blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
18 Ocak, 2024 11:32 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Çanakkale’de tarihi mezarlık harabeye döndü

Çanakkale Kara Savaşları sırasında Fransızların çıkarma yaptığı Kumkale bölgesindeki Türk askerinin siper olarak kullandığı Kumkale köyüne ait mezarlık adeta kaderine terk edildi. Bölgede görev yapan devlet adamları ile Kumkale köyündeki vatandaşlarının bulunduğu köy mezarlığı bakımsızlıktan harabeye döndü. Bazı mezar taşlarının kırıldığı, bazı mezar taşlarının yan yattığı, bazı mezarların ise kaydığı köy mezarlığı restore edilerek yeniden ayağa kalkmayı bekliyor.

Çanakkale Savaşları sırasında 25 Nisan 1915 tarihinde Kara Savaşları başladı. Fransızlar Kumkale bölgesinden asker çıkardı. Fransızların Kumkale bölgesine asker çıkarması, Gelibolu Yarımadası’ndaki asıl çıkarma için Türk askerini bu bölgede oyalamaktı. Çıkarmanın gerçekleşmesinin ardından 26 Nisan’ı 27 Nisan’a bağlayan gece Fransız askerleri Kumkale’den çekildi. Fransız askerlerinin çıkarma yaptığı sırada Türk askerinin siper olarak kullandığı Kumkale köyü Muhtarlığına ait mezarlık adeta kaderine edildi. Şuanda 400’e yakın mezar taşının bulunduğu mezarlık bakımsızlık nedeniyle harabeye döndü. Bakımsızlıktan bazı mezar taşlarının kırıldığı, bazı mezar taşlarının yan yattığı, bazı mezarların ise kaydığı köy mezarlığı, restore edilerek yeniden ayağa kalkmayı bekliyor. Kumkale köy mezarlığı, 2011 yılında Çanakkale Valiliği İl Özel İdaresi tarafından restore edilmişti. Mezarlık, zaman içinde tekrardan hava şartları ve çeşitli dış etkenler nedeniyle harabeye döndü. ÇOMÜ İnsani ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mithat Atabay, Kumkale mezarlığının Çanakkale’ye yaklaşık 15 kilometre mesafede olduğunu söyledi. Mezarlığın eski ve köy mezarlığı olduğunu belirten Dr. Mithat Atabay, “Kumkale’de özellikle 1659 yılında Kumkale’nin yapılmasıyla birlikte orada bir yerleşim birimi ortaya çıktı. Bu yerleşim birimi zaman içerisinde belde konumuna geldi. Osmanlı döneminde ise Nahiye konumunda bulunuyordu. Bu yer tarihte 3 temel tarihsel olaya sahnelik etti. Birincisi eski Nahiye olması ve bir ticaret merkezi olması nedeniyle orada çok sayıda devletin görevlilerin mezarları bulunmaktadır. İkincisi ise burası bir köy mezarlığıdır. Üçüncüsü ise 1915 yılında Kumkale Savaşları gerçekleşirken, Türk askerleri Fransızlarla savaşırken, Kumkale mezarlığını kendilerini siper ettirler. O nedenle de mezarlıkların içerisinde bulunan kenarlarında mermi izlerini ve kırıklarını görebiliyoruz. Bu mezarlık savaşa tanıklık etmesi nedeniyle 2011 yılında restore edildi. Ancak herhangi bir sahibinin bulunmaması ve koruma yapılmaması nedeniyle zaman içerisinde erozyon nedeniyle tahrip oldu. Ayrıca o bölgeden geçen kişiler tarafından zaman zaman tahrip edilmiştir. Bizim tarihimizde mezarlıklar önemlidir. Hem tarihe tanıklık ederler. Hem de bir toprağın yada bir yerin adeta tapu senedi olarak karşımıza çıkar. O yüzden Türk halkının ve yetkililerin bu mezarlıkları korumaya özen göstermesi, tarihe de tanıklık etmiş bir mezarlık olması nedeniyle mutlaka restore edilerek, tekrar koruma altına alınmasının yararlı olacağını düşünüyorum” dedi. Bu mezarlığı korumanın, hem Kumkale Muhtarlığının hem de o bölgede yaşayan insanların sorumluluğunda olması gerektiğini de kaydeden Dr. Mithat Atabay, “Oradan gelip geçenlerin yada ziyaretçilerin de her şeyden öncede orada yaşayanlara ve hayatlarını kaybetmiş olanlara saygısı çerçevesinde koruması gerekiyor. Maalesef bizim mezarlıkları köylerde özellikle terk edilmiş yada harabe vaziyette bulunuyor. Bunun önüne geçilmesi aslında bir kültürel anlayışla gerçekleşebilir” diye konuştu. Kumkale mezarlığında Kumkale’de görevli olan ve kalede görevli olan kişilerin bulunduğunu ifade eden Atabay, “Devletin burada görevlendirdiği naipler, nahiye müdürleri, kale komutanları gibi kişilerin mezarları bulunuyor. Mezarlıktaki taşların üzerinde bulunan şekiller bunların hangi sınıfta mensup olduklarını da gösteriyor. Ayrıca köyde yaşayan kişilerinde mezarları orada bulunuyordu. Kumkale mezarlığında bugün ayakta olan yaklaşık 400 tane mezar taşı var” şeklinde konuştu.
BUNU KİM HAZMEDEBİLİR?
blank
İlyas Erbay tarafından
22 Aralık, 2024 14:39 tarihinde yayınlandı
A+ A-

