Akıllı Durak Kozlu’da

Karabük Postası tarafından
12 Mart, 2016 08:43 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

ZONGULDAK Kozlu Belediye Başkanı Ertan Şahin, Kozluluları Zonguldak’ta bir ilk olan ‘Akıllı Durak’ sistemiyle buluşturdu. Kozlu Belediye Başkanı Ertan Şahin, tanesi 40 bin TL değerinde olan ilk akıllı durağı hibe yoluyla, belediyenin bütçesinden harcama yapmadan Kozlu halkının hizmetine sundu. Hibe yoluyla Kozlu Belediyesine kazandırılan ve Kozlu Durağına konulan akıllı durak vatandaşların da beğenisini kazandı. Kozlu Belediye Başkanı Ertan Şahin konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları kaydetti; “Belediye ile ilgili bütün bilgilerin verilebileceği akıllı durak sistemiyle Kozlu’muzu buluşturduk. Maliyeti 40 bin TL civarında olan bu sistemi, belediye bütçemizden harcama yapmadan, hibe yoluyla Kozlu’muza kazandırdık. Sadece nakliyesi ve kliması belediye tarafından karşılanmıştır. Kozlu durağına koyarak vatandaşların hizmetine sunduğumuz bu sistemi daha da yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz. Sadece büyükşehirlerde olan bu sistemi Kozlu halkıyla buluşturduğumuz için mutluluk duyuyoruz.” Akıllı durakta kamera sistemi, internet, enerji bağlantısı, klima, iç aydınlatma gibi özellikler yer alıyor. Kapı otomatik olmakla birlikte, belli saatten sonra kapısı ve aydınlatması otomatik olarak kapanıyor. Kozlu Belediyesi’nin tüm bilgileri, araçların hangi saatte durakta olacağı, günlük haberler, akıllı duraktan takip edilebilecek, reklamlar yayınlanabilecek. Kozlu ve çevresinde yapılan işlerle ilgili slayt gösterimi yayınlanacak. Belediye bünyesindeki canlı yayınlar, belediye meclis toplantıları yayınlanabilecek.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
İlyas Erbay tarafından
13 Mayıs, 2025 15:27 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

NEREDE O ESKİ BOSTANLAR ?

Geleneksel doğal yöntemlerle yapılan tarım uygulamalarından artık eser yok! Yediğimiz içtiğimiz hiç bir şeyin tadı da yok.

Çocukluğumdan hatırlıyorum. 60 lı - 70 li yıllarda yaz tatillerinde köye giderdik. Anneannemin, babaannemin bostanından koparıp yediğim salatalığın, domatesin, biberin , meyvelerin kokusunu, tadnı unutamıyorum. Herşey geleneksel yöntemlerle, organik ata tohumlarıyla üretilirdi. Üzüm bağlarımız, kavun, karpuz tarlamız bile vardı.
O dönemde köyde evlerde su yoktu. Köy meydanındaki çeşme ( oluk/ pınar)) sürekli akardı. Bu ortak çeşmenin su gideri sıra ile bostanlara verilirdi. Köyde buna su nöbeti denirdi. Sırası gelen bostan sahipleri gece bu suyu; sebze ve meyvelerin dibine; yaptıkları ark denilen su kanalları vasıtasıyla yönlendirirlerdi. Bereketli Anadolu toprakları köylünün emeğinin karşılığını vermede cömertti. Binbir emekle üretilen Herşeyin tadı da bambaşkaydı.
Şimdi öyle mi? Alzheimer, diyabet gibi endokrin hastalıkları, kanser neden bu kadar arttı? Yediğimiz bir çok ürün vücudumuzda kronik hastalıklara yol açan kalıntılar bırakıyor. Denetimsiz, kontrolsüz bilinçsiz gübre tüketimi, daha fazla ürün elde etme hırsı sağlığımızı fena halde bozuyor. Mevsimi olsun, olmasın bir şekilde üretip her şeyi piyasaya sürüyorlar.

