Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

AK Parti İl Başkanlığında Bayramlaşma

Gündem Yayın: 30.07.2014 13:12
Yazar:
AK Parti İl Başkanlığında Bayramlaşma

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin, “Kardeş olduklarını söyleyenler Allahu Ekber diyerek birbirlerinin boğazlarına sarılıyorsa, başkalarını suçlamadan önce Müslümanlar kendilerine dönmeli ve aynaya bakmalıdır” dedi.

Şahin, partisinin Karabük İl Başkanlığının düzenlediği bayramlaşma programına katıldı. Partililerle tek tek tokalaşan Şahin, çocuklara da bayram harçlığı verdi.
Parti önünde bir konuşma yapan  Mehmet Ali Şahin, bayramın sevinçlerin, mutlulukların paylaşıldığı günler olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Tabi Ramazan bayramının birinci günü sadece sevinci ve mutluluklarımızı paylaşmayı arzu ederdik ama maalesef acıları, üzüntüleri, vahşetleri ve katliamları paylaşmak zorundayız. Sorumlusu kim? Gazze’de Filistinli Müslümanların üzerine bomba yağdıran İsrail mi?, Evet sorumludur. Ancak rahmetli Necip Fazıl’ın ‘Bir Adam Yaratmak’ isimli eserinde ‘Eğer hırsız ciğerini söküp almaya gelmişse, ciğerine soracaksın, ne suç işledin diye’ diyor. İslam aleminin böylesine sıkıntılı dönemde eğer şu Ramazan bayramını, bayrama yakışır bir şekilde kutlayamıyorsa başkalarına suçlamaktan önce kendisine bakmalı, aynaya bakmalıdır. Neden bunlar bizim başımıza geliyor diye düşünmeli. Kardeş olduklarını söyleyenler ve aynı dine inandıklarını söyleyerek, Allahu Ekber diyerek birbirlerinin boğazlarına sarılıyorsa başkalarına suçlamadan önce Müslümanlar kendilerine dönmeli ve aynaya bakmalı. Dileğimiz duamız bu yaşananlar Müslümanların şuurlanmasına kendine gelmesine, bir ümmet olduklarının şuuruna varmalarına vesile olur. Bir ve beraber hareket etmedikçe, birbirleriyle uğraşmayı bırakarak hasımları varsa onlarla uğraşacak gücü elde etmedikçe bu belalardan başları kurtulmayacak.”
Şahin, daha sonra partisinin il başkanlığı makamına geçerek burada gazetecilerin sorularını cevapladı.
“GEREKEN NEYSE YAPILACAKTIR”
Şahin, Şanlıurfa’da Suriye sınırında meydana gelen çatışmada şehit edilen askerlerin PKK terör örgütünün yaptığı yönündeki bir soruya şöyle karşılık verdi: “Suriye tarafından açılan ateş sonucu şehit verdiğimiz askerler var. Bu konu ile ilgili Genelkurmay Başkanlığımızın yaptığı açıklamanın dışında söyleyeceğim bir şey yok. Bu konu milli güvenliğimiz açısından değerlendirilmesi gereken bir konudur. Bildiğim kadarıyla PKK terör örgütünün bir eylemi olduğuna dair bir açıklama yaptı Genelkurmay. Bu konuda yapılması gereken ne varsa, Genelkurmay Başkanlığımız, güvenlik güçlerimiz ve devletimiz mutlaka yapacaktır.”
MİLLETVEKİLLERİNİ ELEŞTİRDİ
Paralel yapı operasyonu kapsamında gözaltına alınan emniyet güçlerini bazı milletvekillerinin adliyede ziyaret etmesini sert bir dille eleştiren Mehmet Ali Şahin, şunları söyledi: “Cumhuriyet savcısının elindeki en önemli delillerden bir tanesi bu ziyarettir. Bunlar kaş yapayım derken göz çıkartmışlar. Bazı emniyet mensuplarının yasa dışı dinlemeler, sahte delille dinleme kararları alarak yapmış oldukları bir çalışmanın hesabının sorulmaya çalışıldığı bir soruşturmadır. Bu konuda tutuklanan emniyet mensupları var, emekli olmuş olanlar var. Savcılıkta ifadeleri alınmakta olanlar var. Bunlar yargısal süreçlerdir. Bunları büyük bir dikkatle takip edelim. Ancak bazı milletvekillerinin gözaltındaki bu eski ve görev başındaki emniyet mensuplarını ziyareti var. Bu ziyareti yapan milletvekilini tüm kamuoyu yakından biliyor. AK Parti’deydi ve niçin ayrıldıklarını bu arkadaşlar açıklamışlar. Bu arkadaşlarımızın bu emniyet mensuplarını adliyede ziyaret etmiş olmaları bu iddianın güçlendirilmesi anlamına gelir. İddia, bu emniyet mensupları bir paralel yapı içerisinde devlet içinde yapılandırma oluşturmuşlar. Devletin hiyerarşik düzeni dışında başka yerden talimat alarak hükümete yönelik darbe girişiminde bulunmuşlar, iddia bu. Falan gruba, cemaate ait emniyet mensupları iddia ediliyor. Bu milletvekilleri de o cemaate mensup olduklarını söyleyerek partiden ayrılmışlardır. Onların bu emniyet mensuplarını ziyaret etmesi, böyle bir yapı var tezini güçlendirir. Bu milletvekilleri emniyet mensuplarına en büyük kötülüğü yapmışlardır. Cumhuriyet savcısının elindeki en önemli delillerden biri bu ziyarettir. Bunlar kaş yapayım derken göz çıkartmışlardır. Kafa golleriyle meşhur Hakan Şükür’ün böylesine kafasızlık yapmasını yadırgadım.”
“BU YAPININ PARLAMENTO EMNİYET VE YARGIDA AYAKLARI VAR”
Şahin’e, eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in de ziyaret ettiği hatırlatıldı. Bunun üzerine Şahin, şunları söyledi: “ Oda aynı kategoride. Biz falan yerin mensubuyuz diyen arkadaşlarla birlikte yaptıklarına göre, hepsi de birlikte bu emniyet güçleri ile ilgili iddiaları güçlendirdiler. Bir ekip ve bir yapı var devlet içinde. Bu yapının, parlamentoda, emniyette ve yargıda ayakları var. Bunlar adliyede bir araya geldi. Başka delil aramaya gerek yok. Biz hiç kimsenin şu mübarek bayram günü gözaltına ve cezaevinde olmasını arzu etmeyiz. Çoluk çocuğunun üzüntü içerisinde olmasını asla arzu etmeyiz. Onlar devleti, savcıyı, hakimi, hükümeti suçlayacakları yerde, bu masun insanların zihinlerini çelerek farklı yapıya hizmet etme konusunda onları yanlış yönlendirmelerini değerlendirmeli. Bu işin asıl sorumlusu kimdir onu değerlendirsin. Neden bu arkadaşların başına bunlar geldi. Hangi talimatla bunları yapmak durumunda kaldılar onu irdelesinler.”
Mehmet Ali Şahin, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak şunları söyledi: “Anketler yayınlanıyor. 10’a yakın kamuoyu şirketinin Cumhurbaşkanı seçimleri ile ilgili elde ettiği oran gazetelerde sıralanmıştı. Ortalama yüzde 50 – 55 arasında. Biz parti olarak en az yüzde 55 ile 60 arasında oy bekliyoruz.”

