Ihlas Haber Ajansı tarafından
13 Ocak, 2024 20:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Çoruh’un enerjisi Türkiye’yi aydınlatıyor

Artvin’de Çoruh nehri üzerinde inşa edilen 5 baraj ülke ekonomisine dev katkı sağlıyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, ülkemizin en hırçın akan nehri olan Çoruh Nehrine son 21 yılda 5 adet mavi gerdanlık takıldığını ve ülkemizin hidroelektrik enerji potansiyeline önemli ölçüde katkı sağlandığını söyledi. Balta ”Artvin’de son 21 yılda 5 baraj inşa ettik ve böylece 4 milyar 760 milyon metreküp depolama kapasitesine ulaştık. Bu 5 barajın kurulu gücü 1.975 MW olup; yıllık ortalama üretim kapasitesi de 6 milyar 515 milyon kilowatt saattir. Ayrıca Artvin’de taşkın riskini azaltmak için son 21 yılda tamamlanan 93 adet taşkın koruma tesisi ile Artvin şehir merkezi, 238 adet yerleşim yeri ve 7 bin 464 dekar arazinin taşkın kontrolü sağlanmıştır. 12 adet taşkın koruma tesisinin de inşaat çalışmaları devam etmektedir. Hayata geçirdiğimiz taşkın koruma tesisleri ile taşkın riskini azaltıyor, vatandaşlarımızı ve toprağımızı güvence altına alıyoruz" dedi.

Türkiye’de 2 milyon 590 bin hanenin enerjisi Artvin’den karşılanıyor
Artvin’de son 21 yılda 36 Adet Hidroelektrik Enerji (HES) Tesisi işletmeye alınarak yıllık 7 Milyar 770 Milyon kilowatt saat enerji üretim kapasitesine ulaşıldığını kaydeden Balta "Kurulu gücü 2.387 MW olan bu tesisler sayesinde milli ekonomimize, yalnızca enerji alanında yıllık 14 Milyar 607 Milyon TL katkı sunuyoruz. İnşaat safhasında olan 6 adet HES ile de ülkemizin enerjisine güç verecek olmanın heyecanını duyuyoruz. Kurulu gücü 226 MW olan bu tesisler tamamlandığında milli ekonomimize, yalnızca enerji alanında yıllık 996 Milyon kilowatt saat katkı sunacağız. Şuan planlama ve projelendirme safhasında olan 87 adet HES ile de ülkemizin enerjisine güç verecek olmaktan heyecan duyuyoruz. 31 Aralık 2023 tarihi itibariyle yaklaşık 2 milyon 590 bin hanenin enerji ihtiyacını Artvin’de kurulu HES’lerle karşılıyoruz” diye konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Haber Merkezi tarafından
05 Mayıs, 2025 10:48 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

KBÜ’de Gerçekleştirilen Din ve Maneviyat Psikolojisi Sempozyumu Büyük İlgi Gördü

Karabük Üniversitesinde düzenlenen "Din ve Maneviyat Psikolojisi" başlıklı sempozyumda, alanın güncel meseleleri ele alındı, gençlerin dinî gelişimi ve inanç dünyası üzerine çarpıcı tartışmalar yapıldı.

Karabük Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü ile İlahiyat Fakültesi iş birliğinde bu yıl ikincisi düzenlenen Lisansüstü Öğrenci Sempozyumu, “Din ve Maneviyat Psikolojisi” başlığı altında gerçekleştirildi. 15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlik, farklı üniversitelerden lisansüstü öğrencileri ve akademisyenleri bir araya getirerek, din psikolojisi alanındaki güncel meseleleri bilimsel zeminde ele alma imkânı sundu.

Sempozyuma; Karabük Cumhuriyet Başsavcısı Selçuk Akman ve eşi Betül Akman, Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık’ın eşi Ebru Kırışık, Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Solmaz, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulcebbar Kavak, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zeynep Özcan, Karabük İl Müftüsü Ali Erhun, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, akademik ve idari personel, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı.

