
(Şanlı tarihimize ve Çanakkale Destanımıza ilgi duyanlar için)
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ DİYORLAR, BAKIN NASIL GEÇTİK” DERKEN GÜYA ESPRİ YAPIYORDU. 16 Mart 2025
Geçilmedi, geçemediler Sayın YILDIRIM, tornistan yapıp apar topar Boğazı terk ettiler. “Çanakkale geçilmez diyorlar” derken biraz tarihe saygılı olun Sayın YILDIRIM. Çünkü; Çökmek üzere olan 600 yıllık imparatorluk can çekişirken vatansever evlatlarının yarattığı bir destandır Çanakkale.,
Öylesine bir destandır ki; Çanakkale Boğazı’ndan geçip Ege Denizine ulaşan gemi kaptanları seyir defterlerine “Çanakkale Geçildi” yazmazlar, “Çanakkale’den Çıkıldı, Şehitler Abidesi Selamlandı “ yazarlar Sayın YILDIRIM.,
Bu destanın 110 ncu yılında Çanakkale Deniz ve Kara Savaşlarında yaşanan kahramanlık ve insani tavırları saygıyla anarken bugün dönemin en büyük donanmasının “geldikleri gibi nasıl gittiklerini”, bu saldırının önlenmesinde mayınların pek konu edilmeyen etkisini anlatmaya çalışacağım.
28 Temmuz 1914 yılında başlayan 1 nci Dünya Savaşı’nda Almanya 1 Ağustos’ta Sovyetler Birliği’ne, 3 Ağustos’ta Fransa’ya savaş ilan etmişti. Almanlar karşısında sıkışan ve Karadeniz’de tıkanan Sovyetler Birliği’ne yardım etmek amacıyla boğazlardan geçerek Karadeniz’e ulaşmak isteyen İngiltere ve Fransa’nın oluşturduğu müttefik donanması ilk olarak 2 Kasım 1914’te Anadolu yakasındaki Kumkale Tabyasına saldırmıştı.
18 zırhlı muharebe gemisi, 13 kruvazör, 32 muhrip, 12 denizaltı, 2 uçak gemisi, 1 balon gemisi, 30’dan fazla mayın arama tarama gemisiyle yaklaşık 150 parçadan ve uçaklardan oluşan Müttefik Donanması Limni Adasına konuşlanmıştı.
24/25 Nisan’da kara savaşları başlarken 17 bin 649 mevcutlu İngiliz 29 ncu Piyade Tümeni, 10 bin 7 mevcutlu İngiliz Deniz Piyade Tümeni, 16 bin 762 mevcutlu Fransız Sefer Kuvveti ile iki kolordu halinde 30 bin 630 mevcutlu Anzak kuvvetleri olmak üzere toplam 75 bin 56 askerden oluşan Müttefik Kuvvetleri de saldırıya hazır durumda gemilerde bekletiliyordu.
Çanakkale Boğazı’nın denizden ve karadan yapılacak saldırılara karşı gerekli önlemler alınır, güçlü topçu desteğiyle donatılır ve mayın engeliyle takviye edilirse savunulmasının mümkün olduğu biliniyordu. Güçlü bir filonun kara kuvvetleri ile desteklenmeden Boğaz’dan geçebilmesi kolay değildi.
13-14 Ağustos günlerinde üç İngiliz Kruvazörünün boğaz önlerinde görülmesiyle, hedef haline gelen ve saldırı ihtimali artan Çanakkale Boğazı’nda Müstahkem Mevki Komutanlığı seferberlik hazırlıklarıyla eş zamanlı olarak Boğaz’ın mayınlanması çalışmalarına da başladı.
Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarının Başkomutanı Alman Amiral Von UZEDUM, Çanakkale Boğazı, su üstü keşif, gözetleme ve mayın hizmetleri sorumlusu Merten Paşa idi. Mayın grubu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’ya (ÇOBANLI) bağlıydı. Kurmay Başkanı ise Yarbay Selahattin ADİL’di.
Başkomutanlık 5 Ağustos 1914’ten itibaren 4 Şubat 1915 tarihine kadar Boğaz’ın mayınlanması için çeşitli toplantılar yaptı, kararlar aldı ve mayınlama faaliyetlerini sürdürdü.
Ayrıca Boğaz’ın girişinde ve her iki yakasında bulunan mevcut 12 bataryaımız da saldırıya karşı hazırlandı. Seddülbahir, Kumkale, Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları Boğaz girişinde, Rumeli Mecidiye, Namazgah, Rumeli Hamidiye, Değirmen Burnu, Anadolu Hamidiye, Çimenlik, Anadolu Mecidiye ve Nara Bataryaları Boğaz’ın her iki yakasındaki bataryalarımızdı. Bu bataryalarla birlikte 18 Mart’a kadar oluşturulan 6 batarya ile toplam 18 ve diğer gezer bataryalarla sahip olduğumuz çeşitli çaptaki toplarımızın sayısı 3 bin 916 idi.
Daha önceki yazılarımda 18 Mart Deniz Zaferimizle ilgili yaşananları ben de anlatmıştım. 110 ncu yıldönümünde yazılı ve görsel basında da, düzenlenecek tören ve etkinliklerde de 18 Mart çokça anlatılacak. Bugün yazıma Müttefik Kuvvetlerin gücünü, bir saldırıya karşı bizim hazırlıklarımızı dile getirerek başladım. Ama şimdi meraklıları için, pek bilinmeyen ve anlatılmayan o 403 mayının nasıl tedarik edildiğini nasıl döküldüğünü sizlerle paylaşmak istiyorum Değerli Okurlar.
