AK Parti Genel Sekreter Yardımcısı ve Karabük Milletvekili Cem Şahin, Karabük Adalet Sarayı projesinde çalışmaların başlanarak birinci kazmanın vurulduğunu ve temel atma merasiminin bu ay içinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç tarafından gerçekleştirileceğini bildirdi.
Yapım ihalesinin 22 Eylül’de tamamlandığını hatırlatan Şahin, yasal sürecin akabinde yüklenici firmanın alana indiğini ve temel açma çalışmalarının resmen başladığını söz etti.
Yaklaşık 23 bin metrekare alanda yükselecek olan yeni Adalet Sarayı’nın 800 milyon TL yatırım bedeline sahip olduğunu belirten Şahin, "Projemiz 2025 Yatırım Programı’na alınmıştı. Bir aksilik olmazsa bu ay içinde Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç temel atmak için vilayetimize gelecek. Temel atımının akabinde çalışmalar süratle ilerleyecek ve yapı kısa müddette hizmete sunulacak" dedi.
Adalet Sarayı’nın bodrum ve yer dahil toplam 6 kattan oluşacağını aktaran Şahin, projede 54 hâkim ve Cumhuriyet savcısı odası, 21 duruşma salonu, icra dairesi, seçim müdürlüğü, kontrollü özgürlük müdürlüğü, çocuk adalet merkezi, isimli takviye ve mağdur hizmetleri müdürlüğü ile 262 araçlık kapalı otopark bulunduğunu kaydetti.
Şahin, yapının tamamlanmasıyla birlikte Karabük’te adalet hizmetlerinin daha faal, süratli ve çağdaş bir yapıya kavuşacağını, birebir vakitte kentin gelişimine kıymetli katkı sağlayacağını vurguladı.
Milletvekili Şahin, projeye verilen dayanak hasebiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Adalet Bakanı Tunç’a teşekkür etti.
Milletvekili Ali Keskinkılıç ise projenin Karabük’ün uzun yıllardır muhtaçlık duyduğu çağdaş adalet altyapısını sağlayacağını belirterek, "Karabük’e yakışır, güçlü ve işlevsel bir adliye binasının hayata geçmesi için değerli bir adım atıldı" sözlerine yer verdi.
Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya da Adalet Sarayı’nın inşa edileceği bölgenin çağdaş şehircilik açısından kıymetli bir dönüşüm sürecinde olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Belediye olarak bu bölgede ulaşım, altyapı ve çevresel düzenlemeler başta olmak üzere kapsamlı bir çağdaş şehircilik çalışması yürütüyoruz. Yeni Adalet Sarayı da bu dönüşümün kıymetli bir kesimi olacak. Hem bölgenin çehresini yenileyecek hem de vatandaşlarımızın adalet hizmetlerine çok daha çağdaş bir ortamda ulaşmasını sağlayacak. Kentimiz için büyük bir kazanım."
Samsun’da baba ve 2 kızının hayatını kaybettiği akaryakıt istasyonu faciasının davası başladı
Samsun’da bir akaryakıt istasyonunda meydana gelen ve baba ile 2 kızının hayatını kaybettiği heyelan faciasının davası başladı.
Samsun’un Canik ilçesinde, Lovelet AVM yanındaki akaryakıt istasyonunda 27 Nisan 2025 gecesi meydana gelen olayda, oto yıkama kısmında aracını yıkayan Adem Kaya (35), kızları Açelya Mina (7) ve Ayla (5) toprak kayması sonucu göçük altında kalarak hayatlarını kaybetmiş, anne Çiğdem Kaya (31) ise yaralı olarak kurtulmuştu.
Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede olayın ’iş güvenliği ihmali’ sonucu meydana geldiği vurgulanırken, istasyon sahibi Mehmet Zeki Gedikli ile işletmede fiilen müdür üzere hareket ettiği belirtilen Kemal Yıldırım hakkında TCK 85/2 kapsamında 2 yıldan 15 yıla kadar mahpus cezası istendi.
Söz konusu davanın birinci duruşması Samsun 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmada Çiğdem Kaya, avukatları, kayınpederi İrfan Kaya, kayınvalidesi Nurhayat Kaya ile tutuklu yargılanan Mehmet Zeki Gedikli (80) ve tutuksuz yargılanan Kemal Yıldırım ve avukatları hazır bulundu.
Tutuksuz yargılanan Kemal Yıldırım, "Ben o gün izinliydim. Saat 23.10’da mesai arkadaşlarım göçük olduğunu haber verdi. Geldiğimde güç yoktu. Elektrik vermeyi sağladım. Mehmet Zeki Gedikli işverenim olur. 2011 yılından bu yana çalışıyorum. Vazifem istasyonda işçiden sorumlu olmak ve bankaya para yatırmaktır. İş yerindeki raporda kusura müdahale etme yetkim yok. Daha evvel heyelan ve toprak düşmesi olmamıştı. Ben katiyen olaya ait kamera kayıtlarını silmedim, silinmesi için de müdahale etmedim" dedi.
Tutuklu sanık Mehmet Zeki Gedikli, "Şehir dışındaydım, olayı televizyondan öğrendim. Sonraki gün avukatımla birlikte teslim oldum" diye konuştu.