Açılış Konuşmalarında Bilim ve Toplum Vurgusu Yapıldı

Sempozyumun açılışında konuşan Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Zeynep Özcan, “Lisansüstü Eğitim Enstitümüz, Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Fatih Kırışık Hocamızın ufuk açıcı ve yol gösterici rehberliği eşliğinde, akademiye yön veren akademik çalışmalara katkı sağlamakta ve öğrencilerimizin akademik gelişimlerine hizmet etmektedir.” dedi. Özcan konuşmasının devamında din ve maneviyat psikolojisinin yalnızca akademik bir ilgi alanı olmadığını, aynı zamanda bireysel ve toplumsal gelişimi derinden etkileyen bir alan olduğunu vurguladı. Türkiye’nin dört bir yanından 105 bildiri özeti alındığını belirten Özcan, sınırlılıklar ve tekrarlar göz önüne alınarak bu özetlerden 70’inin sunuma hak kazandığını ifade etti.

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulcebbar Kavak ise konuşmasında, din ve maneviyatın yalnızca bireysel bir yönü olmadığını, aynı zamanda tarihsel ve kültürel derinliği olan toplumsal bir yapı taşı olduğunu belirtti. Kavak, Nurettin Topçu’nun “Camiler toplumun kalbidir, üniversiteler ise aklıdır” sözüne atıf yaparak, lisansüstü düzeydeki akademik çalışmaların üniversitelerin düşünsel üretim gücünü ortaya koyduğunu ifade etti.

Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Solmaz ise sempozyumun dinî inançların insan psikolojisi üzerindeki etkilerinin bilimsel olarak değerlendirilmesi açısından önemine dikkat çekerek, “İnsan davranışlarının daha iyi anlaşılması ve anlatılması için psikolojinin akademik bir bakışla ele alınması son derece kıymetlidir.” dedi. Solmaz, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, sempozyumun başarılı sonuçlanmasını diledi.

Din Psikolojisi ve Gençliğin Sorunları Panelde Ele Alındı

Sempozyumun en çok ilgi gören oturumlarından biri “Din Psikolojisi Perspektifinden Gençlik Dönemi Sorunları ve Çözüm Arayışları” başlıklı panel oldu. Panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Hayati Hökelekli, gençliğin insan yaşamının en çalkantılı dönemi olduğunu belirterek, “Gençlik, yetişkin olmak için çabalayan çocuktur.” ifadesiyle bu dönemin kırılgan doğasına dikkat çekti.

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinden Prof. Dr. Asım Yapıcı, gençlerdeki dinî şüphelerin genellikle entelektüel değil, duygusal nedenlere dayandığını belirterek, “Şüphe her zaman olacaktır; önemli olan onun nasıl yönlendirildiğidir.” dedi.

Marmara Üniversitesinden Prof. Dr. Ali Ayten, “Liseli Gençlerde Dinî Kimlik ve Dindarlık” başlıklı sunumunda, gençlik döneminin dinî kimliğin en belirleyici evresi olduğunu ifade etti. Ayten, ebeveyn-çocuk ilişkisinin gençlerin dinî gelişiminde kritik rol oynadığını vurguladı.

Yalova Üniversitesinden Doç. Dr. Fatma Baynal ise gençlerin neden inançsızlığa yöneldiği sorusuna ışık tuttu. “Gizli inançsızlar” olarak tanımlanan bireylerin bu yönelimlerini çoğunlukla sosyal baskılar, dışlanma korkusu ve ötekileştirme gibi sebeplerle gizlediklerini aktardı.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinden Prof. Dr. Faruk Karaca da aile bağlarının dini gelişimdeki rolüne dikkat çekti. Karaca, özellikle anne ile çocuk arasında kurulan güvenli bağın inanç yapısını doğrudan etkilediğini belirterek, dindar bireyler yetiştirmek isteyen ebeveynlerin önce kendi dinî bilgilerini ve kişisel gelişimlerini tamamlamaları gerektiğini söyledi.

Panel sonunda İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulcebbar Kavak, tüm konuşmacılara teşekkür belgelerini takdim etti. Karabük Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşen sempozyum, alanında uzman akademisyenlerle öğrencileri bir araya getirerek din psikolojisine yönelik bilimsel tartışmaları derinleştirdi. Sempozyum, genç araştırmacılar için hem akademik deneyim hem de fikir alışverişi açısından verimli bir zemin sundu.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.