Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası
25 Kasım, 2024 16:30
blank
İhlas Haber A.

‘Çocuklarda halsizlik, solukluk ve çarpıntı, kansızlık işareti olabilir’

A+ A-

Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Uzmanı Dr. Mustafa Bilici, anemi (kansızlık) hastalığında görülebilecek şikâyetlere dikkat çekerek, “Anemik bir hastada aneminin ağırlığına göre ve aneminin gelişme süresine göre değişen derecede halsizlik, yorgunluk, ciltte ve mukozalarda solukluk, çarpıntı, baş dönmesi şikâyetleri görülebilir” dedi.
VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Uzmanı Dr. Mustafa Bilici, anemi hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
Kanda en çok bulunan hücre grubunun eritrositler olduğunu belirten Dr. Bilici, “Eritrosit içerisinde oksijen-karbondioksit taşıyan kısım hemoglobin molekülüdür. Hemoglobinin yaşa göre normal değeri değişmektedir. 2 aylık bir bebekte 9 gr/dL değerine kadar normal kabul edilmekte iken, 6 aylık bebekte 10,5 gr/dL, 2 yaşından sonra ise 11,5 gr/dL’nin üzerinde olması gerekir. Tam kan sayımı, hastanelerde en sık yapılan tetkik olması nedeni ile değişik derecelerde anemiye sık rastlanmaktadır. Bu değerlerin altındaki hemoglobin değerleri kansızlık (anemi) olarak tanımlanmaktadır” diye konuştu.

“Halsizlik görülebilir”
Anemide görülebilecek şikâyetlerden bahseden Uzm. Dr. Bilici, “Anemik bir hastada aneminin ağırlığına göre ve aneminin gelişme süresine göre değişen derecede halsizlik, yorgunluk, ciltte ve mukozalarda solukluk, çarpıntı, baş dönmesi şikayetleri görülebilir. Ciddi kanaması olan bir hastada hemoglobin değeri 12’den 6’ya düştüğünde, hasta çok halsiz olabileceği gibi; demir eksikliğine bağlı uzun sürede kansızlığı gelişen bir hastada hemoglobin değeri 4’e, 5’e kadar düştüğünde bile hasta kendini iyi hissedebilir” şeklinde konuştu.

