Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
03 Eylül, 2024 20:45 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Batı Karadeniz’in zirvesindeki buzul göleti doğal güzelliğiyle hayran bırakıyor

Kastamonu-Çankırı sınırındaki Ilgaz Dağları’nın 2 bin 300 metre rakımında bulunan buzul göleti manzarası ile ziyaretçilerine görsel ziyafet sunuyor.
Kastamonu ile Çankırı sınırlarında bulunan ve Batı Karadeniz Bölgesi’nin en yüksek zirvesine sahip Ilgaz Dağları’nın Büyük Hacet Tepesi mevkiinde oluşan buzul gölü, görenleri kendisine hayran bırakıyor. 2 bin 589 rakımlı Ilgaz Dağları’nın eteklerinde bulunan Suala Yaylası mevkiinde oluşan Suala Buzul Gölü, doğal güzelliği ile mest ediyor. Suala Göleti ve yaylası, çevresinde bulunan dağlarla görsel şölen sunuyor. Suala Göleti’ni ziyaret eden vatandaşlar, gölette fotoğraf çektirerek görsel şöleni ölümsüzleştiriyor. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi’nin rehberliğinde Suala Yaylası ile Suala Göleti’ne gezi düzenlendi. Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü 10 Bölge Müdürlüğü Kastamonu Şube Müdürlüğü ekiplerinin de eşlik ettiği inceleme gezisinde Suala Yaylası ile Suala Göletindeki bitki örtüsü, çevresindeki hareketlilik araştırıldı.

"Burada su hiç azalmıyor"
Bölgeyle ilgili bilgi veren Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Hikmet Haberal, “Ilgaz Dağı eteklerinde bulunan buzul gölüne geldik. Buraya Suala Göleti denilmektedir. Kışın yağan karlar, Haziran ayının sonuna kadar bu bölgede durduğundan ötürü su halen mevcudiyetini koruyor. Yaz ayında da halen gölette su kendisini koruyor. Kış, yaz, sonbahar, ilkbahar burada su hiç azalmıyor. Bölgede faaliyet gösteren ve hayvancılıkla uğraşan arkadaşlarımızdan öğrendiğimiz bilgilere göre de bu tamamen bir buzul gölüdür. Burada su hiçbir zaman kaybolmuyor. Bu gölün etrafında inanılmaz bir şekilde bitki çeşitliliği mevcut, endemik türler ile yaban hayatı da göletin çevresinde mevcut. Ayrıca kuş türleri de bölgede bulunuyor, ayı popülasyonu bu bölgede çok fazla, dağ keçilerini de görebiliyoruz” dedi.

"Tamamen kar sularından oluşmuş bir gölettir”
Buzul göletinin kendiliğinden oluşan bir göl çeşidi olduğunu söyleyen Haberal, “Burası yapay bir göl değildir, tamamen doğal ve kendiliğinden oluşan bir göldür. Kar sularının yaylanın üzerinde, çukurlarda oluşturmuş olduğu su seviyesinin yükselerek daha sonra azalmasıyla oluşuyor ve bu su buradan da hiçbir zaman kaybolmuyor. Zemini bataklık değil. Tamamen kar sularından oluşmuş bir gölettir” diye konuştu.

2 bin 300 metre rakımda bulunduğunu belirten Haberal, “ Tosya’nın Köseli çayırından üst tarafa doğru gidildiğinde Suala Göletine gelmekteyiz. Göletin çevresinde Karataş yaylası bulunuyor. Karataş Yaylası da yaylacılık faaliyetlerinin devam ettiği, hayvancılığın olduğu bölgedir. Karataş Yaylası, büyük bir kayanın etrafından konumlanmış bir yayladır. Buz gibi suları ve pınarları mevcut. Hemen yakınında da Kastamonu ve Çankırı sınırlarından bulunan Büyük Hacet Tepesini görebiliyoruz. 2 bin 589 metre yüksekliğiyle bölgenin en yüksek zirvesi olan Büyük Hacet Tepesi zirvesi görülebiliyor. Büyük Hacet Tepesi zirvesinin hemen altında 2 bin 200 metre yükseklikte bulunan Berçin yaylaları mevcut. Suala Yaylası ve Suala Göleti, çevresine bakıldığında inanılmaz bir düzlükte oluşmuş, görsel güzelliğiyle etrafımızda adeta kekik ve altın otunun muhteşem kokusunu alabiliyorsunuz. Burada bol miktarda bu bitkilerden bulabilirsiniz. Adeta burası tıbbi aromatik bitki bahçesi gibi” şeklinde konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
24 Ağustos, 2025 13:48 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

YÜZEN ŞEHİRLERİN KANALİZASYONU MAVİ VATANANIMIZA MI AKIYOR?