Ekteki haritada Boğaza dikey, kıyıdan kıyıya doğru dizilmiş beyaz noktalardan oluşan 9 mayın hattı görülüyor, Bir de Boğaz girişinde Erenköy Koyu’na paralel, ünlü Nusrat’ın döktüğü 26 mayından oluşan bir hat var. Aslında 9 hatta ek olarak dökülen bir mayın grubu daha var ama o haritada yer almamış.
Bu toplam 403 mayını, Ege Denizi’nden toplanan Fransız, Balkan Savaşı’ndan kalan Bulgar, Trabzon açıklarında bulunan Rus ve Almanya’dan getirilen mayınlar oluşturuyor.
Ne gariptir ki; Çanakkale Boğazı’nın nasıl kapatılması gerektiği daha önce düşünülmüş ve bunun planlaması İngiltere Deniz Kuvvetleri’nin Halifax adlı bir subayı tarafından yapılmıştı.
Bu plana göre ilk olarak 4 Ağustos 1914’te Selanik romörkörü yüzeyden 4.5 metre derinlikte, numaralandırılmış ve halatlarla birbirine bağlı 22 mayın dökmüş, gemilerin geçişi için Rumeli yakasında bir boşluk bırakılmıştı.
6 Ağustos 1914’te, yine Selanik romörkörü birinci hattın kuzeyine 26 mayın döşedi. 9 Ağustos 1914’te İngilizlerin takibinden kurtulmaya çalışan Alman Zırhlıları Goeben ve Breslau’nın (sonra Yavuz ve Midilli) Enver Paşa’nın Osmanlı Hükümeti’ne haber vermeden verdiği izinle geçmeleri üzerine İngiliz filosunun onların peşinden içeri girmesine engel olmak amacıyla, 15 ağustos 1914’te Soğanlıdere-Kepez Feneri arasına üçüncü hat olarak İntibah romörkörü tarafından 40 mayın daha döküldü.
24 Eylül 1914’te üçüncü hattın güneyine dördüncü hat olarak İntibah romörkörü tarafından 29 mayın, 1 Ekim 1914’te yine İntibah romörkörü tarafından Anadolu ve Rumeli tabyaları arasına beşinci hat olarak 29 mayın döküldü.
Ekim ayının son günlerinde müstahkem mevkiinin bağlı olduğu başkumandanlıktan ticaret gemilerinin de Boğaz’dan girip çıkmasının yasaklandığı ve mayın hattında bırakılan gediğin de kapatılması bildirilmişti.
9 Kasım 1914’te İntibah romörkörü tarafından üçüncü hattın kuzeyi Anadolu tarafına altıncı hat olarak 16 mayın, 17 Aralık 1914’te Nusrat gemisi tarafından Kepez-Havuzlar güneyi arasında yedinci hat olarak 50 mayın,17 Aralık 1914’te Samsun gemisi tarafından beşinci hattın güneyinde sekizinci hat olarak 28 mayın döküldü.30 Aralık 1914’te Nusrat gemisi tarafından iki ve sekizinci mayın hatları arasında dokuzuncu hat olarak 39 mayın döküldü.
Dokuzuncu mayın hattından sonra böylece 19 Şubat 1915’te Birleşik Filo’nun Çanakkale Boğazı’na yönelik saldırıyı başlattığı zaman Boğaz’da dokuz mayın hattının kurulması gerçekleştirilmiş bulunuyordu.
27 Şubat 1915’te Nusrat gemisi tarafından Çimenlik - Değirmen Burnu arasında onuncu hat olarak 53 mayın döküldü.
8 Mart 1915 pazartesi günü Nusrat gemisi tarafından Erenköy Koyu’nda (poyraz-lodos yönünde) on birinci hat olarak 26 mayın döküldü. Düşman bunun farkına varmadı. Hatta bir gün önce bölge üzerinden keşif yapan uçağın pilotu temiz raporu verdiği için kurşuna dizildi.
18 Mart günü Nusrat mayın gemisi 40 mayınla merkez grubu istihkâmlarının düşmesi halinde daha gerilere mayın dökmek üzere emre hazır bulunuyordu. Hatların geçitlerini kapamak üzere, muhtelif zamanlarda ilave 45 mayın daha dökülmek suretiyle 18 Mart 1915 büyük deniz taarruzuna kadar 403 mayın kullanılmış oldu.
Şimdi burada saldırıyı hezimete uğratan Nusrat mayın gemisinin ve döktüğü 26 mayının öyküsünü anlattığım, 17 yıl önce yayınlanan bir yazımı izninizle tekrar sunuyorum.
BİR NUMARALI MAYIN, BİSMİLLAH FUNDO !
18 Mart 2008
Karanlık limanın zifiri karanlığında bu komut, Mayın Grup Komutanı Nazmi Bey tarafından tam 26 kez tekrarlandı. Çanakkale Savaşlarının en kritik günlerinde Almanya’dan trenle Edirne’ye getirilen 26 mayın, binbir güçlükle cepheye ulaştırılmış ve 7 Mart gecesi de 40 metre uzunluğunda, 366 tonluk bir tekne olan NUSRAT mayın gemisine yüklenmişti.
Dünyanın en büyük donanmasının İngiliz ve Fransız komutanları 17 Mart gecesi, amiral gemisi olan QUEEN ELIZABETH’de toplanmış son değerlendirmeleri yapıyorlar ve bir gün sonra başlarına geleceklerden habersiz “önce sizin geminiz Marmara’ya girme onurunu kazansın” diye birbirlerine lütufta bulunuyorlardı.
Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’dan 6 Mart 1915’de Erenköy koyunun mayınlanması görevini alan Yüzbaşı Nazmi, yakın arkadaşı olan gemi komutanı Tophaneli Yüzbaşı Hakkı’ya durumu bildirdi. Nusrat mayın gemisinin kazanı ateşlendi, bir süre beklenerek bacadan duman ve kıvılcım çıkma ihtimali giderildikten sonra, Yüzbaşı Hakkı’nın “BAŞÜSTÜ BİSMİLLAH VİRA” komutuyla demir aldı.
