Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
18 Eylül, 2024 12:52 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Çorum’da bir tarih gün yüzüne çıkıyor: Selçuklu’nun Hattuşa’sı

Çorum’da yürütülen Kalehisar kazı çalışmaları ile ilgili konuşan Kazı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Şahin, Anadolu Selçuklu Devleti’nin önemli yerleşim merkezinden olan Kalehisar’ın Hititlerin başkenti Hattuşa gibi önemli bir merkez olduğunu açıkladı.
Çorum’da önemli bir Anadolu Selçuklu kenti gün yüzüne çıkartılıyor. Kalehisar’da tarihin yeniden ayağa kaldırılması, kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar devam ediyor. Devam eden kazı çalışmaları ile ilgili bilgi veren Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nden Kalehisar Kazı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Şahin, tarihi kentin bilinmeyenlerine ilişkin İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Yapılan kazı çalışmalarının Anadolu Selçuklu arkeolojisi için önemli bir çalışma olduğunu kaydeden Şahin, bölgenin Hattuşa gibi önemli bir merkez olduğunu kaydetti.

"İlk çalışmalar 1992 yılına gidiyor"
Kalehisar’da 1965-1966 yıllarında sanat tarihinin önde gelen hocalarından Prof. Dr. Oktay Aslanapa tarafından İstanbul Üniversitesi adına çalışmalar yapıldığını belirten Doç. Dr. Şahin, “Prof. Dr. Oktay Aslanapa medrese, kervansaray, hamam, seramik ve çini fırınlar üzerinde ilk çalışmaları gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar dikkat çekiyor. Bu çalışmalar ayrıntılı olmasa dahi bize Kalehisar’ın ne kadar önemli bir merkez olduğunu ortaya koydu. 60 yıl sonra buranın tekrar gündeme gelmesi gerekiyordu. Aslında ilk çalışmalar 1992 yılına gidiyor. Benim tez çalışmam Anadolu Selçuklu camileriydi. 1992 yılında çalışma yaparken Kalehisar’a da gelim. O tarihten beri burayı gözlemliyorum. Anadolu’da Kalehisar, Karahisar adında isimlendirilen çok sayıda yerleşim yerleri var. Bunun başında Afyonkarahisar, Şebinkarahisar gibi yerleşim yerleri geliyor” dedi.

“Hititler için Hattuşa nasıl bir öneme sahipse Anadolu Selçuklular için de Kalehisar aynı öneme sahip"
Bu yerleşim yerleri içerisinde Kalehisar’ın özel bir yere sahip olduğunu vurgulayan Şahin, “Her şeyden önce burası bir Anadolu Selçuklu kenti özelliği taşıyor. Kale var, kalede surlar var, medrese var, kervansaray var, hamam var. Bu yapıların varlığı bize buranın kent olduğunu gösteriyor. Bunlar bizim bildiğimiz, ayakta olan yapılar. Bir de bilmediğimiz yapılar var. Burada biz çalışmalar yaptık. Burada yapılan çalışmalar sonucunda yapılar olduğunu belirledik. Bu yapılar bile buranın ne kadar zengin olduğu gösterdi. Hititler için Hattuşa nasıl bir öneme sahipse Anadolu Selçuklular için de Kalehisar aynı öneme sahip. Devamında Osmanlı kenti olduğunu düşündüğümüz bir yer burası. Bu nedenle burası bu anlamda bilineni ve bilinmeyenleriyle büyük bir kent” diye konuştu.

“Kalehisar’da kazı çalışmaları 100 yıl sürebilir”
Kalehisar’da kazı çalışmalarının 100 yıl sürebileceğini anlatan Şahin, “2019 yılından 2021 yılına kadar Kalehisar’da yüzey araştırması yaptık. Bu yüzey araştırmasında bütün yapıları belgeledik. Roleve planlarını çizdik. Her şeyiyle belgeledik. Burada saha çalışmaları yaptık. Bu alanda ne var ne yok hepsini tespit ettik. Kalehisar mimarisi ve seramikleriyle gerçekten çok zengin bir yer. Burası bir seramik üretim merkezi. Yüzeyde kırık parça halinde de olsa zengin seramik parçaları topladık. Bunlar özellikle Anadolu Selçuklu Devletinin yeşil sırlı tek renkli ve kazıma tekniğinde yapılan seramik örnekleri. Çini örnekleri var. Bunlar genelde günlük yaşamda kullanılan gereçler. Eğer imkanlarımız el verir ve devamlılık sağlanırsa burada en az 100 yıl kazı çalışmaları sürer. Burası Çorum’daki 5’inci kazı. Yüzyılın üzerinde Hattuşa’da kazılar devam ediyor. Alacahöyük’te 1935 yılından beri kazılar devam ediyor. Eskiyapar ve Şapinuva ören yerlerinde 30-40 yıldır sürüyor. Biz işin başındayız. Ama çok yol aldık. Burada kitabe özelliği taşıyan belgeler çıkabilir” şeklinde konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Asuman Doğan tarafından
04 Temmuz, 2025 14:10 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Doğdu: “Temmuz Zammı Memur ve Emekliye Çare Olmuyor”

Türkiye Kamu-Sen Karabük İl Temsilcisi Sadık Doğdu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Haziran ayına ilişkin açıkladığı enflasyon verileri sonrası memur ve emekli maaşlarındaki erimeye dikkat çekerek, ek zam yapılması gerektiğini belirtti.