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Manşet Yayın: 06.05.2024 09:00 |Güncelleme:05.05.2024 13:40
Yazar:
KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Ne de çabuk geçiyor yıllar…

Kıbrıs konusu Türkiye’nin gündemine gireli 75 yıl, Türk ordusu Kıbrıs’a gireli 50 yıl olmuş. Yıllar geçti ama hiç değişmedi Kıbrıs… Adanın her yanı tarihi gerçekleriyle yaşıyor.

Her şey aynı…

Adada yaşayanlar, adanın sahilleri, adanın sıcaklığı, doğasının güzellikleri, insanlarının adalı halleri hep aynı. Ama değişmeyen tek şey; orada yaşayan insanların geleceğini değiştirme gayretleri…

Aslında bu gayretler 50’li yıllardan beri var. Bu gayretlerin başrol oyuncuları da Rum-Yunan ikilisi…

Sanki o küçücük adada sadece kendileri yaşıyorcasına hiç vazgeçmediler! Ada bizimdir dediler, adanın asıl sahibi Kıbrıs Türk Halkına adayı dar ettiler.

Tarih, özellikle Rumların adalı Türklere uyguladıkları nice mezalimlerle doludur…  Günümüzde hala Kıbrıs Türk Halkına uygulanan yaşam ambargoları bunun en çarpıcı örneğidir.

Rum-Yunan ikilisinin adayı ele geçirme oyunu 20 Temmuz 1974’te Türkiye tarafından bozulunca; işte o tarihten sonra bu oyunu dünyanın neredeyse her yerinde oynamaya başladılar. BM, AB, ABD, İngiltere ve aklınıza gelebilecek her platform onlar için Kıbrıs’ı ele geçirme sahnesi oldu. Hala olmaya devam ediyor.