O gece Nusrat, 26 mayını karanlık limana kıyıya paralel olarak bıraktı. Çünkü, boğaza girecek olan İngiliz ve Fransız zırhlıları topçumuzun isabetli atışlarından korunmak için manevra yapma gereği duyacaklar ve muhtemelen bunun için en uygun yer olan bu bölgeyi tercih edeceklerdi.
18 Mart 1915 sabahı dünyanın en büyük donanması boğaza girmeye başlamış ve saat 11.00 sıralarında mevzilerimizi ateş altına almıştı. Önde Suffren, Bouvet, Charlemegne ve Gaulois adlı Fransız gemileri büyük çaplı toplarıyla yoğun ateşlerini sürdürerek ilerliyorlardı.
Saat 12.30’da Gaulois yara alınca çekilmek zorunda kaldı. Inflexible ve Agememnon’da topçumuzun isabetli atışlarıyla büyük yaralar alınca yerlerini Vengeance, Ocean, Albion, Irreristible, Triumph ve Majestic adlı İngiliz gemilerine bırakarak çekilmek zorunda kaldılar. Saatler 13.55’i gösterirken şiddetli bir patlamanın ardından, önce havaya yükselen bir su kümbeti ve duman sütunu görüldü. Bir süre sonra Fransız zırhlısı Bouvet, sancak tarafına yatarak bir dakika içinde sulara gömüldü. Patlamalar birbirini izliyordu. Saat 15.15’te Irresistible mayına çarptı ve onu yedeğe alarak kurtarmaya çalışan Ocean’da mayına çarpınca, bu iki zırhlı bir anda gözden kayboldu. Bu arada Inflexible’da mayına çarparak ikinci bir yara aldı. Kilitbahir, Aktepe, Dardanos ve Mesudiye tabyaları ile Hamidiye istihkamlarından yapılan yoğun ateşle şaşkına dönen düşman donanması büyük yaralar aldı. Donanma komutanı Amiral de Robeck durumun vahametini anlayınca saat 17.00’den itibaren geri çekilme emri verdi.
O gün Boğazı geçerek Marmara’ya girmeyi ve İstanbul önüne demirlemeyi hayal eden dünyanın en büyük armadası, Türk’ün vatan sevgisi, azim, iman ve dehasına yenik düşmüştü.
ÇANAKKALE’Yİ GEÇİLMEZ YAPAN, ALLAH ALLAH NİDALARIYLA “MEVZUBAHİS VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR” DİYEREK KANLARIYLA BU KUTSAL TOPRAKLARI SULAYAN O AZİZ KAHRAMANLARIMIZA RAHMET
DİLİYOR, MİNNET VE SAYGIYLA ANIYORUM. RUHLARI ŞAD OLSUN.
Kaynakça:
1 - Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Çanakkale Boğaz Komutanlığı,
Şubat 2008, Güncellenmiş 2 nci Basım, Deniz Basımevi
Müdürlüğü
2 – (E) Deniz Albay M.Haluk ÇAĞLAR, 17.03.2010, Çanakkale 18
Mart Üniversitesi, 18 Mart Deniz Zaferi Paneli Konuşması
3 – Açık kaynaklar
Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi-Mak. Müh.
(Şanlı tarihimize ve Çanakkale Destanımıza ilgi duyanlar için)
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ DİYORLAR, BAKIN NASIL GEÇTİK” DERKEN GÜYA ESPRİ YAPIYORDU. 16 Mart 2025
Geçilmedi, geçemediler Sayın YILDIRIM, tornistan yapıp apar topar Boğazı terk ettiler. “Çanakkale geçilmez diyorlar” derken biraz tarihe saygılı olun Sayın YILDIRIM. Çünkü; Çökmek üzere olan 600 yıllık imparatorluk can çekişirken vatansever evlatlarının yarattığı bir destandır Çanakkale.,
Öylesine bir destandır ki; Çanakkale Boğazı’ndan geçip Ege Denizine ulaşan gemi kaptanları seyir defterlerine “Çanakkale Geçildi” yazmazlar, “Çanakkale’den Çıkıldı, Şehitler Abidesi Selamlandı “ yazarlar Sayın YILDIRIM.,
Bu destanın 110 ncu yılında Çanakkale Deniz ve Kara Savaşlarında yaşanan kahramanlık ve insani tavırları saygıyla anarken bugün dönemin en büyük donanmasının “geldikleri gibi nasıl gittiklerini”, bu saldırının önlenmesinde mayınların pek konu edilmeyen etkisini anlatmaya çalışacağım.
28 Temmuz 1914 yılında başlayan 1 nci Dünya Savaşı’nda Almanya 1 Ağustos’ta Sovyetler Birliği’ne, 3 Ağustos’ta Fransa’ya savaş ilan etmişti. Almanlar karşısında sıkışan ve Karadeniz’de tıkanan Sovyetler Birliği’ne yardım etmek amacıyla boğazlardan geçerek Karadeniz’e ulaşmak isteyen İngiltere ve Fransa’nın oluşturduğu müttefik donanması ilk olarak 2 Kasım 1914’te Anadolu yakasındaki Kumkale Tabyasına saldırmıştı.
18 zırhlı muharebe gemisi, 13 kruvazör, 32 muhrip, 12 denizaltı, 2 uçak gemisi, 1 balon gemisi, 30’dan fazla mayın arama tarama gemisiyle yaklaşık 150 parçadan ve uçaklardan oluşan Müttefik Donanması Limni Adasına konuşlanmıştı.