TÜİK verilerine göre, Haziran ayında enflasyon aylık bazda %1,37 olarak gerçekleşti. Böylece 2025 yılının ilk altı ayında kümülatif enflasyon %16,67’ye ulaştı. Ocak ayında memur ve emekli maaşlarına yalnızca %6 oranında zam yapıldığını hatırlatan Doğdu, bu durumun maaşların yılın ilk yarısında enflasyon karşısında %10,67 oranında eridiğini ortaya koyduğunu ifade etti.

TEMMUZ ZAMMI YETERSİZ KALDI

Mevcut mevzuat uyarınca, kamu görevlilerinin maaşlarına altı ayda bir enflasyon farkı ekleniyor ve buna ilave olarak toplu sözleşmede belirlenen zam oranı uygulanıyor. Bu kapsamda Temmuz ayında memur ve emekli maaşlarına önce yaklaşık %10,06 oranında enflasyon farkı, ardından %5 oranında toplu sözleşme zammı uygulanacak. Böylece maaşlarda toplamda %15,56’lık bir artış öngörülüyor.

Ancak Doğdu, bu artışın %10,06’lık kısmının sadece geçmiş dönemdeki kayıpların telafisi olduğuna ve önümüzdeki altı ay için öngörülen %5’lik zammın ekonomik koşullara kıyasla oldukça yetersiz kaldığına dikkat çekti. Enflasyonun yüksek seyretmeye devam ettiğini vurgulayan Doğdu, maaşların altı ayda bir güncellenmesi nedeniyle kamu çalışanlarının her dönem ciddi bir alım gücü kaybı yaşadığını ifade etti.

MAAŞ ARTIŞLARI, GEÇİM SIKINTISINI GİDERMİYOR

Doğdu’nun verdiği bilgilere göre, eş yardımı ve çocuk parası hariç en düşük memur maaşı şu anda net 41.600 TL, ortalama memur maaşı ise yaklaşık 49.800 TL seviyesinde bulunuyor. Temmuz ayında yapılacak %15,56’lık artışla en düşük memur maaşı yaklaşık 6.660 TL, ortalama maaş ise yaklaşık 7.970 TL artacak. Ancak bu artışın, memur ve emeklilerin temel tüketim ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını belirten Doğdu, özellikle kira, ulaşım, gıda ve enerji kalemlerinde yaşanan yüksek artışların maaş zamlarını gölgede bıraktığını ifade etti.

EK ZAM VE YAPISAL DÜZENLEME ÇAĞRISI

Sadık Doğdu, mevcut zam oranlarının yetersizliğine işaret ederek, memur ve emeklilerin reel gelir kaybını önlemek için ek zam yapılmasının kaçınılmaz hale geldiğini vurguladı. Hükümet ve ilgili kamu otoritelerinin bu konuda ivedilikle adım atması gerektiğini söyleyen Doğdu, yaklaşan 8. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri’nin yalnızca maaş artışlarını değil, aynı zamanda kamu çalışanlarının refah seviyelerini koruyacak yapısal düzenlemeleri de içermesi gerektiğini dile getirdi.

Türkiye Kamu-Sen olarak bu süreçte kamu çalışanlarının haklarını etkin bir şekilde savunacaklarını belirten Doğdu, refah payı başta olmak üzere taleplerini masaya taşıyacaklarını açıkladı. Sosyal diyalog ortamında, adil ve hakkaniyetli bir toplu sözleşme süreci yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.

"KALICI ÇÖZÜM ŞART"

Son olarak, mevcut enflasyonist ortamda yapılan maaş düzenlemelerinin alım gücünü korumaktan uzak kaldığını vurgulayan Doğdu, kalıcı bir çözüm için enflasyona endeksli zam sisteminden vazgeçilmesi, enflasyon farkının aylık olarak maaşlara yansıtılması ve refah payının mevzuata kalıcı biçimde eklenmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, maaş artışlarının piyasa gerçekleriyle uyumlu hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

Sadık Doğdu, kamu çalışanlarının geleceği açısından hem ek zam beklentisinin hem de toplu sözleşme sürecinin hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.

Bizi sosyal medyadan takip edin