Samsun protokolü, 2024 Paralimpik Oyunları’nda Türkiye’yi temsil edecek Samsunlu mili sporcuları ziyaret ederek başarılar diledi.
Samsun Valisi Orhan Tavlı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Samsun Milletvekili Mehmet Muş, AK Parti Samsun Milletvekilleri Orhan Kırcalı, Ersan Aksu ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, İlkadım Atletizm Pistini ziyaret ederek burada 2024 Paralimpik Oyunları’na hazırlan Samsunlu mili sporculardan Esra Bayrak, Fatma Damla Altın, Reyhan Taşdelen ve Eda Yıldırım ile bir araya geldiler. Ziyarette konuşan Vali Tavlı, "Paralimpik Oyunları’nda ülkemizi en güzel şekilde temsil edecek olan Samsun’umuzun evlatları milli sporcularımıza yürekten başarılar diliyorum" dedi.
Başkan Doğan ise Türkiye’yi temsil edecek sporculara başarılar dileyerek, "2024 Paralimpik Oyunları’nda ülkemizi ve şehrimizi gururla temsil edecek milli sporcularımız; Esra Bayrak Fatma Damla Altın, Reyhan Taşdelen ve Eda Yıldırım’a gönülden başarılar diliyorum. Samsun’umuzun yetiştirdiği kıymetli evlatlarımızla, sporcularımızla gurur duyuyoruz" diye konuştu.
Karabük’ün bugün yaşadığı durumun tam tanımı budur bu söz. Çünkü bu şehirde kimse aynaya bakmıyor. Herkes suçu bir başkasına atmakla meşgul. Herkes konuşuyor ama kimse sorumluluk almıyor. Herkes bir şeymiş gibi davranıyor ama gerçekte kimse elini taşın altına koymuyor.
Bir zamanlar sanayinin gururu olan Karabük, bugün geçmişine yaslanarak geleceğini tüketen bir şehir hâline geldi. Fabrikaları olan ama işsiz gençlerle dolu, STK’ları olan ama halktan kopuk, siyasetçileri olan ama vizyondan yoksun, sermayesi olan ama yatırıma ve kalkınmaya kapalı bir şehir…
Kardemir Üretir Ama Şehri Büyütmez
Kardemir hâlâ çelik üretmeye devam ediyor. Ama bu çelik artık Karabük’ün omurgası değil. Çünkü Karabük’ün omurgası çoktan eğildi. Kardemir, yıllardır kentle arasına mesafe koymuş durumda. Ne sosyal sorumlulukta var, ne gençlere umut olacak projelerde. Ne çalışanının sosyal refahını konuşuyoruz ne de şehrin kültürüne yaptığı katkıyı. Kardemir, bu şehrin bağrından çıktı ama artık bu şehirle gönül bağı kalmadı. Şehri büyütmek gibi bir derdi olmayan bir dev, sadece kendi çevresini doyurur. Olan yine Karabük halkına olur.
Koltuk İçin Değil, Şehir İçin Sorumluluk Gerek
Karabük siyaseti uzun zamandır kendi kısır döngüsüne hapsolmuş durumda. Vizyon üretmek yerine var olan sorunları yönetmeye çalışıyor. Hesap soran yok, hesap veren hiç yok. Yerel ve ulusal temsilciler, halktan uzak, halkın sorunlarından bihaber. Ankara’dan randevu alıp poz vermeyi icraat zanneden bir siyaset tarzı hâkim. Kentsel dönüşüm duruyor, üniversite-şehir ilişkisi kopuk, gençlik çaresiz, sokaklar sessiz… Ama siyaset bu sessizliği hâlâ bir başarı sanıyor. Karabük artık günü kurtaran değil, geleceği kuran siyasetçilere ihtiyaç duyuyor.
Sadece Servet Biriktirmekle Şehir Kalkınmaz
Karabük’te iş adamı sayısı çok, ama kent için taş üstüne taş koyan iş insanı sayısı yok denecek kadar az. Sermaye büyüyor ama şehir küçülüyor. Herkes kendi şirketini büyütmenin peşinde, ama Karabük’ün geleceğine dair tek bir stratejik hamle yok. Ne yeni istihdam alanı var, ne teknoloji yatırımı, ne sosyal yatırım. Şehirle birlikte büyümek değil, şehirden kopuk büyümek tercih ediliyor. Oysa şehirle bağı olmayan sermaye, ilk fırsatta bavulunu toplar, gider.
Tabela Var, Tavır Yok
Karabük’te STK’lar ya protokolün gölgesine sığınmış ya da derin bir sessizliğe gömülmüş. Toplumu temsil etmek yerine etkisiz birer göstergeye dönüşmüş durumdalar. Halkın sorunlarını gündeme getirmek yerine, siyasetle uyumlu olmaya çalışıyorlar. Yılda birkaç etkinlik, birkaç ziyaret, birkaç sosyal medya paylaşımıyla topluma fayda sağlandığını düşünen yapılarla karşı karşıyayız. Gerçek sivil toplumun olmadığı yerde halkın sesi kısılır, vicdan susturulur.
Gidiyorlar, Çünkü Umutları Kalmadı
Karabük’ün gençleri üniversiteyi bitirir bitirmez gidiyor. Çünkü dönebilecekleri bir iklim yok. Ne kültürel hayat var ne iş alanı. Ne yatırım var ne de yönlendirme. Bu şehir, gençliğini her geçen yıl daha fazla kaybediyor. Ve kimse bu sessiz göçün farkında değilmiş gibi davranıyor. Oysa bir şehir, gençleriyle nefes alır. Onlar gidince, şehir sadece yaşlı bir anıya dönüşür.
Yüzleşme Zamanı
Karabük artık susmamalı. Bu şehir, hatayı başkasında aramaktan vazgeçmeli. Her kurum, her birey aynaya bakmalı. Siyasetçi hesap vermeyi öğrenmeli, iş insanı topluma katkı sağlamayı görev bilmeli, STK’lar cesur olmalı, halk taleplerine sahip çıkmalı. Çünkü artık zaman daralıyor. Ve bu şehir, kaderini bekleyen değil, kaderini kuran insanlar istiyor.
Eğer Karabük ayağa kalkacaksa, bu yüzleşmeyle başlayacak. Ve bu yüzleşmeden kaçan herkes, bu şehrin çöküşüne ortak olacak.