BUNU KİM HAZMEDEBİLİR?

Ülkemiz küresel, fırsatçı vampirler tarafından sömürüldüğü sürece, ekonomide düzelme beklemek saflık olur. Sadece küresel vampirler değil, kanımızı emen, aç gözlü aşağılık vampirlerden kendi içimizde de var. Hem içeriden hemde dışarıdan sürekli sömürülüyoruz. Ne pahasına olursa olsun bu sömürü düzeninden kurtulmak zorundayız. Ülkenin bu sarmaldan bir an evvel çıkması gerekiyor.

Değerli okuyucularım, ülkemizin küresel para baronları ve büyük sermaye sahipleri tarafından yıllardır nasıl sömürüldüğünü 2 yıl önce kaleme aldığım bir makalemde o günün rakamlarıyla basitçe anlatmıştım. Şimdi, güncel rakamlarla, herkesin anlayabileceği bir şekilde bir kez daha bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Konunun daha iyi anlaşılması için, öncelikle, şu iki soruyu tekrar soralım.

1.) Bu kadar büyük parayı, daha doğrusu vurgunu dünyanın hangi ülkesinde yapabilir siniz?

2.) Bu para kimden çıkıyor?

Dolar düşüyor, ekonomi uçuyor! Dolar yükseliyor, ekonomi batıyor!
Öyle mi acaba? Buyrun bakalım! Yükselse de, düşse de birileri sürekli kazanıyor, kaybeden hep ülkemiz!

Düşük kur, yüksek faiz/Yüksek kur, düşük faiz! Yıllardır bu ikisi arasında gidip geliyoruz. Birilerinin işine gelen de işte bu!
Her ikisinin de düşük olması için üretime dayalı güçlü bir ekonomiye sahip olmak gerekiyor. Bu dalgalanma devam ettiği sürece güçlü bir ekonomiden söz edemezsiniz.

İçimizdeki ve dışarıdaki para baronları sürekli pusudalar. Bekledikleri fırsat ortamı; doların tavan yapmasıyla yine oluşmaya başladı. Eee, ne demişler? “Bekleyen derviş muradına erermiş”
1 dolar şu anda 35 ₺ Muhtemelen, harekete geçmek için biraz daha yükselmesini bekleyecekler. Aslında beklemelerine de gerek yok. 35₺ iyi bir rakam.