Meyve ve sebzelerle zehir tüketiyoruz. Soframıza gelen her şeyde zehir var. Hastalıklar, özellikle; kanser, neden bu kadar arttı? Obezite keza öyle. Genetiği değiştirilmiş ürünler, hormonlu gıdalar…

Tarımda bilinçsizce yapılan zirai mücadele ve daha fazla ürün alma hırsı sonucu, meyve ve sebzelerin kanserojen yapıcı etkilerine maruz kalıyoruz.

Çiftçiler, ilaçlar hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığı gibi, bu konuda doğru düzgün bir kontrol mekanizması da yok! Bilim insanları yaptıkları açıklamalarda; meyve sebze üretimini teknolojideki gelişmelerin olumlu etkilediğini ancak, zirai mücadelede kimyasal ilaç kullanımının artırmasıyla da önemli bir tehlikenin baş gösterdiğini söylüyorlar. Ülkemizde, özellikle meyve ve sebze üretiminde zararlılar ve hastalıklarla mücadelede bilinçsizce kimyasal ilaç kullanıldığını bilmeyen yok. Kimyasalların zararlı etkisi, sebzenin yada meyvenin iyi yıkanması ya da soyulması ile bir nebze ortadan kaldırılabiliyor. Ancak, bitkinin özsuyuna karışan doğrudan içine nüfuz eden kimyasal ilaçlar uzun süre kalıcı oluyor ve zararlı etkisini yok etmek mümkün olmuyor. Türkiye’de tarımda ilaç kullanımında yeterli bilincin henüz oluşmadığını konunun uzmanlarından hep duyuyoruz.

EN ÇOK TARIM İLACINA MARUZ KALAN BESİNLER

Sebze ve meyvelerin bazıları daha fazla tarım ilacına maruz kalıyor.
Bunlar; Armut, şeftali, nektarin, elma, ananas, çilek, kiraz, ahududu, kereviz, biber, yeşil fasulye, ıspanak, patates, marul… Belli başlıları bunlar.

Çiftçi, ürününde bir hastalık meydana geldiğinde; ilk başvurduğu yer ilaç bayisi. Bayiden kendisine yardımcı olmasını istiyor. İlaç bayileri bol miktarda ilaç satma eğilimi ile hem doktor hem de eczacı gibi davranarak, çiftçiye istediği kadar ilaç veriyor. Çiftçi ilacın etkileri hakkında bilgi sahibi olmadığından sorunu hemen çözmek için, ilacın dozuna ve yöntemine hiç dikkat etmiyor. Ne kadar fazla kullanırsa, etkisinin o oranda çok olacağını zannediyor.

Dünyanın gelişmiş ülkeleri çiftçilerini ilaç kullanımı konusunda çok sıkı kontrole tabi tutuluyorlar ve eğitiliyorlar. Bizde ise, gıda güvenliği, ihmal edilen, üzerinde yeterince durulmayan bir konu. Acil bir yasal düzenleme sıkı bir kontrol mekanizması olmazsa zehirlenmeye devam edeceğiz. İhraç ettiğimiz ürünler; aşırı kimyasal nedeniyle gümrük kapılarından geri dönüyor. İmha edilmesi gerekirken iç piyasaya sürüldüğü söyleniyor. Tabii bu bir iddia. Umarım doğru değildir. Amerikan Çevre Koruma Ajansına göre; pestisit zehirli bir madde olarak tanımlanmakta. Çünkü her yıl 5 milyondan fazla insan tarım ilacı yani pestisit sebebiyle yaşamını yitiriyor.

Sadece sebze ve meyve de mi zehir var? Boğazımızdan geçen hemen hemen her şey zehir içeriyor. Ekmeğimiz bile zehirli. Undaki katkı maddeleri saymakla bitmiyor. Sahte ballar, sahte peynirler, zeytindeki gıda boyaları, içtiğimiz sütler….hangi birini sayalım.

Hızla ata tohumuna ve organik tarıma yönelmeliyiz. Hibrit tohum kullanımını yasaklamalıyız. Gıda Laboratuvarlarının sayısını artırmalıyız. Sebzeyi ve meyveyi mevsiminde tüketmeye özen göstermeliyiz. Bu konuda, “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı”na çok iş düşüyor. Aksi halde, birileri ömrümüzden çalmaya Birileri de seyretmeye devam edecek! Buna seyirci kalamayız.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.