Duruşmada kendini düzgün hissetmediğini söyleyen Gedikli’nin mahkemeye sunduğu yazılı savunması ise şöyle:
"Bu olaydan ötürü üzgünüm. 2 yavru ve babasının vefatından ötürü üzgünüm. Maddi ve manevi ne yapmam gerekiyorsa hazırım. 2011 yılından olay gününe kadar orayı işletmekteyim. Cezaevinde anjiyo oldum, çeşitli sıhhat sıkıntılarım var. Tutukluluğumu meskende geçirmek üzere tahliyemi talep ediyorum."
Olayda eşi ve iki kızını kaybeden, kendisi de vefattan dönen Çiğdem Kaya, "Şikayetçiyim, cezalandırılmalarını istiyorum. Ailemle memnun mutlu aracı yıkayıp gidecektik. Çocuklarım toprağın altında çürüdü. 8 aydır hastane hastane dolaşıyorum. Bu ay çocuğumun doğum günü, 2 sefer düşük yaptık. Çocuklarımdan vazgeçmedim. Çocuklarımın saçının teli kadar ceza istiyorum. Keşke ben de o gün ölseydim de bu günleri görmeseydim. Psikolojim bozuldu, Samsun’u terk etmek zorunda kaldım. File yahut istinat duvarı olsaydı artık eşim ve çocuklarım yanımda olacaktı" halinde konuştu.
Kaya ailesinin avukatı Kartal Akcan, "Teraslama yapılsaydı yavaş yavaş yığılacaktı. Püskürtme beton yapsalardı bu olay olmayacaktı. Bir aile yok oldu, bir ailenin soyu tükendi. Araç yıkama yeri orada değil de Lovelet tarafında olsaydı bugün bu olay yaşanmayacaktı" dedi.
Baba İrfan Kaya, "Hasta olduğunu söylüyor, geçmiş olsun ancak ben bir oğlumu ve 2 torunumu kaybettim. Şikayetçiyim" diye konuştu.
Anne Nurhayat Kaya da "Şikayetçiyim. Tek çocuğumdu, ciğerimdi. Çocuklarım, yuvam kayboldu. Biz bittik, ben ölüyüm şu an. Konutuma giderken gözlerimi yumuyorum. Göğüs kafesimin yan tarafını açsalar orası sızlıyor. Yavrum İstanbul’dan peşime gelmişti. Tedbirini al. Çocuklarım gitti. Gelinim uyuyamıyor geceleri. Sebep oldular" tabirlerini kullandı.
Tanık istasyon çalışanı Sudenaz Baltacı, "O akşam oradaydım. Hesap yapıyorduk. Sarsıntı oluyor zannettim. Dışarı çıktım. Kemal Bey müdürümüzdür" biçiminde konuştu.
Duruşmada istasyon çalışanları şahit olarak dinlendiler. Şahit Deniz A. "Ben vardiyada çalışıyordum. Sesi duyduk dışarı çıktık. Ambulansı aradım" diye söz verdi.
Savcının tutukluluğun devamı istikametindeki talebinin akabinde kelam verilen Çiğdem Kaya:
"Ben bir intikam peşinde değilim, az da olsa cezalarını almalarını istiyorum" dedi.
Avukat Kartal Akcan, "Bilinçli taksir olduğunu düşünüyorum, tutukluluk halinin devamını talep ediyorum" açıklamasında bulundu.
Mahkeme, iş yeri sahibinin tutukluluk halinin devamına ve tutuksuz öbür sanığın isimli denetim kaidelerinin sürmesine karar vererek duruşmayı 07 Nisan 2026 tarihine erteledi.
"Yanlarına kalmasını istemiyorum"
Duruşma çıkışında açıklama yapan Çiğdem Kaya, şunları söyledi:
"Olaydan ötürü beni evlatsız bıraktılar, adalet arıyorum. Yanlarına kalmasını istemiyorum. Kimler sebep olduysa cezalandırmalarını istiyorum. Evlatlarımın, eşimin hayalleri vardı. 8 aydır toprağın altında çürüdüler. Bacağımda aksamalar var, hastane hastane dolaşıyorum. Beni mahvettiler, perişan ettiler. Benim yuvamı yıktılar. Hakkımı helal etmiyorum. Evvel Allah’ın adaletine sonra devletimizin adaletine bırakıyorum."
Avukat Kartal Akcan ise şöyle konuştu:
"Bir aile yok oldu, iki ailenin soyu tükendi. Devletin kontrolleri daha sıkı yapması gerekir. Ağır ceza mahkemesinin vereceği karar benzeri olayların önlenmesi için başlangıç olacaktır."
Baba İrfan Kaya ve anne Nurhayat Kaya da çok acı çektiklerini, konutta duramadıklarını, mezarlıkta yaşadıklarını belirterek sorumluların cezalandırılmasını istediklerini tabir ettiler.
Bilirkişi raporu: "Ruhsatsız ve tedbirsiz"
Dosyaya giren eksper raporunda, oto yıkama kısmının tesisin vaziyet planında yer almadığı, ruhsat ve müsaade evrakı bulunmadığı ve gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı vurgulandı. Raporda, işletme yetkililerinin heyelan ve toprak kayması risklerine karşı müdafaa tedbirlerini göz arkası ettiği kaydedildi.
