KASTAMONU Türk Kızılayı Hanönü Şubesi tarafından ilçede kan bağışı kampanyası düzenledi. Düzenlenen kampanyaya ilçe halkı büyük ilgi gösterdi. Tek gün düzenlenen kampanyada rekor düzeyde kan bağışı yapıldığı bildirildi. Hanönü Türk Kızılayı Şube Başkanı Mehmet Arslan gazetecilere yaptığı açıklamada, "Her üç ayda bir kez düzenlemiş olduğumuz kan bağışı kampanyasına ilçe halkı büyük ilgi göstermektedir. Hanönü Şehit Faruk Kragöz Yatılı Bölge Okulu Toplantı Salonu’nda dün düzenlediğimiz kan bağışı kampanyasına rekor düzeyde katılım olmuş ve 51 kişi kan bağışında bulunarak nüfus oranında Kastamonu’da rekor kırmıştır. Türk Kızılayı, kan bağışı alanında yürüttüğü çalışmalarla binlerce gönüllü bağışçının yaşam kaynağı olan kanlarını ihtiyaç sahipleri ile paylaşmalarına aracılık etmektedir. Hanönü ilçemizde yaptığımız kan bağışı kampanyasında 51 kan bağışı yaparak 51 adet fidan diktik.Teşekkürler Hanönü" dedi.
Tüm ülkeler ekonomilerinin büyümesini ister. Fakat bazı durumlarda büyüme halkı yoksullaştırır? Bu durum, büyüme dengeli ve sağlıklı olmadığında ortaya çıkar. Tüm sektörlerde birbirine paralel, istikrarlı ve uyumlu büyüme sağlanamazsa; gelir dağılımında adaletsizlik büyür, halkın büyümeden aldığı pay düşer. Sadece belli bir kesim zenginleşir, büyür. Peki ekonomik büyüme nasıl olurda yoksullaştırabilir? Jagdish Bahagwati’ nin 1958 yılında ortaya koymuş olduğu yoksullaştıran büyüme teorisi bunu şöyle açıklıyor; Bhagwati'nin yoksullaştıran büyüme yaklaşımına göre, özellikle düşük gelirli ülkelerde dış ticaretteki artış, öncelikle ekonomik büyümeye, daha sonra dış ticaret dengesinin bozulmasına ve son aşamada da dış ticaret dengesindeki büyük çaplı bozulmaya bağlı olarak ekonomik büyümenin olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır.
Türkiye'nin son 20 yılda ortalama büyüme oranı %5,4 Ortalama büyüme oranı en yüksek olan sektör ise, %6,6 ile inşaat sektörü. Son 20 yılın en yüksek büyüme oranları 2003-2007 arasında %7,3 ile gerçekleşti.
2024 yılı büyüme rakamları açıklandı. Türkiye ekonomisi, 2024'ün ilk çeyreğinde yüzde 5,3, ikinci çeyreğinde yüzde 2,4 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 2,1 büyüme kaydetmişti.Son çeyrekte de yüzde 3 büyüme kaydedildi. 4 çeyreğinde ortalamasını aldığımızda 2024 yılında 3.2 büyüme kaybetmişiz. Görüldüğü gibi büyüme devam ediyor. Fakat halk giderek daha da yoksullaşıyor. Ekonomik büyüme bir ülkenin belirli bir dönem içinde üretim kapasitesinin artması anlamına gelir. Büyüme genellikle gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) veya gayri safi milli hasıla (GSMH) gibi ekonomik göstergelerle ölçülür. Ekonomik büyümenin bir ifadesi ülkenin milli gelirindeki artışa karşılık gelir. Eee, o halde milli gelirlerdeki artış vatandaşın cebine neden eşit şekilde yansımıyor.?
Ülke daha fazla üretip daha fazla ihraç eder hale gelmiş ama dış ticaret hadleri bozulduğu için daha az tüketebilir olmuşuz. Bir başka ifadeyle, ülke büyümüş ama refahı azalmış. Bhagwati buna yoksullaştıran büyüme diyor. Türkiye işte bunu yaşıyor.
Bir önceki yazımda gelir dağılımındaki adaletsizliği rakamlar vererek anlatmaya çalışmıştım. Ülke nüfusunun çok büyük bir kesimi (51 milyon 600 bin kişi) açlık sınırının altında ücretlerle yaşam mücadelesi veriyor demiştim. Halkın refahını artırmayan, tabana yansımayan büyüme sağlıklı büyüme midir? Bana göre, bunun hormonlu büyümeden hiç bir farkı yoktur.