Üç tarafı denizlerle çevrili, cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Yeşille mavinin kucaklaştığı doğa harikası koylarımız, harika plajlarımız var.
Peki, bu güzelliklere yeteri kadar sahip çıkabiliyor muyuz?

Uzun yıllardır, yaz aylarını Kuşadası'nda geçiriyorum. Deniz için tercihim Dilek Yarımadası, Milli Parkı Plajları. Dünyanın en güzel plajları burada. Güzelçamlıdaki Milli Parkın hepsi birbirinden güzel 5 ayrı plajı var.
Daha temiz bir deniz için tercih ettiğim Milli Parkta beni üzen ve endişelendiren bir konuyu siz okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Denizin üzerinde, öbek öbek sarı köpüklere son zamanlarda çok sık rastlar olduk. Özellikle rüzgar denizden karaya estiğinde bu mide bulandıran görüntü ortaya çıkıyor. Milli park plajlarının olduğu bölgede yerleşim yok. Gezi teknelerinin sintine boşaltması da mümkün değil. Gündüz vakti bunu isterlerde yapamazlar. Akla tek bir şey geliyor. Kuşadası limanını hemen her gün ziyaret eden dev yolcu gemileri.

Gemilerdeki tüm tuvaletler ve lavabolar, merkezi bir atık su toplama sistemine bağlı. Bu sistem, atıkları geminin alt kısmında yer alan büyük tanklarda topluyor.. Bu tanklar, atık suyun geçici olarak depolanması için tasarlanmış.
Gemilerde oluşan atıklar (aralarında çamur, kanalizasyon, genel çöpler de bulunmaktadır) ya gemide yakılarak bertaraf edilir ya da limandaki bir kabul tesisine boşaltılır. Bildiğim kadarıyla Kuşadası, Ege-Port limanında böyle bir kabul tesisi yok.
Buraya gelen gemiler çok kısa kalıyorlar. Atık kabul tesisi olsa bile yüzlerce ton atığı almak için yüzlerce tanker gerekir. Bazı günler 4-5 geminin aynı anda geldiği oluyor.

Kuşadası Kruvaziyer turizminde önemli bir liman haline geldi. Ege-Port Limanı artık dünyanın en büyük 20 limanından biri. Aynı gün 4-5 devasa yolcu gemisinin geldiği oluyor.

blank

Bu devasa gemilerin geliş ve gidişlerini izlemekten büyük keyif alıyoruz. Her biri adeta yüzen bir şehir. Mürettebat hariç 8 bin yolcu kapasiteli olanlar bile var. Orta ölçekli bir şehirden söz ediyoruz.
Hiç düşündünüz mü . Bu kadar insanın yediği içtiği, mutfak atığı tuvalet, banyo atığı ne oluyor? Tonlarca atık, çöpler, kimyasallar, insan dışkıları….

Marmara açıklarında sintinesini denize boca eden tanker geminin fotoğraflarını bir yolcu uçağı pilotumuz çekmiş, basında geniş yer almıştı. Neden olduğu kirlilik korkunç boyutta idi.

blank

5 bin yolcu kapasiteli bir gemi için basit bir hesap yapalım.
Bir insan 24 saatte ortalama 2 litre idrar yapıyor. Bu kapasitede bir gemi için bu 10 ton idrar atığı demektir. Dışkı, duş suyu, mutfak atıkları, çöpler vs… Bir gemide 24 saatte yüzlerce ton atık depolanıyor.

Bu kadar yükü taşımanın bir maliyeti var. Kuşadasına gelen gemiler genellikle hava karardıktan sonra limandan ayrılıyor. Yunan karasularına girmeden, bizim karasularımızda, gece bu yükten kurtulmak için tahliye kapaklarını açmadıklarına emin miyiz? Hafta içi hergün Milli Park plajlarına gidiyoruz. Kuruvazer gemilerinin Kuşadasını terk ettiği gecenin ertesi günü sabahı mutlaka bu pislikle karşılaşıyoruz!
Kimseyi suçlamıyorum. Sahillerimizde gördüklerimden hareketle düşüncelerimi ve endişelerimi paylaşıyorum.
Dünya denizlerindeki kirliliğin en büyük nedeni; yolcu ve yük gemilerinin atıkları. Bu bilinen bir gerçek. Gemilerin açık denizlerde atık boşaltiğını, buna izin verildiğini biliyoruz.

İnsansız deniz araçlarımızla (İDA) övünüyoruz. Karasularımızdan çıkana kadar takalım peşlerine. İDA lara gece görüş özelliği olan su altı ve su üstü kameralar monte edilebilir. İHA larla havadan da takip edilebiliriz.
Endişelerimde haklı mıyım, haksız mıyım çıksın ortaya.
Haa bu arada, belki balık popülasyonumuzdaki belirgin azalmanın bir nedenini daha öğrenmiş oluruz.

Not: Görseller temsilidir.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.