Karabük Postası tarafından
16 Eylül, 2022 08:03 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Erkılınç: Gazetelerimizi yaşatma mücadelemiz kararlılıkla sürecek

Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü Karabük’ün de içinde bulunduğu 10 ilin bulunduğu Gazete Sahipleri ve Temsilcileri ile The Ankara Otel’de bir araya geldi. Karabük Birlik Medya bünyesinde yayın hayatına devam eden Karabük Postası Gazetesi ve Bölgenin Sesi Gazetelerini temsilen Şirket Müdürleri Birsen Akca ve Okan Küçük katıldı. The Ankara Otel’de gerçekleşen toplantıda konuşma yapan Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Cavit Erkılınç internet sitelerinin gelişinin engellenemeyeceğini belirtti. Erkılınç; “Hayatın olağan akışına karşı durmak yerine gerçeği kabulleniyor ve gazetelerimizi hem fiziki hem de dijital ortamda yaşatmak için uğraşıyoruz. Gazetelerimizi yaşatma mücadelemiz kararlılıkla sürecek” dedi.

Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Müdürü Cavit Erkılınç, Ankara, Bartın, Bolu, Çankırı, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat, Zonguldak illerinden gelen 87 gazetenin sahip ve temsilcileri ile bir araya geldi.

Gazete Sahipleri ve Temsilcileri Bölge Toplantılarının dördüncüsü Ankara’da düzenlendi. Toplantıya katılan BİK Genel Müdürü Cavit Erkılınç’a, Genel Müdür Yardımcısı Mesut Onat, birim müdürleri ve şube müdürleri eşlik etti.

Genel Müdür Erkılınç, Basın Kanunu’nda değişiklik öngören teklifin ekim ayı içinde Meclis Genel Kurulu’na gelmesinin beklendiğine işaret ederek, icra ilanlarını zorunlu kılan ve internet haber sitelerini süreli yayın sayan düzenlemenin kabul edilmemesi halinde gazeteleri zor günlerin beklediğini söyledi.

Yazılı basın sektöründe 33 bini aşkın kişinin istihdam edildiğini, gazeteler ile Basın İlan Kurumu’nun bir anlamda iş ortağı olduğunu aktaran Erkılınç, “Bir gerçeği görmemiz gerekiyor. Bundan 10 yıl önce yıllık tirajı 2 milyar olan gazetelerimiz bugün en iyimser ifadeyle 700 milyon satıyor. Ortalama gazete sayfa sayısı 8, gelip ‘6 sayfa olsun’ diyorlar. Değme büyük gazetelerimiz 16 sayfayı zor basıyor, ‘12 sayfa çıksak ne olur’ diye soruyorlar. Asgari 3 kişi çalıştırmak zorunda olan gazete, 1 kişi ile gazete çıkarmayı teklif edebiliyor. Bir zamanlar üç, dört tane ek çıkaran, sayfa sayfa ilan ve reklam yayınlayan gazetelerin durumu ortada. 50 adet, 100 adet satış şartı önerenler var. 4 milyonluk şehrin gazeteleri, ‘1.000 adet basalım’ diyor. Sen şimdi bu gazetenin tümünü bile satsan, yayınladığın ilanı arzu edilen ve amacını karşılayacak şekilde muhatabına ulaştırmış olacak mısın” diye sordu.

Sadece resmi ilan geliri ile ayakta kalınamaz                                                                                                                                             

Kamu kaynaklarının verimli ve doğru kullanımın önemine işaret eden Erkılınç, kamu kurumlarının, görünürlüğü her geçen gün azalan gazetelere ilan vermekten imtina eder hale geldiğini, bundan işini iyi yapan gazetelerin de zarar gördüğünü vurguladı.

“Ne acıdır ki halen ‘resmi ilan almak için ne yapmamız lazım’ şeklinde arayanlar oluyor. Ortada gazete yok, sadece tek bir derdi var ilan almak. Sorsan ‘kamu görevi yapıyorum’ diyecek” diyen Erkılınç, nitelikli gazetecilik yapmayan ve resmi ilandan başka geliri olmayan gazetelerin artık yaşama şansının kalmadığının altını çizdi.

“Neye karşı çıktığınızın farkında mısınız?”

Teknolojinin anlık enformasyona imkân tanıdığını ve dolayısıyla ertesi güne kalan haberlerin ilgi çekmediğini anlatan Erkılınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün günde 70-80 milyon tık alan internet haber siteleri var. Siz diyebilir misiniz onlar gazetecilik yapmıyor. Aralarında çok çok iyileri var. Zaten bizim kast ettiklerimiz onlar. Bize bağlı tüm gazetelerimizin internet siteleri var. Bunların tamamının her anlamda ciddi bir altyapı hazırlığı ile yayıncılık yapmasını arzuluyoruz. Kâğıt yok, kalıp yok, boya yok, film yok, baskı derdi yok, dağıtım derdi yok. Buna karşın süreli yayın sayılmışsınız ve resmi ilan yayınlıyorsunuz. İçinizde bu yasaya karşı çıkanlarınız varsa neye kaşı çıktığının farkında mı” ifadelerini kullandı.