24/25 Nisan’da kara savaşları başlarken 17 bin 649 mevcutlu İngiliz 29 ncu Piyade Tümeni, 10 bin 7 mevcutlu İngiliz Deniz Piyade Tümeni, 16 bin 762 mevcutlu Fransız Sefer Kuvveti ile iki kolordu halinde 30 bin 630 mevcutlu Anzak kuvvetleri olmak üzere toplam 75 bin 56 askerden oluşan Müttefik Kuvvetleri de saldırıya hazır durumda gemilerde bekletiliyordu.
Çanakkale Boğazı’nın denizden ve karadan yapılacak saldırılara karşı gerekli önlemler alınır, güçlü topçu desteğiyle donatılır ve mayın engeliyle takviye edilirse savunulmasının mümkün olduğu biliniyordu. Güçlü bir filonun kara kuvvetleri ile desteklenmeden Boğaz’dan geçebilmesi kolay değildi.
13-14 Ağustos günlerinde üç İngiliz Kruvazörünün boğaz önlerinde görülmesiyle, hedef haline gelen ve saldırı ihtimali artan Çanakkale Boğazı’nda Müstahkem Mevki Komutanlığı seferberlik hazırlıklarıyla eş zamanlı olarak Boğaz’ın mayınlanması çalışmalarına da başladı.
Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarının Başkomutanı Alman Amiral Von UZEDUM, Çanakkale Boğazı, su üstü keşif, gözetleme ve mayın hizmetleri sorumlusu Merten Paşa idi. Mayın grubu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’ya (ÇOBANLI) bağlıydı. Kurmay Başkanı ise Yarbay Selahattin ADİL’di.
Başkomutanlık 5 Ağustos 1914’ten itibaren 4 Şubat 1915 tarihine kadar Boğaz’ın mayınlanması için çeşitli toplantılar yaptı, kararlar aldı ve mayınlama faaliyetlerini sürdürdü.
Ayrıca Boğaz’ın girişinde ve her iki yakasında bulunan mevcut 12 bataryaımız da saldırıya karşı hazırlandı. Seddülbahir, Kumkale, Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları Boğaz girişinde, Rumeli Mecidiye, Namazgah, Rumeli Hamidiye, Değirmen Burnu, Anadolu Hamidiye, Çimenlik, Anadolu Mecidiye ve Nara Bataryaları Boğaz’ın her iki yakasındaki bataryalarımızdı. Bu bataryalarla birlikte 18 Mart’a kadar oluşturulan 6 batarya ile toplam 18 ve diğer gezer bataryalarla sahip olduğumuz çeşitli çaptaki toplarımızın sayısı 3 bin 916 idi.
Daha önceki yazılarımda 18 Mart Deniz Zaferimizle ilgili yaşananları ben de anlatmıştım. 110 ncu yıldönümünde yazılı ve görsel basında da, düzenlenecek tören ve etkinliklerde de 18 Mart çokça anlatılacak. Bugün yazıma Müttefik Kuvvetlerin gücünü, bir saldırıya karşı bizim hazırlıklarımızı dile getirerek başladım. Ama şimdi meraklıları için, pek bilinmeyen ve anlatılmayan o 403 mayının nasıl tedarik edildiğini nasıl döküldüğünü sizlerle paylaşmak istiyorum Değerli Okurlar.
Ekteki haritada Boğaza dikey, kıyıdan kıyıya doğru dizilmiş beyaz noktalardan oluşan 9 mayın hattı görülüyor, Bir de Boğaz girişinde Erenköy Koyu’na paralel, ünlü Nusrat’ın döktüğü 26 mayından oluşan bir hat var. Aslında 9 hatta ek olarak dökülen bir mayın grubu daha var ama o haritada yer almamış.
Bu toplam 403 mayını, Ege Denizi’nden toplanan Fransız, Balkan Savaşı’ndan kalan Bulgar, Trabzon açıklarında bulunan Rus ve Almanya’dan getirilen mayınlar oluşturuyor.
Ne gariptir ki; Çanakkale Boğazı’nın nasıl kapatılması gerektiği daha önce düşünülmüş ve bunun planlaması İngiltere Deniz Kuvvetleri’nin Halifax adlı bir subayı tarafından yapılmıştı.
Bu plana göre ilk olarak 4 Ağustos 1914’te Selanik romörkörü yüzeyden 4.5 metre derinlikte, numaralandırılmış ve halatlarla birbirine bağlı 22 mayın dökmüş, gemilerin geçişi için Rumeli yakasında bir boşluk bırakılmıştı.
6 Ağustos 1914’te, yine Selanik romörkörü birinci hattın kuzeyine 26 mayın döşedi. 9 Ağustos 1914’te İngilizlerin takibinden kurtulmaya çalışan Alman Zırhlıları Goeben ve Breslau’nın (sonra Yavuz ve Midilli) Enver Paşa’nın Osmanlı Hükümeti’ne haber vermeden verdiği izinle geçmeleri üzerine İngiliz filosunun onların peşinden içeri girmesine engel olmak amacıyla, 15 ağustos 1914’te Soğanlıdere-Kepez Feneri arasına üçüncü hat olarak İntibah romörkörü tarafından 40 mayın daha döküldü.
24 Eylül 1914’te üçüncü hattın güneyine dördüncü hat olarak İntibah romörkörü tarafından 29 mayın, 1 Ekim 1914’te yine İntibah romörkörü tarafından Anadolu ve Rumeli tabyaları arasına beşinci hat olarak 29 mayın döküldü.
Ekim ayının son günlerinde müstahkem mevkiinin bağlı olduğu başkumandanlıktan ticaret gemilerinin de Boğaz’dan girip çıkmasının yasaklandığı ve mayın hattında bırakılan gediğin de kapatılması bildirilmişti.
