş adamlarına detaylı bilgiler verdi. Lasman, Uluçay ve Nur, Genç MÜSİAD Genel Başkanı Akbal'a plaket ve hediye takdimi yaptıktan sonra hatıra fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
29 Temmuz, 2025 14:09 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0

“SEBEB OLANLAR KEBEB OLSUN !”

Başlıktaki bu söz Yörük Ramazan Kıvrak'ın bedduası. "Orman yangınlarına bilerek, kasten SEBEB olanlar KEBEB olsun" diyor.
Orman yangınları son yıllarda neden bu kadar artış gösterdi?
Yüzyıllardır yanmayan ormanlarımız şimdi neden yanıyor?
Yangına neden olan şartlar mı değişti? Hayır!
Köyler boşaldıktan sonra, orman yangınlarında ciddi bir artış gözlemlendi.
Köylü ormanında sahip çıkıyordu. Yaşamını idame ettirmek için ORMANA ihtiyacı olduğunun farkındaydı.
Orman köylülerine "ihtiyaç" adı altında, belli dönemlerde orman işletmeleri tarafından bir hak tanınırdı. Köylü kışlık yakacak ihtiyacını ormandan sağlardı. Daha önceden belirlenen alanlardaki kuruyan ağaçları ve kuru dalları köylülerin almasına izin verilirdi. Köylüler ormanların gönüllü bekçileriydi.
Köylülerin keçi sürüleri; ormanlardaki yangının yayılmasına neden olan, ağaçların alt dallarını temizlerdi. Keçiler, ayaklarıyla, örtü yangınına neden olan yerlerdeki çam iğnelerini de temizlerdi.

Bakınız, Yörük Ramazan ne diyor;
"Keçinin ön ayağında ateş yakacak kibrit yoktu. Ağaç kesecek testere yoktu. Taş kıracak kepçe yoktu. Keçinin arka ayağında tarla açacak pulluk yoktu!
Neden dal yiyen keçi'yi değilde, dağ yiyen insanı dağlara , ormanlara soktunuz?
Neden ormanların yüzlerce yıllık gönüllü bekçileri yörükleri ormandan çıkardınız da, ormanları kesen, yakan, yok edenlere ormanları teslim ettiniz.
1924, 1969, 1980, 2018 de adı değişen, YAŞ ağaç için, KURU lan Orman bakanlığından beri; VAR orman miktarını ve YOK orman miktarını, kesilen ağaç sayısını, dikilen ağaç sayısını, verilen maden ruhsatları miktarını, ormanlıktan çıkarılan yer miktarını ve yanan yer miktarını incelemek ve ormanın gerçek sahibi millete duyurmak lazım.
Ormanı korumak için yeniden, ormanın sahipleri; Devlet, Millet işbirliğiyle çalışma başlatılmalı. Tüm partilerin ülke çapında üye vereceği, yerel yönetimlerde de tüm partilerin üye vereceği, ve muhtarlıkların ve azaların, ihtiyar heyetinin üye olarak katılacağı, Ülkede , Şehirde, Köyde; Orman koruma komisyonları kurulmalı. Yetki ve sorumluluk verilmeli.
Türk töresi 22. maddesi Mecbur kalmadıkça ağacı kesmiyeceksin, suyu kirletmeyeceksin der. Dinimiz savaş halinde bile tarım arazilerinin, ağaçların tahrip edilmesine cevaz vermez. Orman yangınlarına bilerek, kasten SEBEB olanlar KEBEB olsun.
Yeni dünya ve ülke düzeninde işimiz; Allaha kaldı. Allah yardımcımız olsun. Atalarımız ORMANA ; KORU-KORULUK derdi, KORU YAMADIK."

Ne yazık ki, son günlerde, ülkemizin farklı bölgelerinden gelen orman yangınları haberleri ile yüreğimiz yanıyor,
Memleketim Karabük ormanları ne yazık ki, ben bu yazıyı yazarken de yanmaya devam ediyor. Kahroluyoruz. Psikolojimiz bozuldu Hayatımıza güzellikler katan, havasını solumaktan, seyretmekten büyük keyif aldığımız, vazgeçilmezimiz, eşsiz varlıklarımız, akciğerlerimiz yangınlar nedeni ile yok olup gidiyor.
Rutin bir şekilde, her yıl yaz ayları geldiğinde mutlaka bu acıyı yaşıyoruz.

Orman yangınlarıı önlemek için önerilerin yer aldığı yazımı hatırlatmakta yarar görüyorum;

Ormanlarımızın yok oluşunu elimiz kolumuz bağlı, içimiz yanarak izleyecek kadar aciz olmadığımızı düşünüyorum.
Teknolojiden, yapay zekadan, İHA larımızdan yararlanarak bu yangınları büyümeden önlemek bizim elimizde.