“Resmi ilanların yayın mecrası gazetedir”

Bölge toplantılarında, kimi çevrelerce yasanın ardından gazetelerin kapatılacağına ilişkin dezenformasyon yapıldığını gördüklerini aktaran Erkılınç, “Açık söylüyorum; bunu ortaya atanlar, sizlerin sırtında kurdukları tahtlarının yıkılmasını ve küçük iktidarlarını kaybetmeyi istemeyenlerdir. Her şeyden önce Anayasa var. Ona gelinceye kadar kanun, ‘resmi ilanların yayın mecrası gazetedir’ diyor. Şimdi yanına internet sitesi geliyor. Mümkün olabilir mi gelip gazeteyi kapatmak. Kimin haddinedir. Bu dezenformasyonu üretenler, öncelikle ellerimizden kayıp giden 4 bin adet icra ilanının muhasebesini yapacak” değerlendirmesinde bulundu.

Hattatların matbaanın gelişini, radyonun televizyonun gelişini nasıl engelleyemediyse gazetelerin de internet sitelerinin gelişini engelleyemeyeceğinin altını çizen Erkılınç, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Doğal seleksiyon denilen bir olay var. Yaşam mücadelesi sırasında canlıların genetik yapısında değişim olmaksızın farklılaşması. Bizim burada tam olarak bahsettiğimiz de budur. Gazetelerimizin geninde haber, yani gazetecilik var. Meslek sürecek, sadece mecra sayısı gerçek manada ikiye çıkacak. Karşımıza çıkanı engelleyemeyiz, karşısında duramayız. Hayatın olağan akışına karşı durmak yerine gerçeği kabulleniyor ve gazetelerimizi hem fiziki hem de dijital ortamda yaşatmak için uğraşıyoruz. Tüm yaptığımız bundan ibarettir. Dolayısıyla gazetelerimizi yaşatma mücadelemiz kararlılıkla sürecek.”

Erkılınç’ın konuşmasının ardından gazete sahipleri ve temsilcileri söz alarak görüşlerini ifade etti.

Toplantı, katılımcıların onuruna verilen öğle yemeğinin ardından gerçekleştirilen soru-cevap ve sohbet bölümü ile sona erdi. Gazete Sahipleri ve Temsilcileri Bölge Toplantıları önümüzdeki hafta Samsun, Van, Diyarbakır, Trabzon ve Malatya illerinde gerçekleştirilecek.” ifadelerine yer verdi

blank
Sevgi Özdemir tarafından
23 Nisan, 2025 16:56 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Faturalarımız tam, hizmet yarım

Bugün İstanbul bir kez daha sallandı. Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.2 büyüklüğündeki deprem kısa sürdü ama etkisi derin oldu. Panik, endişe ve en önemlisi iletişimsizlik. Deprem olur olmaz herkes telefonu eline aldı, sevdiklerine ulaşmak istedi. Ama çoğumuz, sevdiklerimizi aradığımızda telefonlarımızda sadece sessizlikle karşılaştık. GSM operatörleri yine sınıfta kaldı.

Her ay düzenli olarak ödediğimiz yüzlerce liralık fatura, yalnızca konuşma ve internet değil, ihtiyaç anında çalışacak bir sistemin bedeli olmalı. Ama bugün gördük ki, o sistem en gerekli anda iflas ediyor. Bu sadece birkaç dakikalık bir kesintiden ibaret değil; milyonlarca insanın aynı anda sessizliğe mahkum edilmesi demek. Afet anında en çok ihtiyaç duyulan şey iletişimken, sesimizi duyuramamak demek yalnızca teknik bir sorun değil, bu yaşama tutunmaya çalışan insanların hayati bir bağdan koparılması demek.

Hatırlarsanız 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde de aynı sorunu yaşadık. O gün yüz binlerce insan enkaz altında sevdiklerine ulaşmaya çalıştı. O gün de aynı tablo karşıladı bizleri. Yani bu bir ilk değil, ama ne yazık ki hâlâ bir son da değil.

6.2 büyüklüğündeki bugünkü depremde iletişim altyapısı bu kadar kolay çöktüyse, olası büyük İstanbul depreminde neyle karşılaşacağız?

Uzmanlar yıllardır bu depremin 7’nin üzerinde olacağını söylüyor. Durum böyleyken, GSM operatörleri hâlâ bu yükü kaldıramıyorsa, esas felakette sistem tamamen devre dışı mı kalacak? O zaman sadece binalar mı yıkılacak, yoksa iletişimsizlik yüzünden umutlarımız da mı enkaz altında kalacak?

Devamlı artan fiyatlar, paketlere eklenen "katma değerli hizmetler", 5G vaatleri… Hepsi güzel. Ama bu hizmetlerin en temel işlevi, acil durumlarda çalışması değil mi? İletişimin en çok gerektiği anda yok oluşu insanların can güvenliğine karşı işlenmiş ciddi bir ihmaldir.

Bu saatten sonra "yoğunluktan dolayı hatlar kilitlendi" bahanesi kimseyi tatmin etmiyor. Çünkü biz bu yoğunluğun ne zaman geleceğini biliyoruz: her depremde, her afette, her kriz anında. Bilinmeyen değil, beklenen bir senaryoya karşı hazırlıksız olmak, affedilir bir şey değildir.

Reklam filmlerinizdeki "gelecek burada" sözleriyle değil, kriz anlarında göstereceğiniz dayanıklılıkla güven kazanın. Çünkü biz artık her ay farklı bahanelerle artan fatura değil, karşılık istiyoruz.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.