Aslında bu oyun sahnesinde sergilenen ne varsa hepsinin başında ‘Kıbrıs Müzakeresi’ başlığı var! Ama bu başlığın içinde de talepler hep aynı:

  • Türkiye’nin ada üzerindeki garantörlüğü kabul edilemez,
  • Türk askeri adayı derhal terk etmelidir.
  • 1974’te Güneye göç eden Rumlara terk ettikleri ev, arazi ve malları verilmelidir,
  • Türklerin elinde bulunan toprakların önemli bir bölümü Rum tarafına verilmelidir,
  • Güneye göçen Rumlardan 200 bin kadarı yeniden kuzeye yerleşmelidir,
  • Adaya yerleşen Türkiyeli göçmenler adayı terk etmelidir.
  • Kıbrıs Türklerine azınlık haklarından bir fazlası dahi verilemez,
  • Adanın Yönetim şekli ‘’Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’’ olmalıdır,
  • Adada tek egemenlik, tek halk, tek kimlik geçerli olmalıdır…

İşte Rum-Yunan ikilisinin hiç değişmeyen talepleri özet olarak budur. Rum kesiminde hangi politikacı yönetime gelirse gelsin. Yukarıda sıraladığım bu taleplerden asla vazgeçemez. Çünkü bu talepler, Rum kilisesinin, Rum Ulusal Konseyinin değişmez kırmızıçizgileridir.

Pekiyi, Rum-Yunan ikilisinin bu talepleri karşısında Türk tarafı ne yapmıştır? Buna bir bakalım:

1968 yılından beri süregelen müzakerelerde hep iyi çocuk biz olalım da bu konu bir an önce çözülsün politikası yıllarca uygulanmış. Hatta bir ara Annan denen bir tuzak planla neredeyse adadaki tüm kazanımlarımızı kaybedeceğimiz sırada; yine Rumların bu plana hayır demesiyle ada elimizden kayıp gitmemiştir.

Sonraki yıllarda KKTC’yi yöneten Talat ve Akıncı dönemlerindeki verelim kurtulalım, Rumlarla iç içe yaşayalım gayretlerine rağmen; gerek Kıbrıs Türk Halkı, gerekse özellikle Türkiye hem müzakerelerde, hem de uluslararası platformlardaki tüm dayatmalara direnerek adayı bu ikiliye teslim etmemişlerdir.

Günümüze gelindiğinde artık ne Türkiye, ne de adada kurulan son Türk devleti KKTC’nin yönetimi; iki ayrı devlet, iki ayrı egemenlik, iki ayrı yönetim, iki ayrı halk gerçeği kabul edilmeden müzakere masasına gelmeyeceklerini net bir şekilde açıklamışlardır.

Son birkaç aydan beri BM gözetiminde Kıbrıs konusunda yeniden müzakerelerin başlaması için türlü gayretler sarf edilmektedir. Ama gelin görün ki, her defasında Türkiye’nin AB müzakerelerinin başlaması için konuyla hiç alakası olmayan Kıbrıs konusunu çözün dayatması ülkemizin önüne koyulmaktadır. Böylesi bir iki yüz yüzlülük görülmüş müdür?

Yazımın girişinde de belirttiğim gibi adada aslında değişen hiçbir şey yoktur. Değişen sadece zaman, o zamana sığan gerçeklerdir.

Adanın güneyinde Rumlar, kuzeyinde Türkler yaşamakta. Bu insanlar yaşam mücadelesi için her gün işlerine gidip gelmektedirler.

Rumların en büyük avantajı; haksız, hukuksuz kabul edildikleri AB üyeliği ile tüm dünyanın adanın yasal hükümeti olarak GKR yönetimini tanımış olmalarıdır.

Türklerin ise en büyük dezavantajı; yaşadıkları devleti Türkiye’den başka hiçbir devletin tanımamış olması, taşıdıkları kimliğin Türkiye hariç hiçbir ülke tarafından kabul görmemesidir.

Bundan önce kaleme almış olduğum, ‘’Kıbrıs Konusu Kabuk Bağladı’’ başlıklı yazımda bahsettiğim gerçekler hiç değişmemiş, hala geçerlidir. Bu yazımda belirtmiş olduğum hususlar ise Kıbrıs konusunda unutulanları yeniden hatırlatmak içindir.

Unutulmasın ki:

‘’Vicdan unutmaz, tarih hatırlatır…’’

 

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

06 Mayıs 2024

 

 

 

 

Paylaş: