Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

BAK SEN ŞU ANAYASA MAHKEMESİNİN YAPTIĞINA !

Manşet Yayın: 06.06.2024 11:48
BAK SEN ŞU ANAYASA MAHKEMESİNİN YAPTIĞINA !

Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanı’nın rektör atama ve Merkez Bankası Başkanı’nı süresi dolmadan görevden alma yetkisini iptal etti. Cumhurbaşkanı Bu yetkisini Kanun Hükmündeki Kararnamelerden alıyordu.

Yetkiler 703 sayılı KHK ile hayata geçirilmişti.

 

Rektörlerimiz rahat olsun.! Anayasanın 153. maddesinin V. fıkrasına göre, “İptal kararları geriye yürümez.”

 

Tabii ki, itiraz hakkı saklı. Fakat Anayasa m.153, AYM kararlarının “kesin” olduğunu ve “yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri” bağladığını belirtiyor.

 

Mevcut Anayasamıza göre;

Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Kararnameler kanunlarda olduğu gibi iptal davası veya itiraz yoluyla yargı denetimine tâbi tutulabilir.

 

Anayasa Mahkemesinin  703. sayılı KHK ile hayata geçirilen bazı değişikliklerle ilgili iptal kararı vermesi yeni tartışmalara yol açtı.

 

Bir hukuk devletinde böyle bir tartışmayı hukuk adına, ülke adına utanç verici buluyorum.

Hukuk sisteminin temel kurumlarının aldıkları kararlar Anayamızda güvence altına alınmış değil mi? Hiyerarşik yapıdaki kurumların yetki ve sorumlulukları kesin hükümlerle tanımlı değil mi?

 

Bu  tartışma bize şunu gösteriyor; Demek ki, Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak etmemize rağmen, halen hukuk sistemini oturtamamışız!

 

Aksini iddia edenler olsa da, Türkiye Cumhuriyeti anayasamıza göre bir hukuk devletidir.

Anayasanın 2. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmü yer alıyor.

 

Anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrası “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir”. diyor.  Ben de bu maddeye istinaden kafa karışıklığımı gidermek için bazı hatırlatmalarda da bulunarak düşüncelerimi paylaşıyorum. Fakat, böylesine önemli bir konuda; ülkenin aydınlarının, anlı şanlı hukuk profesörlerinin, üniversite hocalarının sessiz kalmalarını yadırgıyorum.

 

Konuyu farklı bir açıdan ele alarak, önemli bir noktaya  dikkatinizi çekmek istiyorum.

Kısa bir süre önce, hukuk sistemimizin iki güzide kurumu; Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay karşı karşıya gelmişti. Basına da yansıyan, bu iki kurum arasındaki yetki tartışmalarına tanık olmuştuk.

 

Önce, Anayasa mahkemesi ve Yargıtay’ın görev, yetki ve sorumluluklarına kısaca bir bakalım.

Anayasa mahkemesi; (AYM), Türkiye’deki anayasal yüksek yargı organlarından biridir. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar.

 

Yargıtay’ın amacı ise, hukuki kararlarda birliği sağlamaktır. Adil ve adaletli bir halde kararları inceleyerek hepimiz için aynı işlemi uygular. Ele almış olduğu kararlar, temyiz başvuruları üzerinedir. Dolayısıyla diğer mahkemelerin üstlendiği vazife olan vaka incelemesi icra eden bir mercii değildir.

 

Yorum katmadan, şu Yüce Divan  konusunu da hatırlatmakta yarar görüyorum!

Yüce Divan, sürekli görev yapan bir organ olmayıp, TBMM tarafından gerek görüldüğünde, anılan şekilde oluşur. 1961 Anayasası döneminde Yüce Divan görevi, Anayasa Mahkemesi’ne verilmişti. Halen yürürlükte olan 1982 darbe  anayasasında da Yüce Divan, Anayasa Mahkemesi bünyesinde görev icra eder.

Bana göre; bu gerilimin ve karşılıklı restleşmenin odağında da bu var.