9 Kasım 1914’te İntibah romörkörü tarafından üçüncü hattın kuzeyi Anadolu tarafına altıncı hat olarak 16 mayın, 17 Aralık 1914’te Nusrat gemisi tarafından Kepez-Havuzlar güneyi arasında yedinci hat olarak 50 mayın,17 Aralık 1914’te Samsun gemisi tarafından beşinci hattın güneyinde sekizinci hat olarak 28 mayın döküldü.30 Aralık 1914’te Nusrat gemisi tarafından iki ve sekizinci mayın hatları arasında dokuzuncu hat olarak 39 mayın döküldü.
Dokuzuncu mayın hattından sonra böylece 19 Şubat 1915’te Birleşik Filo’nun Çanakkale Boğazı’na yönelik saldırıyı başlattığı zaman Boğaz’da dokuz mayın hattının kurulması gerçekleştirilmiş bulunuyordu.
27 Şubat 1915’te Nusrat gemisi tarafından Çimenlik - Değirmen Burnu arasında onuncu hat olarak 53 mayın döküldü.
8 Mart 1915 pazartesi günü Nusrat gemisi tarafından Erenköy Koyu’nda (poyraz-lodos yönünde) on birinci hat olarak 26 mayın döküldü. Düşman bunun farkına varmadı. Hatta bir gün önce bölge üzerinden keşif yapan uçağın pilotu temiz raporu verdiği için kurşuna dizildi.
18 Mart günü Nusrat mayın gemisi 40 mayınla merkez grubu istihkâmlarının düşmesi halinde daha gerilere mayın dökmek üzere emre hazır bulunuyordu. Hatların geçitlerini kapamak üzere, muhtelif zamanlarda ilave 45 mayın daha dökülmek suretiyle 18 Mart 1915 büyük deniz taarruzuna kadar 403 mayın kullanılmış oldu.
Şimdi burada saldırıyı hezimete uğratan Nusrat mayın gemisinin ve döktüğü 26 mayının öyküsünü anlattığım, 17 yıl önce yayınlanan bir yazımı izninizle tekrar sunuyorum.
BİR NUMARALI MAYIN, BİSMİLLAH FUNDO !
18 Mart 2008
Karanlık limanın zifiri karanlığında bu komut, Mayın Grup Komutanı Nazmi Bey tarafından tam 26 kez tekrarlandı. Çanakkale Savaşlarının en kritik günlerinde Almanya’dan trenle Edirne’ye getirilen 26 mayın, binbir güçlükle cepheye ulaştırılmış ve 7 Mart gecesi de 40 metre uzunluğunda, 366 tonluk bir tekne olan NUSRAT mayın gemisine yüklenmişti.
Dünyanın en büyük donanmasının İngiliz ve Fransız komutanları 17 Mart gecesi, amiral gemisi olan QUEEN ELIZABETH’de toplanmış son değerlendirmeleri yapıyorlar ve bir gün sonra başlarına geleceklerden habersiz “önce sizin geminiz Marmara’ya girme onurunu kazansın” diye birbirlerine lütufta bulunuyorlardı.
Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’dan 6 Mart 1915’de Erenköy koyunun mayınlanması görevini alan Yüzbaşı Nazmi, yakın arkadaşı olan gemi komutanı Tophaneli Yüzbaşı Hakkı’ya durumu bildirdi. Nusrat mayın gemisinin kazanı ateşlendi, bir süre beklenerek bacadan duman ve kıvılcım çıkma ihtimali giderildikten sonra, Yüzbaşı Hakkı’nın “BAŞÜSTÜ BİSMİLLAH VİRA” komutuyla demir aldı.
O gece Nusrat, 26 mayını karanlık limana kıyıya paralel olarak bıraktı. Çünkü, boğaza girecek olan İngiliz ve Fransız zırhlıları topçumuzun isabetli atışlarından korunmak için manevra yapma gereği duyacaklar ve muhtemelen bunun için en uygun yer olan bu bölgeyi tercih edeceklerdi.
18 Mart 1915 sabahı dünyanın en büyük donanması boğaza girmeye başlamış ve saat 11.00 sıralarında mevzilerimizi ateş altına almıştı. Önde Suffren, Bouvet, Charlemegne ve Gaulois adlı Fransız gemileri büyük çaplı toplarıyla yoğun ateşlerini sürdürerek ilerliyorlardı.
Saat 12.30’da Gaulois yara alınca çekilmek zorunda kaldı. Inflexible ve Agememnon’da topçumuzun isabetli atışlarıyla büyük yaralar alınca yerlerini Vengeance, Ocean, Albion, Irreristible, Triumph ve Majestic adlı İngiliz gemilerine bırakarak çekilmek zorunda kaldılar. Saatler 13.55’i gösterirken şiddetli bir patlamanın ardından, önce havaya yükselen bir su kümbeti ve duman sütunu görüldü. Bir süre sonra Fransız zırhlısı Bouvet, sancak tarafına yatarak bir dakika içinde sulara gömüldü. Patlamalar birbirini izliyordu. Saat 15.15’te Irresistible mayına çarptı ve onu yedeğe alarak kurtarmaya çalışan Ocean’da mayına çarpınca, bu iki zırhlı bir anda gözden kayboldu. Bu arada Inflexible’da mayına çarparak ikinci bir yara aldı. Kilitbahir, Aktepe, Dardanos ve Mesudiye tabyaları ile Hamidiye istihkamlarından yapılan yoğun ateşle şaşkına dönen düşman donanması büyük yaralar aldı. Donanma komutanı Amiral de Robeck durumun vahametini anlayınca saat 17.00’den itibaren geri çekilme emri verdi.