Biz doların 40₺ TL. olduğunu varsayalım. 100 milyon doları olan bir küresel yatırımcıyı örnek alalım. ( bu içimizdeki para babalarından biri de olabilir) Bunlar bu gün itibariyle, dolarlarını bozdurduklarında, karşılığında; 100 milyon dolar x 40=4 milyar TL elde edecekler. Malûm, şu anda TL mevduat faizleri % 50 seviyelerinde. Bizim yatırımcı, daha doğrusu fırsatçı vampir 100 milyon dolarını bozdurarak aldığı 4 milyar lirayı % 50 den, TL. mevduat faizine bağladığında, 6 ay sonra 1 milyar TL. faiz geliri elde edecek ve parası 5 milyar TL. olacak. Oyununun 2. perdesi işte tamda burada başlıyor. 5 milyar TL yi tekrar dolara çevirip karşılığında 125 milyon dolar alacak. Yani 100 milyon doları 6 ayda 125 milyon dolar olacak. 100 milyon doları kendi ülkesinde faize koysaydı, 6 aydaki getiri 2 milyon dolar civarında olacaktı.
Bizde ne oldu? 25 milyon dolar.
Belki farkettiniz. 6 aylık sürede doları TL karşısında sabit tuttum. Biraz yükseldiğini, 45 ₺ olduğunu varsaysak bile arada uçurum var! 100 milyon doları olmayan biri de ülkesinde %4 -%5 faizle bu parayı temin edip bu büyük fırsattan yararlanabilir. Ülkemizdeki elde ettiği 125 milyon dolardan çektiği kredinin 6 aylık faizi olan 2 milyon doları ve ana parayı aldığı bankaya ödediğinde, cebine en az 22-23 milyon dolar kalır ki, 6 ayda çok büyük getiri.

Ülkemizdeki bu fırsat ortamı küresel para baronlarının iştahını kabarttığı için, zaman zaman hızlı bir şekilde ülkeye çok yüksek miktarda sıcak para girişi oluyor. Ekonomide, sıcak paraya bağlı, suni, geçici bir canlanma hemen kendini gösteriyor. Yalaka basın her zaman olduğu gibi yine “Ekonomide bahar havası” manşetleri atıyor.

100 milyon dolara dünyanın neresinde; bu kadar kolay, bu kadar kısa sürede, 25 milyon dolar getiri elde edebilirsiniz? Böylesine büyük bir vurgunu yapabileceğiniz tek bir ülke var. TÜRKİYE
Örneği 100 milyon dolar üzerinden verdim. Aslında rakam korkunç boyutlarda.

Bu faiz kur oyunu; yıllardır bu şekilde oynanıyor. Küresel para baronları ile birlikte içimizdeki para babaları sürekli kanımızı emiyor. Olan zavallı Türk halkına oluyor! Zaman zaman notlar alırım. Arşivlerime baktım. Aynı oyun; 2020 yılında da oynanmış. doların tavan yaptığı Kasım 2020 de. 1 $ = 8.567₺ yi görmüş. O zamanda bu küresel vampirler ülkemize çökmüşler. 4 ay sonra dolar 6.95 TL ye düş(ürül)müş. Ülkenin milyarlarca doları yine bunların cebine akmış!

Bu şekilde gelen yabancı sermayenin faydadan çok zararı vardır. Yabancı sermayeyi, yatırım amaçlı, istihdam yaratacak şekilde çekebilirsek ancak o zaman ülkeye bir faydası olur.

İşin özeti şu; bu bir kısır döngü. dolar yakında tekrar düşecek, sonra tekrar yükselecek. Faiz / kur karşılıklı oyna(tıl)maya devam edecek. Küresel vampirler ( içimizdeki para babası vampirler de dahil ) kanımızı emmeye devam edecekler. Tam bir win win durumu ! Şimdi yukarıda sorduğum iki soruyu tekrar okuyun ve yanıt verin. Bunu hangi akıl, vicdan kaldırabilir? Bu ülkenin bir vatandaşı olarak bunu hazmedemiyorum, öfke doluyum. Ülkemizin sömürülmesine neden olan, bu fırsat ortamını yaratan; küresel oyun kuruculara ve içimizdeki işbirlikçilerine söyleyecek söz bulamıyorum!

Ekonomist değilim, bunları görmek için ekonomist olmaya da gerek yok. Haddim olmayarak alanlarına girdim kusuruma bakmasınlar!
Aslında, biraz sorgulamak, araştırmak yeterli. Araştırmadan, sorgulamadan ekonomi iyi, dolar düşüyor. Aaa dolar yükseliyor batıyoruz diye düşünenlere; ülkemizin nasıl sömürüldüğünü umarım anlatabilmişimdir.

Mehmet gider, Ahmet gelir. Hafize gider, Pakize gelir, bu döngü bitmez! Bu acımasız kısır döngüden, bu girdaptan kurtulmanın tek bir yolu var. ÜRETMEK. Aksi halde kurtlar sofrasında yem olmaya devam ederiz.

İlyas Erbay

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.