Ihlas Haber Ajansı tarafından
23 Kasım, 2024 12:37 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Zigana’nın zirvelerinde snowboard keyfi

Gümüşhane’nin Torul ilçesi sınırlarındaki Zigana Dağı, yalnızca eşsiz manzaralarıyla değil aynı zamanda macera severlere sunduğu spor imkanlarıyla da dikkat çekiyor.
Tarih boyunca önemli ve zorlu bir geçit olan Zigana’da 5 yıldır snowboard yapan Şenol Pustu’nun (42) dağın doğal pistlerinde gerçekleştirdiği inişlerle ilgili videoları sosyal medyada yoğun ilgi görüyor.
Türkiye’nin ilk kayak merkezlerinden birisine ev sahipliği yapan Zigana Dağında son yıllarda snowboard yapan Şenol Pustu, birçok yerde snowboard yaptığını fakat Zigana’dan aldığı keyfi hiçbir yerden alamadığını söyledi.
Kayakla başladığı sporu daha sonra bol kar deneyimi yaşamak için snowboarda çeviren Pustu, Zigana’nın engebeli coğrafyasında heyecan dolu videolar çekiyor. Saatler süren tırmanışın ardından zirveye ulaşan ve buradan dakikalar içerisinde başlangıç noktasına inen Pustu’nun bu videoları ise binlerce kez izleniyor.

“Buranın manzarası, gökyüzünün maviliği, bulutların ahenkle dans edişi benim için büyüleyici bir ortam”
Köyü Zigana Dağına yakın olması nedeniyle çocukluğunun geçtiği coğrafyaya yabancı olmadığını kaydeden Pustu, “Önce kayakla başladım daha sonra snowboarda döndüm. Kayakta pist imkanı her zaman olmuyor. Bol kar deneyimini de yaşamak istiyorum. Bundan keyif alıyorum. O yüzden snowboardu tercih ettim. Yaklaşık 5 yıldır kayıyorum. Çok farklı yerlerde de kaydım. Sarıkamış, Palandöken, Ergan’da kaydım. Ama buranın manzarası, gökyüzünün maviliği, bulutların ahenkle dans edişi benim için büyüleyici bir ortam. Gerçekten harika bir deneyim yaşıyorum” dedi.

“Buradaki deneyimi hiçbir yerde alamadım”
Zigana Dağının snowboard yapmak isteyenler için çok kolay ulaşılabilir bir yer olduğunu ifade eden Pustu, “Zigana Dağı ulaşım noktasında kolay ve rahat bir nokta. Hem Trabzon hem de Gümüşhane´ye çok yakın bir noktada. Bir de burada mevsim uzun. Buradan Ergan Dağı´na Erzincan´a, Erzurum Palandöken´e, Sarıkamış´a gidiyoruz ama ben oralarda buradaki deneyimi asla alamadım. Trabzon´dan 40 dakikada belki de yarım saatte buraya ulaşabiliriz. Gümüşhane´den de öyle” diye konuştu.

“Dağın hiç görülmemiş yerlerini keşfetmeyi isteyenleri mutlaka Zigana´ya bekliyoruz”
Snowboard yaptığı 2 bin 500 metre rakımdaki Alas tepesine ulaşmak için uzun süre tırmandığını fakat yürümeyi sevdiği için bundan ayrıca zevk aldığını dile getiren Pustu, “Dağın hiç görülmemiş yerlerini keşfetmeyi isteyenler mutlaka Zigana´ya gelsinler. Sezonun her dönemi buradayım. Yaz, kış. Yani yazın geliyorum başka bir keyif alıyorum buradan. Özellikle yamaç paraşütü yapıyoruz bu dağda. Bu benim için çok keyif verici. Rüzgar da çok iyi. Kış boyu da burada kar eksik olmuyor zaten. Haziran ayında bile yukarıda buzullarda kaydığım oldu. Kesinlikle dağ kayağını, bol karda kaymayı sevenleri buraya davet ediyorum. Gerçekten çok keyifli. Her türlü doğa koşulu var. Tepeye tırmandığınız an dağın her yamacından aşağı inebiliyorsun. Zor pistlerde var çok kolay pislerde var” ifadelerini kullandı.
Böyle zorlu pistlere tek başına gittiği için bu durumun biraz “delilik” gibi adlandırıldığını dile getiren Pustu, “Ben doğayla bütünleşik bir insanım. Çocukluğumuzun da buralarda geçmesinin bir avantajı var. Bu dağlara çıktığımız zaman mutlu oluyoruz” dedi.

blank
İsmail AKCA tarafından
10 Nisan, 2025 01:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİZE 3 NİSAN YETER..!

Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,

Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.

Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.

Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…

Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.

Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!

Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…

Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.

Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.

3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.

Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!

Bakın bizim bir Üniversitemiz var.

Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.

Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.

Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.

Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.

Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.

Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.

Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.

Neden..?

Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.

Peki biz ne yapıyoruz..?

İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!

Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.

Lütfen kendimizi kandırmayalım.

Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,

Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.

Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,

Çok güzel, ama

Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?

Dün, Burhanettin Uysal vardı, Refik Polat vardı.

Bugün Fatih Kırışık var

Yarın o da gider. Karabük Üniversitesi kalır.

Bu şehrin kıymetini ve değerlerini bilmek lazım…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.