  • Mesela, kablosuz sensör ağlarını kullanarak yangın algılama sistemleri kurabiliriz. GPS’e bağlı konum bilgisine sahip, birbirleri ile haberleşebilen ve belli bir ortamda yangın çıktığı an ısıyı algılayan sensör verilerinden yangının çıktığını anlamak mümkün. Yangının konum bilgisini ilgili ekiplere bildiren bir sistem tüm ormanlarda uygulanabilir.
  • İHA teknolojisinde dünyanın en iyisi olmakla övünüyoruz.
    Isıya hassas termal, gece görüş sistemine de sahip kameralarla donatılmış İHA larımız ormanlık alanların üzerinde sürekli uçurulabilir. Yangın fark edildiği anda yine bu hava araçlarımız tarafından kimyasal söndürme tozları püskürtülebilir. Bazı ülkelerde 2500-3000 galon su püskürtebilen İHA lar olduğunu biliyoruz. Bizim neden yok?
  • Uydularımızdan da orman yangınlarını anlık belirleme konusunda çok daha verimli yararlanılabilir.
    Bunlar ilk akla gelen ve uygulanması mümkün olan basit yöntemler.
    Teknolojinin nimetlerinden bu alanda yararlanmayıp nerede yararlanacağız?
    Orman yangınları ile mücadelede çok başarılı ülkeler var. Neden örnek almıyoruz?

Orman yangınlarına karşı hepimize düşen görevler var. Teknoloji ile bu yangınların nasıl önüne geçebileceğimizi düşünmeliyiz.

  • Ayrıca, yangın gözetleme kulelerinin sayısı mutlaka artırılmalı.
    *;Yangınların yüzde 95'i insan eliyle çıkartılıyor. Yasalar çok daha caydırıcı ve ormanlarımızı koruyucu olmalı.
  • Ormanlık alanlarda piknik tamamen yasaklanmalı.
  • Ağaçların alt dalları sürekli budanmalı. Yere kadar uzanan bu alt dallar yangının yayılmasına neden oluyor.
  • Yangına sebep olabilecek cam kırıkları, şişeler ve çöpler düzenli aralıklarla temizlenmeli.

Yıllardır bu işi büyük bir özveriyle yapan, Ankarada amatör bir kulüp var. "Macera Spor Macera" Kulübün başkanı Nur Bulut 40 yıllık arkadaşım. On binlerce üyesi olan bu kulüp yaz kış her hafta düzenledikleri doğa yürüyüşlerinde poşetler dolusu çöpü ormanlardan topluyor. Umarım sayıları daha da artar. Yeri gelmişken buradan sevgili Nur'a ve tüm ekibine teşekkür ediyorum, hepsini saygıyla selamlıyorum.

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI ODÜLLÜ PROJE YARIŞMASI DÜZENLESİN !

Eminim gençlerimiz müthiş projeler üretecektir. Üniversitelerimizi de işin içine çekmeliyiz. Tüm dünyaya örnek olacak projeler neden Türkiye'den çıkmasın?
Haa, ödül büyük olmalı ki, ortaya büyük projeler çıksın.

Aslında, yangınlar erken tespit edilebilirse, hızlı müdahale ile ortaya çıkabilecek hasar ciddi oranda azaltılabilir. Buna odaklanmalıyız.
Yangınların tespiti ve erken müdahale konusunda, ülkemizde de gençlerin harekete geçtiğini büyük bir memnuniyetle duyuyorum. Son teknoloji yapay zekâ modellerini kullanarak kameralar üzerinden canlı orman yangını tespiti yapan, açık alanda yangın başladığı an alarm veren bir teknoloji üzerinde çalışıyorlar. Bu sayede de orman yangını başladığı anda tespit edip acil çağrı merkezlerini uyararak, yangın büyümeden gerekli aksiyonlar alınabilecek. Bu sistem hali hazırda kurulu olan "yangın gözetleme kulelerini etkili yangın tespit sistemlerine dönüştürmeyi hedefliyor. Bunu YGK’ların üzerine kurulacak kamera sistemleri üzerinde sürekli çalışacak bir yapay zeka sistemiyle gerçekleştiriyorlar. İnsan erişiminin zor ya da mümkün olmadığı dağlık bölgelerde de kameralar ile insansız tespit yapabilen direkler kurularak ya da drone ların desteğiyle erken yangın tespitine katkı vermeyi amaçlıyorlar. Erken yangın tespiti sisteminde, sistem bir yangın teşhisi koyduğu zaman, itfaiye görevlilerine yangın alarmı da anında iletilebiliyor.
Her şeyden önemlisi; Yangın söndürmede kullanılan yeni teknoloji uçak filolarımız olmalı!
Mevcutta olanların yetersiz kaldığını görüyoruz. Gerekirse yüzlerce uçak alalım. Herşeye kaynak var buna mı yok!
Devasa bir uçak filomuz olsaydı birer sortide Karabük'ün yanan ormanları anında söndürüldü.

Yeter ki isteyelim, irade gösterelim, gençlerimizin önünü açalım. Tabii bu işe ciddi kaynak ayırmak gerekiyor.
O'da siyasi iradenin kararı.

Lütfen gereğini yapın, bu acıyı bize yaşatmayın.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.