Nadir Toprak Elementi rezervlerimiz uzun süredir ülke gündemini işgal ediyor. Basında ve sosyal medyada bu konuda yüzlerce haber yer aldı. Farklı dedikodular dolaşıyor.
NTE varlıklarımızın ABD ye satıldığını iddia edenler de oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Alparslan Bayraktar geçtiğimiz hafta bu iddialar üzerine bir açıklama yaptı. Eskişehir Beylikova'daki nadir toprak elementleri sahasının devlet eliyle işletileceğini ifade eden Bayraktar, Beylikova'daki endüstriyel tesisin temelini önümüzdeki yıl atmayı, 2 yıl içerisinde de tesisi hayata geçirmeyi hedeflediklerini ifade etti. Nadir Toprak Elementlerinin ABD’ye satıldığı iddialarına da cevap veren Bayraktar, kesinlikle böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. Bayraktar, “Bizim Amerika'da yaptığımız, imzaladığımız anlaşma da ortada, nükleerle alakalı bir anlaşmaydı. Nadir toprak elementleriyle ilgili yapsaydık, emin olun, onu onlar da ilan ederdi, biz de ilan ederdik.” dedi.
Nadir Toprak Elementleri ile ilgili son 1 yıldır bir çok yazı kaleme aldım. Öncelikle, Sayın Bakanın açıklamasını tatminkar bulduğumu ifade etmek istiyorum. Bu açıklamanın kamuoyunu rahatlattığı kanaatindeyim.
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, Türkiye'nin yer altı zenginlikleri ile ilgili rakam vererek, Türkiye’de 3,5 trilyon dolarlık yer altı servetinin ekonomiye kazandırılmayı beklediğini belirtti. Mehmet Yılmaz; “Madencilikte yatırım ortamının öngörülebilirliğini artıran, izin süreçlerini hızlandıran ve kurumlar arası koordinasyonu güçlendiren bir mevzuat yapısına ihtiyaç var” demişti.
Bu arada Müslüman bir ülkeden Türkiye'ye bir teklif geldi. Kuala Lumpur Üniversitesi Yeşil Kimya ve Sürdürülebilirlik Araştırma Kümesi Öğretim Üyesi Prof.Yahaya, Nadir Toprak Elementlerinden uç ürünler elde etmek için Türkiye ile birlikte pilot tesisler geliştirebiliriz dedi. Prof. Yahaya, Malezya ile Türkiye arasında olası bir işbirliğine işaret ederek, 'Teknoloji henüz ölçeklenmiş değil ancak pilot ölçekte umut verici sonuçlar var. Türkiye bu alana ilgi gösterirse, birlikte pilot tesisler geliştirebiliriz' diyor. Bu tür teklifler mutlaka değerlendiriliyor dur. NTE lerden nihai ürün elde etme konusunda henüz yeterli teknolojiye sahip değiliz. Birileriyle ortaklık yapacaksak seçimi doğru yapmalıyız. Bu ülke ABD gibi emperyal hedefleri olan bir ülke olmamalı.
Elektrikli araçlar, batarya teknolojileri, savunma sanayii ve yarı iletken üretimi gibi sektörler madenlere bağımlı. Arama, üretim, işleme ve ileri teknoloji ürün üretimini içine alan ‘tam bir değer zinciri’ yaklaşımına ihtiyaç var. Bu konuda da en kısa zamanda gerekli adımlar atılacaktır Kritik minerallerde, özellikle de bor, bakır, altın ve nadir toprak elementlerinde yatırımların hızlanması, Türkiye’yi enerji dönüşümü ve yüksek teknoloji üretim zincirlerinde daha güçlü bir konuma taşıyabilir.
694 milyon tonluk NTE rezervinin mümkün olan en kısa sürede ekonomiye kazandırılması için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bir önerisi var. Kritik Mineraller Teknoloji Enstitüsü” veya “Kritik Mineraller Başkanlığı” kurulsun diyorlar. Bu fikre katılıyorum. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde böyle birimler kurulabilir.
Prof. Dr. Sezai Kırıkoğlu gibi, değerli madenler konusunda dünya çapında hocalarımız var. Onların önderliğinde çalışmaların bir an önce başlamasından büyük yarar var. Türkiye’nin kaybedecek 1 saniyesi bile yok!