 

Yüce Divan, Cumhurbaşkanını, TBMM Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, yüksek yargı mensuplarını, Genelkurmay Başkanını ve kuvvet komutanlarını görevleriyle ilgili suçlarından ötürü yargılar.

 

Peki hangisi üstün? Anayasa mahkemesi mi? Yargıtay mı? Hiyerarşi açısından bakıldığında, Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay’dan üstün olduğu kabul edilmektedir. Bunun nedeni, Anayasa Mahkemesi’nin anayasa hükümlerinin yorumlanması ve uygulanması bakımından son derece önemli görevlere sahip olmasıdır.

 

Son zamanlarda gündeme gelen Anayasa değişikliği tasarısıyla, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı ve görevlerinin tekrar düzenlenmesi düşünülmekte. Tasarıyla, Anayasa Mahkemesi, özellikle üye oluşumu ve görevleri bakımından yeniden yapılandırılmak isteniyor.

 

Uzun süredir Yüce Divan görev ve yetkisinin Anayasa Mahkemesi’nden alınarak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na verilmesi gerektiği düşüncesi savunuluyor.

 

Yargıtay Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi (AYM) ile yaşanan yargı tartışmalarıyla ilgili olarak “Temel hak ve özgürlüklerin korunması, yalnızca Anayasa Mahkemesinin değil, tüm yargı organlarının görevidir” diye açıklama yapmıştı. Devletin bu iki kurumu arasında, görev yetki ve sorumluluk paylaşımı konusunda anlaşmazlık olduğu gün gibi ortada.

 

Tüm bu tartışmaların, hazırlanacak olan yeni anayasa için ısınma turları olduğunu düşünüyorum.

Yanılmıyorsam geçtiğimiz yılın Kasım ayı idi.

Ne diyordu bilge lider? ” “Anayasa mahkemesi ya kapatılmalıdır, yada yeniden yapılandırılmalıdır.”

Ne gerek var değil mi!

25 nisan 1962 de kim kurmuş, neden kurmuş acaba bu anayasa mahkemesini? Kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü de neymiş canım!

 

AYM 15 üyeden oluşuyor. Bunların 11’i bir şekilde Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor! Bazı yayın organlarında, AYM’nin bu kararı Cumhurbaşkanının yetkilerinin tırpanlanması olarak tanımlanıyor.

 

Hükümet kanadından yapılan açıklamada;

“Anayasa Mahkemesi böyle bir yetkisi olmadığı ifade ediliyor.  “AYM Cumhurbaşkanı Erdoğan’a milletçe verilmiş yetkileri sınırlandırmadı sadece bu yetkinin KHK ile icra edilemeyeceğini, kanunla yerine getirilmesi gerektiğine hükmetti. Bunun için de 12 aylık bir süre tanıdı.” deniyor

 

AYM bu hükmü açıklamakta neden bu kadar gecikti? Yeni mi farketti?

Bence, AYM nin bu kararı ve zamanlaması son derece ilginç Ayrıca çok şeylere gebe gibi.

Bekleyip göreceğiz. Bakalım neler olacak.


Mesajınızı gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Üniversite öğrencisi, Kastamonu’nun tarihi ve turistik yerlerini enstrümanıyla tanıtıyor