“Çocuklarda kansızlık nedenleri”
Çocuklarda kansızlık nedenlerinin genel olarak 4 gruba ayrılabileceğini belirten Bilici, şu bilgileri paylaştı:
“Eritrosit hastalıkları: Eritrositlerin görevini sorunsuz bir şekilde yapabilmesi için şekillerinin ve içerdiği hemoglobin molekülünün sağlıklı olması gerekir. Çoğunlukla genetik nedenler sonucunda eritrositlerde yapısal problemler gelişmekte ve eritrositler olması gerekenden çok daha hızlı yıkılmakta ve üretilmektedir. Hastalarda artmış kan yıkımına bağlı sarılık, artmış kan üretimine bağlı alın, şakak ve çene kemiklerinde genişleme ve karaciğer/dalak büyüklüğü görülebilmektedir. Talasemi, orak hücreli anemi, eritrosit enzim eksiklikleri bu sınıftaki hastalıklara örnek olarak verilebilir. Talasemi hastalığı bu grubun en yaygın görülen hastalığıdır. Kemik iliği nakli ile tedavi edilmeyen hastaların hayat boyu 2-3 hafta aralar ile kan transfüzyonu alması gerekmektedir. Ailede kan hastalığı öyküsü olan hastaların, evliliklerinde hastalıksız çocuk sahibi olmaları için mutlaka genetik danışma almalarını öneriyoruz. Kemik iliği yetmezlikleri: Kemik iliğinde; genetik nedenlerle, ilaçların zararlı etkileri ile enfeksiyonların kemik iliğinde meydana getirdiği harabiyet sonucunda, otoimmün nedenler (bağışıklık sisteminin kemik iliğine etkileri) ile ya da kanser hastalıklarının kemik iliğini tutması ile eritrosit kök hücreleri hasarlanır ya da doğuştan hasarlıdır. Bunun sonucunda yeterli kan üretilemez. Bu hastalıklarda çoğunlukla diğer kan hücreleri olan kan pulcukları (trombositler) ve beyaz kan hücrelerinde de (lökositler, lenfositler) üretimde yetersizlik görülebilir. Tedavide kan transfüzyonları ve nedene özel tedaviler yapılabileceği gibi genetik nedenli hastalıklarda ve düzenli kan ihtiyacı olan hastalarda kemik iliği nakil tedavisi uygulanabilmektedir. Nütrisyonel eksiklikler: Dünyada ve ülkemizde en sık görülen anemi nedeni besin kaynaklı eksikliklerdir. Özellikle hızlı büyümenin en yoğun olduğu süt çocukluğu döneminde ve adolesan (ergenlik) dönemde demir ve B12 eksikliğine bağlı kansızlık sık görülmektedir. Kız adolesanlarda adet dönemi ile birlikte yetersiz beslenme olması halinde hastalarda derin anemi gelişebilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından 2004 yılında başlatılan “Demir gibi Türkiye” projesi ile 4 ay - 1 yaş arasında koruyucu dozda demir tedavisi verilmesi önerilmektedir ve 9 aylık tüm bebeklere rutin hemogram bakılması önerilmektedir. Demir hayvansal kaynaklı besinlerde, yeşil sebzelerde, yumurta ve süt ürünlerinde, bakliyat ürünlerinde, kuruyemişlerde bol miktarda bulunmaktadır. Demir sadece kan üretiminde değil, aynı zamanda vücudumuzda birçok enzim sisteminin çalışmasında da görev almaktadır. Bu nedenle eksikliğinde; halsizlik, solukluk, iştahsızlık, büyüme- gelişmede duraksama, okul başarısında, anlama ve algılama fonksiyonlarında bozukluklar görülebilir. Sık enfeksiyon geçirme, toprak, kağıt yeme, ağız kenarlarında yaralar gibi şikayetler görülebilir. B12 vitamini, hayvansal kaynaklı besinlerde bulunur. B12 vitamini ve folik asit, vücudumuzda DNA sentezinde gerekli çok önemli vitaminlerdir. Eksikliklerinde kansızlığa ek olarak bir çok nörolojik şikayet görülür. Kansızlık olmadan da nörolojik şikayetler görülebilmektedir. Hastalarda vitamin eksikliği tespit ettiğimizde, öncelikle altta yatan sistemik bir hastalık varlığını da sorgulayarak hastanın tolere edebileceği formda ve vücut depolarını dolduracak şekilde yaklaşık 2-3 ay vitamin tedavileri vermekteyiz. Tedaviye rağmen vitamin düzeyleri düşük ve kansızlığı devam eden hastaların, bağırsaklardan emilim problemi olabilir ya da vitaminlerin metabolizması ile ilgili genetik nedenler olabilir. Vitamin desteği için ilk tercih ağız yolu ile verilmesi olsa da özellikle bağırsaktan emilim problemi olan hastalarımıza damar yolu ile vitamin tedavileri uygulayabilmekteyiz. Sistemik hastalıklara eşlik eden anemi: Burada aklımıza gelebilecek birçok kronik hastalıkta (romatolojik hastalıklar, böbrek hastalıkları, bağırsak hastalıkları, endokrin hastalıklar vb.) farklı mekanizmalar ile hafif düzeyde kansızlık görülebilmektedir. Çoğunlukla hemoglobin değerinde 1-2 birimlik düşüklük görülse de, daha düşük hemoglobin seviyeleri de görülebilmektedir. Ateşli hastalıklar sırasında da hemoglobin değeri 2 birim kadar düşebilir.”

