Ramazan Öztürk tarafından
23 Nisan, 2024 15:01 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Karabük, 23 Nisan’ı Coşkuyla Kutladı

Türk Milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 104. yıldönümü ve Türk Milletinin egemenliğini ilân ettiği tarih olan 23 Nisan  Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı  tüm yurtta olduğu gibi Karabük'te de coşku içerisinde kutlandı Karabük'te 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı düzenlenen törenle kutlandı. TBMM’nin açılışının 104. yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısı ile düzenlenen tören Karabük Valiliği önündeki Atatürk Anıtına çelenk konulması ile başladı. Düzenlenen çelenk sunma törenine;  Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya, Karabük Emniyet Müdürü Mehmet Ali Haksan Köse, Karabük Milli Eğitim Müdürü Nevzat Akbaş, Daire Müdürleri, Okul Müdürleri, Öğretmenler ve Öğrenciler katıldı. Karabük Milli Eğitim Müdürü  Nevzat Akbaş tarafından Milli Eğitim Müdürlüğü çelenginin sunulmasının ardından, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile Valilik önünde bulunan  Atatürk Anıtındaki tören sona erdi. KUTLAMALARA SATADYUMDA DEVAM EDİLDİ Valilikteki törenin ardından, kutlamalara Dr. Necmettin Şeyhoğlu Stadyumunda devam edildi. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği stadyumdaki kutlamalar saygı duruşu ve istiklal marşının okunması ile başladı. Törende konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Nevzat Akbaş “Bugün; bağımsızlığımızı ve vatanımızın bölünmez bütünlüğünü ifade eden, Türk Milletinin iradesini temsil eden, Gazi Unvanıyla şereflenmiş bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 104. Kuruluş Yıl Dönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı milletçe birlik ve beraberlik içerisinde kutlamanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Cumhuriyet güneşinin vatan ufuklarında parladığı, bağımsızlık meşalesi olan 23 Nisan 1920 tarihi; Ankara'da, Anadolu'nun dört bir yanını aydınlatan bir dirilişin muştusudur. Uzun savaşlar sonucu diriliş ruhuyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti; bağımsızlık tutkusuyla gönülleri tutuşmuş bir milletin, birlik ve beraberlik içerisinde büyük güçlüklerin üstesinden nasıl gelineceğinin en güzel örneklerinden biridir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder.” şiarıyla bizler de evlatlarımıza verilen bu sevgi ve önemin farkında olarak Bakanlığımızın üst düzey eğitim politikalarıyla ülkemizin, milletimizin geleceği ve barışa katkısı açısından büyük önem taşıyan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı her geçen yıl daha heyecanlı ve sevinçli kutlamaktayız. Anadolu topraklarındaki yüzlerce yıllık birikimimiz ile günümüz gelişmelerinin üzerine inşa edeceğimiz Türkiye Yüzyılı’nda Cumhuriyetimizin tüm kazanımlarına yüksek bir inançla sahip çıkmaktayız. Bu şuurla, başta Cumhuriyet'imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm kahramanlarımızın aziz hatırlarının ve eserlerinin evlatlarımızın zihinlerinde daima yer alması için üstün bir gayretle çalışmaya devam etmekteyiz.  Geleceğimizin güvencesi olan sevgili çocuklarımızın en donanımlı şekilde yetişmesi için daha fazla çalışmamız gerektiğinin de bilincinde olarak her geçen gün yenilikçi çalışmalarımızı istikrarla sürdürüyoruz. Sevgili çocuklar, bilim ve teknolojinin öncülüğünde manevî değerlerimize sahip, millî ideallerimizi yücelten bir anlayışla yetişmeniz, bizim en büyük arzumuzdur. Biz sizlere her daim güveniyoruz ve sizleri çok seviyoruz. Değerli öğretmenlerim, maarif davamıza ufuk açan mutlu ve güçlü yarınların Türkiye'sini hep birlikte inşa ediyoruz. Bu bağlamda seferber olduğumuz eğitim hedeflerimize ulaşmadaki en önemli güç kaynağımız ise siz kıymetli öğretmenlerimizdir. Bu anlamda çalışmalarınızda göstermiş olduğunuz büyük özveri ve fedakârlıklarınızdan dolayı her birinize teşekkür ediyorum.  Kıymetli veliler, gerek Bakanlığımızın eğitim politikalarıyla gerekse Valimiz Sayın Mustafa Yavuz himayelerinde başlattığımız Eğitim Kenti Karabük projesiyle, çocuklarımızı daha nitelikli hale getirmek, işbirliğiyle öğrenmeyi ve kendi kültürel belleğini daha dinamik hale getirmeyi amaçlamakta, bu doğrultuda çalışmalarımızı büyük bir özveri ile sürdürmekteyiz. Karabük Eğitim Ailemizin çalışmaları neticesinde çocuklarımız sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda ülkemizin ve dünyanın her yerinde farklılıklarını ortaya koymakta, ulusal ve uluslararası dereceler elde etmektedir. Buna ilaveten gerçekleştirilen YKS ve LGS sınavlarında gösterdikleri başarılarla akademik ölçütlerde de kendini kanıtlamış ve başarısı yerleşmiş bir il olarak seslerini duyurmaktadırlar. Bu gelenekselleşmiş başarı grafiğinin daha da artırılması noktasında çalışmalarımız düzenli bir şekilde titizlikle devam etmektedir” dedi. Konuşmanın ardından tören geçidi ile devam eden programda Karabük Valisi Mustafa Yavuz tarafından şiir, kompozisyon ve resim yarışmalarında dereceye girenlere ödülleri verildi. Şerife Bacı Anaokulu öğrencilerinin “Hep Seninleyiz Türkiye”, Aydınlıkevler İlkokulu öğrencilerinin “Bu Bayrak” ve Karabük Atatürk Ortaokulu öğrencilerinin “Final Tablosu” adlı gösterileri vatandaşlardan büyük beğeni alarak törene damga vurdu. Fotoğraf çekiminin ardından program sona erdi. Törene Karabük Valisi Mustafa Yavuz, Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya, KBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Cumhuriyet Başsavcısı Koray Kesgin, İl Emniyet Müdürü Mehmet Ali Hasan Köse, İl Jandarma Komutanı Kd. Albay İsmail Gökcek, kurum müdürleri, STK temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, öğretmenler ve öğrenciler ile aileleri katıldı. Kutlamayı izlemek için TIKLAYINIZ!
blank
Atilla Çilingir tarafından
13 Nisan, 2025 12:55 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NEDEN TANINMAZ?