Kültür Sanat Yayın: 24.06.2024 16:15
İhlas Haber Ajansı

Kastamonu Üniversitesi’nde Müzik Öğretmenliği bölümünde eğitim gören üniversite öğrencisi, şehrin tarihi ve turistik yerlerinin tanıtımına keman çalarak katkıda bulunuyor.
Kastamonu Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümü öğrencisi Merve Ay, lise öğrencisiyken çalmayı öğrendiği kemanla Kastamonu’nun doğal güzelliklerini ve tarihi mekanlarını tanıtıyor. Farklılık oluşturmak için şehrin tarihi ve turistik yerlerinde keman çalmaya başlayan üniversite öğrencisi Ay, keman çaldığı anları ise sosyal medya hesaplarından paylaşıyor. Ay’ın kentin tarihi ve turistik mekanlarında keman çaldığı anların görüntüleri sosyal medya kullanıcılarından büyük ilgi görüyor.
“Kastamonu’nun kültürel özelliklerini yansıtan yerlerde keman çalmaya özen gösteriyorum”
Müziğe küçük yaşlardan itibaren ilgi duymaya başladığını belirten Ay, “Müziğe olan ilgim çok fazla, bu yüzden Kastamonu’nun kültürel özelliklerini yansıtan yerlerde keman çalmaya özen gösteriyorum. Ben, kemana Kastamonu Güzel Sanatlar Lisesi’nde başladım. Eğitimi Güzel Sanatlar Lisesinde tamamladım. Benim, küçüklüğümden itibaren müziğe olan ilgim çok fazlaydı. Sürekli keman konservatuarları dinliyordum ve zamanla da kemana olan ilgimi daha da arttı. Keman çalmak istiyordum ama tek başına olacak bir iş değildi. Hocalarımın yönlendirmesiyle Güzel Sanatlar Lisesine yazıldım. Burada eğitimi tamamladım ve müzik öğretmenliğine yöneldim. Şu anda Kastamonu Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümünde okuyorum” dedi.
Şehrin tarihi ve turistik yerlerinde keman çaldığını ifade eden Merve Ay, “Çanakkale Türküsü Kastamonu’ya özgür bir türküdür. Bende bu türküyü Cumhuriyetimizin 100. yılı sebebiyle Kurtuluş Savaşı’nda 3 dönem mezun veremeyen tarihi Abdurrahmanpaşa Lisesi’nde keman çalarak seslendirdim. Cumhuriyetimizin 100. yılı sebebiyle aynı zamanda Kastamonu Kalesi’nde ve Kastamonu Saat Kulesinde de keman çaldım. Cumhuriyetimizin 100. yıl marşını çaldım. Benim için çok güzeldi, bu yüzden Turizm Fakültesinde Hikmet Haberal hocama çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Şehrin tarihi yerlerinin tanıtımına katkıda bulunmak istiyorum”
Şehrin tarihi yerlerinin tanıtımına katkıda bulunmak istediğini kaydeden Merve Ay, “Kastamonu’nun çok fazla tarihi ve turistik yerleri bulunuyor. Buralar çok güzel. Ben de buralara giderek kemanımla tanıtımına katkıda bulunuyorum. Bu sayede hem şehrimizi tanıtıyorum hem de kendi tanıtımım oluyor. Aynı zamanda buralarda keman çalmak benim çok hoşuma gidiyor. Buralarda dinleyicilerin tepkileri de beni çok mutlu ediyor. Ben de bu şeklide tarihi yerlerde, tarihi mekanlarda keman çalmayı seviyorum. Kastamonu Kalesinde, Kastamonu Saat Kulesinde de zaman zaman kemanımla müzik çalışıyorum. Bundan sonrada çalmaya devam edeceğim” şeklinde konuştu.
“Kastamonu’yu seviyorum ve tarihi değerlerine katkı sağlamakta çok hoşuma gidiyor”
Kastamonu’yu çok sevdiğini ve tarihi değerlerine katkıda bulunmaktan dolayı da çok mutlu olduğunu söyleyen Merve Ay, “Diğer şehirlerde de farklı üniversitelerde bölümler kazandım ama Kastamonu Üniversitesi ilk tercihim oldu. Çünkü Kastamonu’yu seviyorum ve buranın tarihi ile kültürel değerlerine katkı sağlamakta çok hoşuma gidiyor. Şu anda müzik öğretmeni olmak ve mezun olunca da bir an önce atanmak istiyorum. İnşallah keman virtüözü de olmayı hayal ediyorum. Umarım bu hayalimi gerçekleştiririm. Halen keman ile ilgili çalışmalarımı da devam ettiriyorum” ifadelerini kullandı.