“Tanı ve tedavi süreci”
Dr. Bilici, "Hastaların bu ayırıcı tanılarının yapılabilmesi için öncelikle hastanın şikâyetlerini, anemi gelişme sürecini, fizik muayene bulgularını ve ilk yapılan kan sonuçlarını ayrıntılı değerlendirmek gerekir. Periferik yayma ile kırmızı kan hücrelerini yapısal olarak değerlendiririz. Gerektiğinde ileri incelemeler yaparak (kemik iliği aspirasyonu, genetik testler) tanı koyup, her bir hastalık için ve hasta özelinde tedaviler planlamaktayız” ifadelerini kullandı.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

25 Kasım, 2024 16:37
blank
İhlas Haber A.

Arıcılıkta kışlatma dönemi başladı

Arıcılıkta kışlatma dönemi başladı
A+ A-

Samsun Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Sağlam, arıcılıkta kışlatma döneminin başladığını ifade ederek, “Arılar ya kışlaklarda ya da gerekli tedbirler alındıktan sonra dışarıda kışlatılmalıdır. Arılar kış uykusuna yatmazlar, petekler üzerine kümelenerek kışı geçirirler” dedi.
Arıları kışa hazırlama ve kışlatma döneminde arıcıların dikkat etmesi gereken konuları hatırlatan Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Sağlam, “Arıcılık ekonomik anlamda yapılan tarımsal bir faaliyettir. Ülkemizde ve dünyada birçok aile arı yetiştiriciliği ile geçimini sağlamaktadır. Bal arıları arı ürünlerinin çeşitliliği ile polinasyona katkı sağlamaktadırlar. Arıcılık dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik ve sürdürülebilirlik açısından önemli bir yere sahiptir. Genel anlamda arıcılık arıyı, bitkisel kaynakları birlikte harmanlayarak bal, polen, perga (arı ekmeği), propolis, arı sütü gibi ürünlerin ve ana arı, oğul arı gibi canlı materyal üretilmesini sağlayan tarımsal bir faaliyettir” diye konuştu.
Samsun’da 2023 yılı TÜİK verilerine göre arıcılık yapan işletme sayının bin 846, toplam arılı kovan sayısının ise 97 bin 448 olduğunu belirten Sağlam, “Arılarda kış ölü bir mevsimdir. Bu nedenle arılar ya kışlaklarda ya da gerekli tedbirler alındıktan sonra dışarıda kışlatılmalıdır. Arılar kış uykusuna yatmazlar, petekler üzerine kümelenerek kışı geçirirler. Ortam ısısı arının biyolojik faaliyetleri için 33-36 derece, uçabilmesi için asgari 7-8 derece ve besin toplayabilmesi için en az 10-14 derece olması gerekir. Kolonilere kış yiyeceği olarak bal ve polen depolanmış petekler bırakılır. Ancak petekler tamamen balla dolu olmayıp, alt yarılarındaki gözler boş olmalıdır. Çünkü kışın arılar bal dolu gözler üzerinde değil, peteklerin balla dolu kısmının hemen altındaki boş gözler üzerinde salkım kurarlar. Özellikle ilkbaharda taze polen gelmeye başlayıncaya kadarki dönemde arıların yavru yetiştirmeyi başlatıp sürdürebilmeleri için bırakılan ballı peteklerin 3-4 tanesinde aynı zamanda yeterince polen de olmalıdır. Genel kural olarak kuluçkalıktaki bal hasat edilmeyip, arıya bırakılmalıdır” şeklinde konuştu.
Ana arının durumu, zayıf koloniler ve hastalık kontrolü ile ilgili önemli uyarılarda bulunan İbrahim Sağlam şu bilgileri verdi:
