Ihlas Haber Ajansı tarafından
21 Temmuz, 2024 04:37 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Bartın’da serinlemek için denize giren bir kişi boğularak hayatını kaybetti

Bartın’a şiddetli fırtına ve dev dalgalara rağmen serinlemek için denize giren 39 yaşındaki Durmuş Ertaş boğularak hayatını kaybetti.

Edinilen bilgiye Karabük’ten hafta sonu tatili için Bartın’ın İnkumu Sahili’ne gelerek denize 39 yaşındaki Durmuş Ertaş, bir daha denize çıkmadı. Yakınlarının haber vermesi üzerine Sahil Güvenlik ve cankurtaranlar tarafından sudan cansız bedeni çıkarılan Ertaş’ın cenazesi otopsi yapılmak üzere hastane morguna kaldırıldı.

Bartın Valiliği tarafından şiddetli rüzgar ve zaman zaman 2 metreyi aşan dalgalar nedeniyle denize girmenin yasaklandığı İnkumu, Güzelcehisar ve Mugada plajlarında, sahil güvenlik ve cankurtaran ekipleri tarafından vatandaşlar uyarılarak, denizden çıkarıldı. Öte yandan ekiplerin uyarı ve çabalarına rağmen bu 3 sahilde serinlemek için denize giren 45’i aşkın sayıda kişi, aynı gün içerisinde boğulma tehlikesi geçirdi. Cankurtaranların zamanında müdahalesi ile boğulma tehlikesi geçiren şahıslar, kurtarılarak, plaja sağ bir şekilde çıkarıldığı öğrenildi.

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
07 Ocak, 2025 10:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Romanlar Ayırır

× Hıristiyan takvimine göre 11. Yüzyılda Avrupa’da en önemli sanat olarak gramerin yerine mantığı geçirdiler, bu değişim, bilimin edebiyat karşısında kazanacağı zaferin mütevazı bir girizgâhıydı. Peki o tarihten sonra insan aklının nasıl zımparalandığını görebiliyor muyuz? Bunu bize gösteren romanlardır.

× Hızlandıkça Azalıyorum romanının yazarı, kendisiyle röportaj yapan Bülent Ayyıldız’ın “Neden roman yazdınız?” sualine cevap verirken şöyle bir cümle kullanıyor, “Roman yazmak istememin nedeni, kendimi insan gibi hissetmememdi.” Yakın zamanda tercümesini bitirdiğim Napolyon Savaşları isimli eserde, Napolyon’un bir sözü iktibas ediliyor, “Dünyayı değiştirmek için çağrıldım!” Napolyon, Saint Helena adasında son yıllarını geçirirken, artık “tarih” denilen şeyi elinin tersiyle bir kenara itmişti ve yapması gereken tek şey olarak (kelimelerle olmasa da) tarihten daha ayırıcı bir eser vermek için çabalamaya başlamıştı: Geride bir hayat bırakmak. Bir roman misali, kendi hayatını sundu Napolyon.

× Tarih, ölülerin dirilişidir. Tarih ayırmaz! Neyi? Her şey zıddıyla kâimdir. O zaman tarih ile alâkalı bir mevzuu çözmek istiyorsak ‘roman’a bakmamız îcabediyor. Romanın tarihini yazmaya çalışanlara bakın mesela, ne gülünç hâllere düşüyorlar. Roman, dirilerin dirilişidir. Roman ayırır. Neyi? Yaşamak düşüncesini ve ölmek düşüncesini. Hem de hayat denilen musalla taşının üzerinde.

× Bugün, dünü bile yazamıyoruz. Tarih, bizi geleceğe zorla sürüklüyor! Roman, önce bugüne sarılıyor. Tarih merkezsizdir ve merkez değildir. Merkez olan ayırır. Bugünün içinde olan. Yani roman.

× Bütün doğumlar ve ölümler romanın mevzuudur. Tarihin mevzuu ise ancak doğum yahut ölüm günleridir. Siperde ölen asker romanın çerçevesindedir, tarihin çerçevesinde ise askerî konvoylar, okul anmaları ve resmî tatiller vardır.

× Yaşamak düşüncesini, ölmek düşüncesinden ayırmak ölümü unutturmak, ölmek düşüncesini de yaşamak düşüncesinden ayırmak yaşamayı unutturmak demek değildir. Her kalp iki eşit parçaya bölünmüş olarak atmaya başlar diye söylenir. Bunu görüp okuyamayacağız fakat romanları?

× #alikoçistifa

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.