Türkiye’nin ata yadigârı Kıbrıs adasındaki soydaşlarımızı Rumların zulmünden, topyekûn katletmesinden kurtaralı 51 yıl, adalı Türklerin özgürlüklerine kavuşarak KKTC adıyla kendi devletlerini kurmasından bugüne 42 yıl geçti.

   Ama ne adadaki bu değişimi, ne de Türklerin kurmuş olduğu KKTC’yi bugüne değin hiçbir ülke kabullenmedi. Türkiye dışında hiçbir ülke de bu devleti tanımadı!

   Neden?

   O kadar çok nedeni var ki!  

   Bu nedenlerin en başında geleni; Haçlı seferlerinden bu güne böylesine stratejik önemi olan bir coğrafyada tam da Akdeniz’in orta yerinde bulunan, Ortadoğu’yu yakından kontrol eden uçak gemisi konumundaki bu adada Türk’ün varlığı, Türk askerinin olması hiçbir zaman istenmedi de ondan…

  Tarihin hiçbir döneminde Türklerin varlığının Orta Asya’nın dışına çıkması da istenmedi. Çünkü batılılara göre Türklerin batıya yayılması demek İslamiyet’in de genişlemesi, Hıristiyanlığın önüne geçmesi, insanları kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendiren kilisenin de önünü kesmekti de ondan…

   Aslında Kıbrıs’ta yaşanan da budur!

  Bugüne değin GKRY’deki Ortodoks Kilisesinin başındaki papazların istekleri dışında yönetimde bulunan hiçbir Rum lideri Türk tarafı ile çözüm adına müzakere edemedi. Kilise ne dediyse müzakere masasında sadece onu dile getirdi.

