blank
Haber Merkezi tarafından
06 Ocak, 2025 15:46 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Zafer Partisi’nden Çözüm Süreci ve PKK Affı İddialarına Sert Tepki

Zafer Partisi Karabük İl Başkanı Sami Tokan, geçmişte AK Parti hükümeti tarafından yürütülen “çözüm süreci” politikalarına ve Cumhur İttifakı'nın mevcut duruşuna sert eleştirilerde bulundu. Tokan, bu girişimlerin hem devletin varlığına hem de milletin birliğine yönelik büyük tehlikeler barındırdığını ifade etti.

Zafer Partisi Karabük İl Başkanı Sami Tokan, 2013-2015 yılları arasında AK Parti hükümetinin, terör örgütü PKK ve lideri Abdullah Öcalan ile yürüttüğü çözüm sürecinin Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerine ve anayasal düzenine zarar verdiğini belirtti. Tokan,  "Analar ağlamasın" sloganıyla sunulan bu sürecin, gerçekte PKK’nın silah bırakmadan yeniden yapılanmasına ve şehirlerde alan hakimiyeti kurmasına yol açtığını ifade etti.

Baran Şimşek ve Fırat Yılmaz Çakıroğlu gibi gençlerin PKK tarafından katledildiğini hatırlatan Tokan, çözüm sürecinin özellikle Güneydoğu Anadolu'da terör örgütüne geniş bir hareket alanı sağladığını söyledi. Devletin boş bıraktığı alanlarda PKK’nın sözde mahkemeler kurarak vatandaşların anayasal haklarını gasp ettiğini vurgulayan Tokan, bu bölgelerde devlet otoritesinin ancak 793 Mehmetçiğin şehadetiyle yeniden tesis edildiğini söyledi.

Tokan, aynı dönemde PKK’nın Suriye’de PYD adıyla örgütlenerek bölgede istikrarsızlığın temel unsurlarından biri haline geldiğini belirtti. AK Parti hükümetinin siyasi hatalarının ülkeye ağır bedeller ödettiğini söyleyen Tokan, Cumhur İttifakı’nın geçmişteki hatalarını tekrarladığına dikkat çekti.

"PKK VE DIĞER ÖRGÜTLERE AF HAZIRLIĞI"

AK Parti-MHP-Hüda PAR'dan oluşan Cumhur İttifakı'nın  geçmişteki hatalarından ders çıkartmadığı gibi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sözcülüğünü yaptığı yeni bir 'çözüm süreci' dayatılmaya çalışıldığını ifade edenj Tokan,  "Bu süreçte yalnızca Abdullah Öcalan ve PKK mensuplarına değil, aynı zamanda FETÖ ve IŞİD gibi diğer terör örgütlerinin üyelerine de af çıkarılması planlanmaktadır. Bu, milletimizin huzuru ve devletimizin bekası için büyük bir tehdittir" dedi.  Zafer Partisi'nin bu tür girişimlere karşı duracağını belirten Tokan, yapılacak anayasa değişikliklerinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını ve anayasanın ilk dört maddesini hedef alacağına dikkat çekti.

Tokan, AK Parti hükümetini ve Cumhur İttifakı'nı eleştirerek, iktidarın PKK, FETÖ ve IŞİD gibi terör örgütleriyle mücadelede başarısız olduğunu ifade etti.

Bu milletin  Mehmetçiği şehit eden PKK’lıları affetmeyeceğini söyleyen Tokan, "İktidarın yalnızca PKK ile değil, FETÖ ve IŞİD gibi diğer terör örgütleriyle de etkili bir mücadele vermediği açıktır. Bu durum, ülkemiz için geçmişte olduğu gibi bugün de bir güvenlik zaafiyeti yaratmaktadır" diye konuştu.