O gün Boğazı geçerek Marmara’ya girmeyi ve İstanbul önüne demirlemeyi hayal eden dünyanın en büyük armadası, Türk’ün vatan sevgisi, azim, iman ve dehasına yenik düşmüştü.
ÇANAKKALE’Yİ GEÇİLMEZ YAPAN, ALLAH ALLAH NİDALARIYLA “MEVZUBAHİS VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR” DİYEREK KANLARIYLA BU KUTSAL TOPRAKLARI SULAYAN O AZİZ KAHRAMANLARIMIZA RAHMET
DİLİYOR, MİNNET VE SAYGIYLA ANIYORUM. RUHLARI ŞAD OLSUN.
Kaynakça:
1 - Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Çanakkale Boğaz Komutanlığı,
Şubat 2008, Güncellenmiş 2 nci Basım, Deniz Basımevi
Müdürlüğü
2 – (E) Deniz Albay M.Haluk ÇAĞLAR, 17.03.2010, Çanakkale 18
Mart Üniversitesi, 18 Mart Deniz Zaferi Paneli Konuşması
3 – Açık kaynaklar
Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi-Mak. Müh.
(Şanlı tarihimize ve Çanakkale Destanımıza ilgi duyanlar için)
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ DİYORLAR, BAKIN NASIL GEÇTİK” DERKEN GÜYA ESPRİ YAPIYORDU. 16 Mart 2025
Geçilmedi, geçemediler Sayın YILDIRIM, tornistan yapıp apar topar Boğazı terk ettiler. “Çanakkale geçilmez diyorlar” derken biraz tarihe saygılı olun Sayın YILDIRIM. Çünkü; Çökmek üzere olan 600 yıllık imparatorluk can çekişirken vatansever evlatlarının yarattığı bir destandır Çanakkale.,
Öylesine bir destandır ki; Çanakkale Boğazı’ndan geçip Ege Denizine ulaşan gemi kaptanları seyir defterlerine “Çanakkale Geçildi” yazmazlar, “Çanakkale’den Çıkıldı, Şehitler Abidesi Selamlandı “ yazarlar Sayın YILDIRIM.,
Bu destanın 110 ncu yılında Çanakkale Deniz ve Kara Savaşlarında yaşanan kahramanlık ve insani tavırları saygıyla anarken bugün dönemin en büyük donanmasının “geldikleri gibi nasıl gittiklerini”, bu saldırının önlenmesinde mayınların pek konu edilmeyen etkisini anlatmaya çalışacağım.
28 Temmuz 1914 yılında başlayan 1 nci Dünya Savaşı’nda Almanya 1 Ağustos’ta Sovyetler Birliği’ne, 3 Ağustos’ta Fransa’ya savaş ilan etmişti. Almanlar karşısında sıkışan ve Karadeniz’de tıkanan Sovyetler Birliği’ne yardım etmek amacıyla boğazlardan geçerek Karadeniz’e ulaşmak isteyen İngiltere ve Fransa’nın oluşturduğu müttefik donanması ilk olarak 2 Kasım 1914’te Anadolu yakasındaki Kumkale Tabyasına saldırmıştı.
18 zırhlı muharebe gemisi, 13 kruvazör, 32 muhrip, 12 denizaltı, 2 uçak gemisi, 1 balon gemisi, 30’dan fazla mayın arama tarama gemisiyle yaklaşık 150 parçadan ve uçaklardan oluşan Müttefik Donanması Limni Adasına konuşlanmıştı.
24/25 Nisan’da kara savaşları başlarken 17 bin 649 mevcutlu İngiliz 29 ncu Piyade Tümeni, 10 bin 7 mevcutlu İngiliz Deniz Piyade Tümeni, 16 bin 762 mevcutlu Fransız Sefer Kuvveti ile iki kolordu halinde 30 bin 630 mevcutlu Anzak kuvvetleri olmak üzere toplam 75 bin 56 askerden oluşan Müttefik Kuvvetleri de saldırıya hazır durumda gemilerde bekletiliyordu.
Çanakkale Boğazı’nın denizden ve karadan yapılacak saldırılara karşı gerekli önlemler alınır, güçlü topçu desteğiyle donatılır ve mayın engeliyle takviye edilirse savunulmasının mümkün olduğu biliniyordu. Güçlü bir filonun kara kuvvetleri ile desteklenmeden Boğaz’dan geçebilmesi kolay değildi.
13-14 Ağustos günlerinde üç İngiliz Kruvazörünün boğaz önlerinde görülmesiyle, hedef haline gelen ve saldırı ihtimali artan Çanakkale Boğazı’nda Müstahkem Mevki Komutanlığı seferberlik hazırlıklarıyla eş zamanlı olarak Boğaz’ın mayınlanması çalışmalarına da başladı.
Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarının Başkomutanı Alman Amiral Von UZEDUM, Çanakkale Boğazı, su üstü keşif, gözetleme ve mayın hizmetleri sorumlusu Merten Paşa idi. Mayın grubu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’ya (ÇOBANLI) bağlıydı. Kurmay Başkanı ise Yarbay Selahattin ADİL’di.
Başkomutanlık 5 Ağustos 1914’ten itibaren 4 Şubat 1915 tarihine kadar Boğaz’ın mayınlanması için çeşitli toplantılar yaptı, kararlar aldı ve mayınlama faaliyetlerini sürdürdü.
Ayrıca Boğaz’ın girişinde ve her iki yakasında bulunan mevcut 12 bataryaımız da saldırıya karşı hazırlandı. Seddülbahir, Kumkale, Ertuğrul ve Orhaniye tabyaları Boğaz girişinde, Rumeli Mecidiye, Namazgah, Rumeli Hamidiye, Değirmen Burnu, Anadolu Hamidiye, Çimenlik, Anadolu Mecidiye ve Nara Bataryaları Boğaz’ın her iki yakasındaki bataryalarımızdı. Bu bataryalarla birlikte 18 Mart’a kadar oluşturulan 6 batarya ile toplam 18 ve diğer gezer bataryalarla sahip olduğumuz çeşitli çaptaki toplarımızın sayısı 3 bin 916 idi.
