ÇASKİ 2014 Yılında 12 Bin Metre Hat Döşedi

Karabük Postası tarafından
21 Ocak, 2015 10:22 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

ÇANKIRI Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü (ÇASKİ), son 12 ayı kapsayan çalışma raporunu açıkladı. Yapılan açıklamaya göre ÇASKİ Müdürlüğü; kanalizasyon, yağmursuyu ve içme suyu olmak üzere toplamda yaklaşık 12 bin metre hat döşedi. Çağın son teknik donanımları ile vatandaşlara hızlı ve kaliteli hizmet veren ekipler, geçtiğimiz yıl il merkezinde su ve kanalizasyon arızaları ve yeni yerleşim alanlarının oluşmasından dolayı yeni hat çalışmaları ve hat yenilemeleri gerçekleştirdi. Vatandaşların Belediye ÇASKİ Müdürlüğüne yaptığı yazılı veya sözlü başvurular sonucunda; yaklaşık 250 şebeke ve 420 abone arızası giderilirken 138 adet abone bağlantılı olmak üzere içme suyu ile ilgili çalışmalar yapıldı. İnsani ihtiyaçlar arasında öncelikte yer alan içme suyunu, yönetmeliğe uygun, kesintisiz ve düzenli olarak kontrol ve izlemelerini yapan ÇASKİ ekipleri, Ankara yolu Polis Okulu altı güzergâhı, Tuzlu Bağları Akabe Mevkii, Kenbağı Mevkii, Süt Fabrikası yanı başta olmak üzere şehir merkezinde ihtiyaç duyulan bölgelere yaklaşık 4800 metre yeni içme suyu boru hattı döşeyerek halkın hizmetine sundu. Şehrin muhtelif noktalarında kanalizasyon, atık su ve yağmursuyu hatlarında ortaya çıkan 250 kanal arızasının yanı sıra 200 abone bağlantısı da yapıldı. Kanalizasyon ve yağmursuyu ihtiyacı olan bölgelere müdahale edilerek yaklaşık 7 bin metre yeni hat döşendi. Yeni yerleşim alanlarının alt yapı etüt çalışmaların yapan Belediye Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü, Mart ayı sonunda Fuar Yolu’na yapılacak kanalizasyon ve Feslikan bölgesindeki yağmurlama hattı ile altyapı çalışmalarına ivedilikle start verileceğini belirterek 2015’in hizmetlerle dolu bir yıl olacağını bildirdi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Nurettin Acar tarafından
14 Mayıs, 2025 11:05 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Terörsüz Türkiye’nin Kazanını Kim Olacak?

Türkiye, yakın tarihinin en sarsıcı, en sancılı ama belki de en umut verici dönemlerinden birini yaşıyor.

Yıllarca süren çatışmalar, kayıplar, toplumsal kutuplaşmalar ve siyasi krizlerin ardından, terör örgütü PKK'nın silah bırakması ve kendini feshetmesiyle yeni bir dönem başladı. Bu gelişme, sadece Türkiye için değil, bölge için de tarihsel bir dönüm noktası oldu.  Peki, bu yeni dönemin kazananı kim olacak?

PKK'nın silah bırakma süreci, sıradan bir gelişmenin ötesinde, çok katmanlı, diplomatik, politik ve psikolojik boyutlar taşıyan bir değişim olarak ön plana çıkıyor. Sürecin fitili, terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın İmralı Cezaevi’nden yaptığı çağrıyla ateşlendi. Öcalan, fesih ve silah bırakma çağrısında bulunarak sorumluluk aldığını ilan etti. Bu çağrı, hem içeride hem de dışarıda siyasi dengeleri sarstı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “Terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun” sözleriyle başlayan söylem değişikliği, siyasi alanda beklenmedik bir yumuşamanın sinyali oldu. Ardından Bahçeli’nin DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın "yeni bir başlangıç" çağrısını alkışlaması, Türkiye siyasetinde taşların yerinden oynadığını gösterdi.

DEM Parti’nin süreci sahiplenmesi ve İmralı’da gerçekleşen görüşmeler, ardından yapılan diplomatik temaslar ve nihayetinde Öcalan’ın son mesajı, silahların tamamen susacağına dair somut işaret oldu.  Nitekim bu işaret, 5-7 Mayıs 2025’te terör örgütü PKK'nın kongresini toplaması ve  12 Mayıs'ta da terör örgütü PKK'nın kendisini fesih ettiğini ve silah bırakması  kararını ilan etmesiyle netleşti.

Bu gelişmelerin ardından Türkiye’nin önünde şimdi büyük bir soru duruyor. Terörsüz bir Türkiye’nin gerçek kazananı kim olacak?

Kuşkusuz ki bu sorunun ilk ve en önemli cevabı, halktır. Doğusuyla batısıyla, Kürt'üyle Türk'üyle, Alevi’siyle Sünni’siyle bu topraklarda yaşayan her bir yurttaşın kazancı büyüktür. Artık analar ağlamayacak, gençler dağlarda değil üniversitelerde, fabrikalarda, tarlalarda olacak. Güvenlik kaygısı yerini refah beklentisine bırakacak.

Siyaset ise bu gelişmeyi doğru okuyabilirse ikinci kazanan olabilir. Siyasi partiler, eski ezberleri bir kenara bırakıp yeni bir toplumsal sözleşme için adım atarsa, kutuplaşma yerine ortak geleceği konuşmaya başlarsa Türkiye siyasetinde yeni bir sayfa açılabilir. Bu, tüm partiler için bir sınavdır.

Ve elbette ki bölge...Türkiye’nin barışa yönelmesi, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden İran’a, Suriye’den Ermenistan’a kadar birçok komşu ülkenin de dinamiklerini etkileyecek. Barış, sınırların ötesine taşarsa sadece Türkiye değil, Ortadoğu da derin bir nefes alabilir.

Ancak bu sürecin zorlukları da az değil. Silahların susması, sorunların tamamen çözüldüğü anlamına gelmiyor. Demokrasi, adalet, eşit vatandaşlık, ifade özgürlüğü gibi konular önümüzdeki yılların temel gündemleri olacak. Kazanımların kalıcı olması için toplumun tamamı bu süreci sahiplenmeli, siyasiler ise popülizm yerine vizyonla hareket etmeli.

Bu noktada “kazanan kim olacak?” sorusu belki de şöyle değişmeli: Barışı sürdüren, toplumsal adaleti inşa eden, demokrasiyi güçlendiren kim olacak? Çünkü asıl zafer, savaşla değil, barışla gelen zaferdir. Ve Türkiye, şimdi bu zaferin eşiğinde duruyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.