   Rum Ortodoks Kilisesi bugüne değin gerçekleşen tüm müzakerelerde adanın yönetiminin Rum tarafında olmasını, Türklerin ise sadece azınlık haklarına razı olmasını istedi. Ondan sonra atılacak adımın, adanın Yunanistan’a ilhak olması da idealleriydi…

  Tarihi gerçeğe de bakıldığında 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı da Ortodoks Kilisesinin Başpiskoposu Makarios’tu. Onun da amacı adayı Yunanistan’a bağlamaktı.

     Kısacası adada yaşanan anlaşmazlığın temelinde Hıristiyan âleminin bu bölgede İslamiyet’in temsilcisi bir devletin olmasını istememesi vardır.

    Bu gerçeğin dışında KKTC’nin tanınmamasının diğer önemli nedeni; ABD-AB-BM ve bölgede menfaati olan diğer devletlerin hem adanın çevresinde bulunan enerji yataklarının kullanılması, hem de adanın stratejik önemi nedeniyle Kıbrıs’ta üs bulundurmak istemeleridir. Bunun için de inanç merkezli politika öne çıkmakta. İslamiyet’in temsilcisi olarak gördükleri KKTC’yi tanımak yerine; Hristiyan âleminin temsilcisi olarak gördükleri Rum tarafını yasal hükümet olarak tanımak onların işine gelmektedir.

  Bunun yanı sıra ekonominin, paranın gücü de önemlidir. Bunun en yakın örneği; KKTC’nin de gözlemci ülke olarak tanındığı Türk Devletler Teşkilatına üye ülkeler konumundaki; Türkmenistan-Kazakistan-Özbekistan ülkelerine AB’den yapılacak 15 milyar avroluk yatırımın da etkisiyle geçtiğimiz hafta GKRY’ne büyükelçi atamışlardır

 TDT üye bu üç ülkenin diplomatik hamlesi karşısında Türkiye’den henüz bir açıklama yapılmadı. Ancak KKTC’yi tanımayan bu üç kardeş ülkenin Rum kesimine büyükelçi atamalarını sadece alacakları ekonomik yardım nedeniyle yaptıkları da söylenemez.

  Çünkü yapılan bu hamlenin arka planında; Türkiye’nin Türk Cumhuriyetlerinde giderek artan gücünün AB tarafından fark edilmesi, bu iş birliğinde bir çatlak açılması, Hristiyan âleminin Avrasya platosuna uzanarak bu güç birliğini ayrıştırması yatmaktadır.

  Türkiye’nin bu noktada Azerbaycan’dan alacağı güçlü bir destek ile AB’nin açmak istediği bu çatlağın önünü kesmesi, Türk Devletler Teşkilatına üye olan ülkeler ile ilişkilerini güçlendirmeye devam etmesi en uygun tercih olmalıdır.

  Görülen odur ki!

  KKTC’nin uluslararası camiada tanınması o kadar kolay olmayacaktır. Ama başta Türkiye’nin yöneticileri olmak üzere KKTC’deki yöneticiler de bu devletin tanıtılması faaliyetlerinden asla vazgeçmemeli, uluslararası ilişkilerde KKTC’nin tanınması mutlaka gündeme getirilmelidir.

    Dünya var olduğundan beri devletlerarasında süregelen dinler savaşı, geçmişte silah gücü ile gerçekleşmişti, günümüzde ise ekonomik güçler çatışması ile devam etmektedir.

    Türkiye bulunduğu coğrafyada, son yurdumuz Anadolu’daki güçlü yapısıyla örnek olmaya devam ettiği Avrasya platosundaki devletlerle olan işbirliğini devam ettirirken, uluslararası ilişkilerde de özellikle Hıristiyan âlemine mensup ülkelere sağladığı avantajları bir kez daha gözden geçirmeli, önümüzü kesmeye çalışan kimi ülkelere bu avantajlar hatırlatılarak onları daha dikkatli olmaya davet etmelidir.

    Bir örnek vermek gerekirse Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle özellikle Avrupa’ya yayılması muhtemel milyonlarca göçmenin önüne geçerek onlara kucak açan Türkiye’nin bu fedakârlığını unutanlara hatırlatmak bile yetecektir.

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.