“Yapılacak kontrollerde arı mevcudu az olan zayıf koloniler, anasız, ana arısı yaşlanmış, verimsiz ve sakat olan koloniler birleştirilmelidir. Başarılı kışlatma için mutlak surette sonbaharda bir dönem yavru üretimi sağlanarak kışa genç arı ve ana arı ile girilmelidir. Yapılacak denetimlerde herhangi bir hastalık tespit edilen kolonilerde gerekli önlemler alınmalı ve tedavi edilmelidir. Sonbahar teşvik yemlemesinden sonraki kuluçka aktivitelerinin çok azaldığı dönemlerde sonbahar dönemi varroa mücadelesi mutlaka yapılmalıdır. Bu şartlar dikkate alındıktan sonra diğer önemli hususlar ise kovanların sağlamlığı gözden geçirilerek, gerekirse değiştirilmeli, kovandaki arılı, yavrulu ballı-polenli çerçeveler düzenlenerek fazla petekler alınmalıdır. Kovanda herhangi bir hastalık ve zararlı varsa gerekli müdahaleler yapılmalı, en sondaki çerçevenin yanına bölme tahtası konularak boş kalan kısımdan soğuğun girmesi engellenmelidir. Kovanlar bir sehpa üzerine oturtulmalı, koloniler rüzgâr almayan ve mümkünse üstü kapalı bir arılıkta kışlatmaya bırakılmalı, kovan uçuş delikleri daraltılmalı, kovan örtü bezi soğuğu geçirmeyen bir malzemeden seçilmeli, örtü beziyle kovan arasına kovanda oluşacak nemi çekmesi için gazete kâğıdı örtülmeli. Kabartılmış petekler arıcıya tekrar gerekli olacağından muhafazası çok önemlidir. İyi muhafaza edilmeyen petekler mum güvesi ve fare gibi zararlılara maruz kalabilir. Petekler izole edilmiş bir odada kükürt yakılarak çıkan dumanla böceklenme engellenmeli. Arıların kışlatılacağı arılık kuzeyi kapalı, güneyi açık ve mümkünse üstü kapalı yerler seçilmelidir. Açık arılıklar ise rüzgâr almayan, su tutmayan ve nem biriktirmeyen yerler olmalıdır. Kovanlar mutlaka yerden 30-40 cm yüksekliğinde bir sehpa üzerine konulmalıdır. Kovan içi sıcaklık 14 dereceye düştüğünde arılar kış salkımı yaparlar. Salkımın merkezi 33 derece, dış yüzeyinde ise 5-8 derecedir. Salkımdan herhangi bir nedenle düşen arı tekrar salkıma çıkamaz ve ölür. Bu nedenle kışlatma yeri olarak arıların kış salkımını bozacak gürültü ve sesten uzak yerler seçilmelidir. Kovanların uçuş delikleri içindeki arılı çerçeve sayısı dikkate alınarak, uygun malzeme ile daraltılmalıdır. Dışarıda kışlatmada kovan uçuş deliği 1x5 cm’ye kadar küçültülür. Kovan içindeki boşluk bölme tahtası ile kapatılır. Kovaları sert rüzgârlardan korumak için güneydoğu yönünde hafif eğimli, su tutmayacak ve gürültüsüz bir yere koymak uygundur. Bütün ihtiyaçları karşılanan koloniler için soğuk havanın hiçbir sakıncası yoktur. Havasızlık, nem ve direk rüzgârlar sorun oluşturabilir. Kovanlarda ısı izolasyonu sağlanmalıdır. Paketleyerek kışlatmada kovan uçuş deliği açık kalacak şekilde kovanın dışı ve içi izole edilir. Kapalı yerlerde kışlatmada kış soğuk geçen bölgelerde arılar içeride kışlatılabilir. Uçuş deliklerine tel takılarak kovanlar içeri alınır. Havasızlık ve rutubetten korunmalıdır. Aksi takdirde ahır rutubeti ve pis kokusu gibi koşullar arıları öldürür. Bütün bu bilgiler dikkate alındığında arıcılarımızın arılarına besin vermeleri, varroa ve güve mücadelesini mutlaka yapmaları ve detaylı bilgiler için İl ve İlçe Müdürlüklerimize müracaat etmeleri gerekir.”

blankNöbetçi Eczaneler

Gülşen Eczanesi
Gülşen Eczanesi
Adres

Candaroğlu Mahallesi, Hastane Caddesi, No:7 Karabük-Eflani

Telefon

(370) 461-2331

Eskipazar Eczanesi
Eskipazar Eczanesi
Adres

Merkez Mahallesi, Cami Caddesi, No:16 Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-3737

100. Yıl Eczanesi
100. Yıl Eczanesi
Adres

100.Yıl Mahallesi 1003 Caddesi, No:26-28/a Karabük

Telefon

(370) 433-4400

Ülkü Eczanesi
Ülkü Eczanesi
Adres

Şirinevler Mahallesi, Mehmet Akif Caddesi, No:1 Merkez / Karabük

Telefon

(370) 415-1350

Ateş Eczanesi
Ateş Eczanesi
Adres

Atatürk Mahallesi, Kaya Erdem Caddesi, No:33/B Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 725-1113

Gökçe Eczanesi
Gökçe Eczanesi
Adres

İnönü Caddesi No:2 Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-4455