Daha önceki yazılarımda 18 Mart Deniz Zaferimizle ilgili yaşananları ben de anlatmıştım. 110 ncu yıldönümünde yazılı ve görsel basında da, düzenlenecek tören ve etkinliklerde de 18 Mart çokça anlatılacak. Bugün yazıma Müttefik Kuvvetlerin gücünü, bir saldırıya karşı bizim hazırlıklarımızı dile getirerek başladım. Ama şimdi meraklıları için, pek bilinmeyen ve anlatılmayan o 403 mayının nasıl tedarik edildiğini nasıl döküldüğünü sizlerle paylaşmak istiyorum Değerli Okurlar.
Ekteki haritada Boğaza dikey, kıyıdan kıyıya doğru dizilmiş beyaz noktalardan oluşan 9 mayın hattı görülüyor, Bir de Boğaz girişinde Erenköy Koyu’na paralel, ünlü Nusrat’ın döktüğü 26 mayından oluşan bir hat var. Aslında 9 hatta ek olarak dökülen bir mayın grubu daha var ama o haritada yer almamış.
Bu toplam 403 mayını, Ege Denizi’nden toplanan Fransız, Balkan Savaşı’ndan kalan Bulgar, Trabzon açıklarında bulunan Rus ve Almanya’dan getirilen mayınlar oluşturuyor.
Ne gariptir ki; Çanakkale Boğazı’nın nasıl kapatılması gerektiği daha önce düşünülmüş ve bunun planlaması İngiltere Deniz Kuvvetleri’nin Halifax adlı bir subayı tarafından yapılmıştı.
Bu plana göre ilk olarak 4 Ağustos 1914’te Selanik romörkörü yüzeyden 4.5 metre derinlikte, numaralandırılmış ve halatlarla birbirine bağlı 22 mayın dökmüş, gemilerin geçişi için Rumeli yakasında bir boşluk bırakılmıştı.
6 Ağustos 1914’te, yine Selanik romörkörü birinci hattın kuzeyine 26 mayın döşedi. 9 Ağustos 1914’te İngilizlerin takibinden kurtulmaya çalışan Alman Zırhlıları Goeben ve Breslau’nın (sonra Yavuz ve Midilli) Enver Paşa’nın Osmanlı Hükümeti’ne haber vermeden verdiği izinle geçmeleri üzerine İngiliz filosunun onların peşinden içeri girmesine engel olmak amacıyla, 15 ağustos 1914’te Soğanlıdere-Kepez Feneri arasına üçüncü hat olarak İntibah romörkörü tarafından 40 mayın daha döküldü.
24 Eylül 1914’te üçüncü hattın güneyine dördüncü hat olarak İntibah romörkörü tarafından 29 mayın, 1 Ekim 1914’te yine İntibah romörkörü tarafından Anadolu ve Rumeli tabyaları arasına beşinci hat olarak 29 mayın döküldü.
Ekim ayının son günlerinde müstahkem mevkiinin bağlı olduğu başkumandanlıktan ticaret gemilerinin de Boğaz’dan girip çıkmasının yasaklandığı ve mayın hattında bırakılan gediğin de kapatılması bildirilmişti.
9 Kasım 1914’te İntibah romörkörü tarafından üçüncü hattın kuzeyi Anadolu tarafına altıncı hat olarak 16 mayın, 17 Aralık 1914’te Nusrat gemisi tarafından Kepez-Havuzlar güneyi arasında yedinci hat olarak 50 mayın,17 Aralık 1914’te Samsun gemisi tarafından beşinci hattın güneyinde sekizinci hat olarak 28 mayın döküldü.30 Aralık 1914’te Nusrat gemisi tarafından iki ve sekizinci mayın hatları arasında dokuzuncu hat olarak 39 mayın döküldü.
Dokuzuncu mayın hattından sonra böylece 19 Şubat 1915’te Birleşik Filo’nun Çanakkale Boğazı’na yönelik saldırıyı başlattığı zaman Boğaz’da dokuz mayın hattının kurulması gerçekleştirilmiş bulunuyordu.
27 Şubat 1915’te Nusrat gemisi tarafından Çimenlik - Değirmen Burnu arasında onuncu hat olarak 53 mayın döküldü.
8 Mart 1915 pazartesi günü Nusrat gemisi tarafından Erenköy Koyu’nda (poyraz-lodos yönünde) on birinci hat olarak 26 mayın döküldü. Düşman bunun farkına varmadı. Hatta bir gün önce bölge üzerinden keşif yapan uçağın pilotu temiz raporu verdiği için kurşuna dizildi.
18 Mart günü Nusrat mayın gemisi 40 mayınla merkez grubu istihkâmlarının düşmesi halinde daha gerilere mayın dökmek üzere emre hazır bulunuyordu. Hatların geçitlerini kapamak üzere, muhtelif zamanlarda ilave 45 mayın daha dökülmek suretiyle 18 Mart 1915 büyük deniz taarruzuna kadar 403 mayın kullanılmış oldu.
Şimdi burada saldırıyı hezimete uğratan Nusrat mayın gemisinin ve döktüğü 26 mayının öyküsünü anlattığım, 17 yıl önce yayınlanan bir yazımı izninizle tekrar sunuyorum.
BİR NUMARALI MAYIN, BİSMİLLAH FUNDO !