Tokan, Zafer Partisi’nin Türk milletinin huzurunu sağlamak ve anayasal düzene sadakatle bağlı bir yönetim anlayışıyla çalışmaya devam edeceğini belirterek, Devletin temel niteliklerine, milletin birliğine ve dirliğine karşı hiçbir terör örgütüyle müzakere edilmeyeceğini açıkça ifade etti.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
27 Temmuz, 2025 13:11 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİR ÜLKE İÇİN EN TEHLİKELİSİ !

Bir ülke için en tehlikelisi hedef kitlesi yığın olan yönetimlerdir!
Olayları analiz edebilen, yanlışın ortağı olmayı reddeden, hesap sorabilen, farkındalığı yüksek, eğitimli ve bilinçli bir toplum bu tür yönetimlerin işine gelmez. Onlar varlıklarını sürdürebilmek için, kendilerine kayıtsız, şartsız biat eden yığınlar yaratmaya çaba gösterirler.

Floransalı düşünür, İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerinden
Niccolò Machiavelli, toplum ve yığın'ı şöyle tanımlıyor;
"İnsan aklı kadar görür.
Soru sormayan, sorgulamayan, araştırmayan insan manipüle edilebilir bir karakterdedir.
Cahilde, kendini geliştirmeyen sığ insanlarda; alt beyin ve vahşi dürtüler baskındır.
İnsan yığınları yalancıya kızmaz.
Kendiside yalancıdır da ondan.
İnsan yığınları yoksula kızar. "Aptallığından" der.
"Yığın", "toplum" değildir.
Yığın, otoriteye itaat ederek hareket eder. Yığın'ı etkilemek, manipüle etmek, yönlendirmek daha kolaydır."

Bilinçli toplum; Farkındalığı yüksek, olayları analiz edebilen, yanlışa tepki veren, nereye gittiğini düşünen, yanlışın ortağı olmayı reddeden, hesap sorabilen, yaşamı kendi iradesiyle yönlendirebilme yetisine sahip, kişisel sorumluluğunun farkında olan insanlardan meydana gelir..
Toplumsal bilinç, yüksek insani değerlere sahip olmayı gerektirir. Okuyan, araştıran, sorgulayan, analitik düşünebilen insanlar, bilinçli toplumun değerli bireyleridir.

Kişisel değerler; karşılıklı ilişkilerde doğrudan veya dolaylı olarak ortaya çıkan sevgi, dürüst olma, bağlılık, saygı, nezaket, adil olma, açık düşünebilme, kontroller kurabilme, empati yapabilme ve farkındalık gibi kavramlar bütünüdür. Tüm bunlar, uyumlu ve huzurlu yaşamın olmazsa olmazlarıdır. Üstün İnsani değerler; yaşamı güzelleştirir ve hayatı anlamlı kılar.

Siyasetin, siyasetçinin sık sık başvurduğu; algı yönetimi, gündem değiştirme, yönlendirme gibi yöntemler Yığınlar üzerinde etkili olur.
Toplum ise, bilinçli bireylerden oluştuğu için, araştırır, sorgular, örgütlenir. Ülkesi ve geleceği sözkonusu olduğunda daha cesaretlidir.Siyasetçinin oyuncağı olmaz.
Bilinçli bireylerden oluşan toplumlar asla bu tür tuzaklara düşmezler. Bilinçli toplumları, manipüle edemezsin, güdemezsin!

Toplum ile yığını birbirinden ayıran faktörlerden biri de eğitimdir. Yığınlar, çoğunlukla eğitimsiz, cahil insan topluluklarıdır. Okuyan, araştıran, sorgulayan insanı kolay kolay kandıramazsınız. Hedef kitlesi yığın olan siyasi oluşumlar bu yüzden eğitimli insanlardan, bilinçli toplumlardan hazetmezler.
Tercihi yığın olan yönetimler; ülkesini ve insanını düşünmez!
Onlar için önemli olan kendi ikballeridir!

Şimdi şu soruyu kendi kendimize soralım. Toplum muyuz?
Yığın mıyız?

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.