Karabük Postası tarafından
22 Temmuz, 2022 13:14 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Belediyeden Park İşletmecisine Uyarı

Safranbolu Belediyesi tarafından, önceki dönem Belediye Başkalarından Necdet Aksoy’un döneminde yap-işlet-devret modeli ile 10 yıllığına işletmeye verilen ve sözleşmesi devam eden 18 Mart Şehitler Parkı’na 14 Haziran 2022 tarihinde yapılan denetimde, parktaki eksikler tespit edilerek yazılı olarak bildirildi. Sözleşmenin hükümleri gereğince Parkın bakım ve onarım işlerini yapması gereken İşletmeye, bu eksikleri gidermesi için süre verildi. İlgili 4 Birim Müdürlüğü temsilcileri, gerekli denetimleri yapmaya devam ediyor. BELEDİYE ÜZERİNE DÜŞENİ YAPIYOR Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, konu ile ilgili yaptığı açıklamada parkın devredildiğinde tabelasının bile olmadığına dikkat çekerek, “Bu kadar anlamlı bir ismin nasıl olur da tabelasını asmazlar? Göreve geldiğimizde parkın yapımından yıllar geçmişti. Parkın girişinde işletmenin tabelası asılıyken, biz onu indirip şehitlerimizin anısına yapılan parkın tabelasını astık” ifadelerine yer verdi. Başkan Köse parktaki kuruyan çimlerden uzayan otlara, çöplere, sulama vanalarının kapaklarının eksiğinden, budanan ağaçların dağınıklığına, musluklarının bakımsızlığından çocuklar açısından tehlike arz edebilecek depo alanının vaziyetine, oyun alanındaki eksiklerden temizliğine ve aydınlatma araçlarına kadar İşletmenin sorumluğu olduğunun altını çizerek şunları söyledi: "Mevcut işletmeye 14 Haziran 2022 tarihinde yaptığımız denetimde, fark ettiğimiz eksikleri ve aksaklıkları kendilerine yazılı uyarı olarak bildirdik. Onlara verilen süre sonucunda 26 Temmuz Salı günü ilgili Müdürlüklerimizin yapacağı denetimde bunların düzeltilmediği görülürse, kesin teminat Belediyemize irat kaydedilerek ihale tek taraflı fesih edilecektir. Göreve seçildiğimizden itibaren çevreyi korumaya ve güzelleştirmeye, insanların yararlanacağı işler yapmaya odaklandığımız bir sosyal belediyecilik örneği sergiledik. Hiçbir işimizde kimseye müsamaha göstermedik. Şimdi de öyle olacak. Şehitlerimizin anısını yaşatan Parkımızın, Onlara yakışır güzellikte olması için elimizden geleni yapacağız.”

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Okuyucudan Gelenler tarafından
12 Mayıs, 2025 11:51 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Dava Adamı: Karabük’ün Yolcusu

Seher vakti uyandı. Gecenin karanlığı hâlâ ağırdı. Sessizliğin içinden bir hüzün süzülüyordu. Abdest aldı. İki rekat namaz kıldı. Yasin-i Şerif’i okudu. Sonra ellerini semaya açtı.

“Rabbim, onun göğsüne inşirah ver, göğsünü aç, genişlet… İşini kolaylaştır. Dilindeki düğümü çöz, ta ki sözlerini doğru anlasınlar.”

Yıllardır onu izliyordu. Yürüyüşünü, mücadelesini, şehre adanmışlığını… Genç yaşına rağmen taşıdığı sorumluluğu, yüklendiği emaneti… Kimler karşı çıkmadı ki ona? Kimler anlamazlıktan gelmedi? Ama o yılmadı. Çünkü biliyordu: Bu bir adamın değil, bir şehrin meselesiydi.

O artık yalnızca bir belediye başkanı değildi. O, Karabük’ün sesi, Karabük’ün umudu, Karabük’ün direnişiydi.

Ve şimdi, 36 yaşında, omuzlarında belki de bugüne kadar hiç kimsenin yüklenmediği kadar ağır bir sorumlulukla yürüyordu.

Korunması gereken ne varsa hepsini koruyacaktı. Mirası… Emeği… Hatıraları… Hor görülen mahalleleri, görmezden gelinen sokakları, unutulmuş insanları…

Çünkü bu sadece asfalt dökmek, bina dikmek değildi. Bu, bir medeniyeti yeniden ayağa kaldırmaktı.

Düşünceler içinde boğuluyordu. Birden gözlerine kan hücum etti. Gözleri doldu.

“Nedir bu genç adamın çektiği?” dedi içinden.

Gecesini gündüzüne katmış, şehri adım adım dolaşmış, elini taşın altına koymuştu. Ama karşılık hep aynıydı: Beklentiler, eleştiriler, iftiralar…

Gözünün önüne sahneler geldi…

Üniversite hayali kuran gençler… İş bekleyen emekçiler… Şehrin kenar mahallelerinde büyüyen çocuklar… Her biri onun sorumluluğuydu artık.

Sonra bir de o gözlerinin içine bakarak küçümseyenleri düşündü. “Yapamaz” diyenleri… “Tecrübesiz” diye yaftalayanları… “Gelsin de görelim” diyenleri…

Ve o gün geldi.

Geldi, gördü, çalıştı.

Hiçbir mazerete sığınmadı.

Hiçbir bahanenin arkasına saklanmadı.

Ne karalamalar, ne engeller onu yolundan döndürebildi.

Bugün, yine ayakta.

Bugün, yine Karabük halkının önünde.

Bu, sadece bir belediyecilik hikâyesi değildi. Bu, bir şehrin kendine yeniden inanma serüveniydi.

Gözleri yaşla doldu. “Neden?” diye haykırdı içinden.

“Neden bunca yük? Neden bunca vefasızlık?”

Ama içinde bir şey yeşerdi.

İnanç. Vefa. Hizmet aşkı.

Ve dudaklarından bir dua süzüldü:

“Allah’ım, onu koru.”

Orada, o meclis salonlarında, o sahada, o halkın arasında onun siluetini gördü.

Ama orada sadece o yoktu.

Karabük’ün gençleri vardı. Sanayinin emektarları, emeklileri, esnafları, anneleri…

O artık bir kişi değildi.

O, Karabük’ün vicdanıydı.

Gözlerini kapadı. “Bu benim şehrim” dedi. “Bu bizim yolumuz.”

Her şey gelip geçecekti.

Makamlar, unvanlar, seçimler…

Ama geride kalan iz unutulmayacaktı.

O, bir şehre yeniden umut vermenin, yeniden ayağa kaldırmanın mücadelesini veriyordu.

Ve belki de en büyük zaferini; bir selin ortasında halkın elini tutarken, bir sokak çocuğunun gözlerine bakarken, bir yaşlının duasını alırken kazanmıştı.

Ve o gün, Karabük sokaklarında onunla yürüyen on binlerin içinden bir ses yükseldi:

“KORKMA!”

Sonra bir ses daha:

“Allah seninledir.”

Ellerini kaldırdı.

“Allah’ım, bu şehre merhamet et.”

“Allah’ım, bu şehre huzur ver.”

“Allah’ım, bu şehre hizmet edenleri koru, yücelt.”

Ve gözleri dolu, sesi titrek ama yüreği dimdik bir şekilde haykırdı:

“Seni seviyoruz, şehrine kendini adamış dava adamı!”

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.