18 Mart 2008
Karanlık limanın zifiri karanlığında bu komut, Mayın Grup Komutanı Nazmi Bey tarafından tam 26 kez tekrarlandı. Çanakkale Savaşlarının en kritik günlerinde Almanya’dan trenle Edirne’ye getirilen 26 mayın, binbir güçlükle cepheye ulaştırılmış ve 7 Mart gecesi de 40 metre uzunluğunda, 366 tonluk bir tekne olan NUSRAT mayın gemisine yüklenmişti.
Dünyanın en büyük donanmasının İngiliz ve Fransız komutanları 17 Mart gecesi, amiral gemisi olan QUEEN ELIZABETH’de toplanmış son değerlendirmeleri yapıyorlar ve bir gün sonra başlarına geleceklerden habersiz “önce sizin geminiz Marmara’ya girme onurunu kazansın” diye birbirlerine lütufta bulunuyorlardı.
Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’dan 6 Mart 1915’de Erenköy koyunun mayınlanması görevini alan Yüzbaşı Nazmi, yakın arkadaşı olan gemi komutanı Tophaneli Yüzbaşı Hakkı’ya durumu bildirdi. Nusrat mayın gemisinin kazanı ateşlendi, bir süre beklenerek bacadan duman ve kıvılcım çıkma ihtimali giderildikten sonra, Yüzbaşı Hakkı’nın “BAŞÜSTÜ BİSMİLLAH VİRA” komutuyla demir aldı.
O gece Nusrat, 26 mayını karanlık limana kıyıya paralel olarak bıraktı. Çünkü, boğaza girecek olan İngiliz ve Fransız zırhlıları topçumuzun isabetli atışlarından korunmak için manevra yapma gereği duyacaklar ve muhtemelen bunun için en uygun yer olan bu bölgeyi tercih edeceklerdi.
18 Mart 1915 sabahı dünyanın en büyük donanması boğaza girmeye başlamış ve saat 11.00 sıralarında mevzilerimizi ateş altına almıştı. Önde Suffren, Bouvet, Charlemegne ve Gaulois adlı Fransız gemileri büyük çaplı toplarıyla yoğun ateşlerini sürdürerek ilerliyorlardı.
Saat 12.30’da Gaulois yara alınca çekilmek zorunda kaldı. Inflexible ve Agememnon’da topçumuzun isabetli atışlarıyla büyük yaralar alınca yerlerini Vengeance, Ocean, Albion, Irreristible, Triumph ve Majestic adlı İngiliz gemilerine bırakarak çekilmek zorunda kaldılar. Saatler 13.55’i gösterirken şiddetli bir patlamanın ardından, önce havaya yükselen bir su kümbeti ve duman sütunu görüldü. Bir süre sonra Fransız zırhlısı Bouvet, sancak tarafına yatarak bir dakika içinde sulara gömüldü. Patlamalar birbirini izliyordu. Saat 15.15’te Irresistible mayına çarptı ve onu yedeğe alarak kurtarmaya çalışan Ocean’da mayına çarpınca, bu iki zırhlı bir anda gözden kayboldu. Bu arada Inflexible’da mayına çarparak ikinci bir yara aldı. Kilitbahir, Aktepe, Dardanos ve Mesudiye tabyaları ile Hamidiye istihkamlarından yapılan yoğun ateşle şaşkına dönen düşman donanması büyük yaralar aldı. Donanma komutanı Amiral de Robeck durumun vahametini anlayınca saat 17.00’den itibaren geri çekilme emri verdi.
O gün Boğazı geçerek Marmara’ya girmeyi ve İstanbul önüne demirlemeyi hayal eden dünyanın en büyük armadası, Türk’ün vatan sevgisi, azim, iman ve dehasına yenik düşmüştü.
ÇANAKKALE’Yİ GEÇİLMEZ YAPAN, ALLAH ALLAH NİDALARIYLA “MEVZUBAHİS VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR” DİYEREK KANLARIYLA BU KUTSAL TOPRAKLARI SULAYAN O AZİZ KAHRAMANLARIMIZA RAHMET
DİLİYOR, MİNNET VE SAYGIYLA ANIYORUM. RUHLARI ŞAD OLSUN.
Kaynakça:
1 - Çanakkale Deniz Savaşları 1915, Çanakkale Boğaz Komutanlığı,
Şubat 2008, Güncellenmiş 2 nci Basım, Deniz Basımevi
Müdürlüğü
2 – (E) Deniz Albay M.Haluk ÇAĞLAR, 17.03.2010, Çanakkale 18
Mart Üniversitesi, 18 Mart Deniz Zaferi Paneli Konuşması
3 – Açık kaynaklar
Fikret GÖKÇE
Kıbrıs Gazisi-Mak. Müh.
İahin Karataş
•Millet bahçesinin projesi nasıl?neler var?oradaki dükkan sahiplerinin mağduriyeti konularını belediye başkanı sayın Rafet Vergili’ye sordum,”müteahhit proje konusunda belediye yetkilierine bir bilgi vermedi,dükkanlar konusundaki aceleciliğinide anlamış değiliz,dükkanlar bir müddet daha durabilirdi,müteahhit işgüzarlık yapmış”cevabını verdi.
Yine Kardemir kavşağoda aynı şekilde belediye ye hiç bir bilgi verilmeden yapıldı bildiğim kadarıyla,vatandaş dükkanının önüne iki sandalye kpysa belediye olarak karışıyoruz ancak bu iki projedede işi bakanlık yetkililerine bırakıyoruz,belirttiğiniz millet bahçesi altına otopark yapılması işi projede olmadığı için,yani Millet bahçesi ihaleye çıktığında Valilik ve belediye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri ile görüşerek otopark konusunu projeye dahil edip,millet bahçesi öyle ihaleye çıkmalıydı.
Karabüklü hak ettiği hixmetleri alamıyor ve göremiyorsa sebebi kim?hetkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün.