Karabük Postası tarafından
01 Ekim, 2018 13:50 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Yenice Platformu’ndan HES için ikinci imza kampanyası

Yenice Şeker Kanyonu’nda doğayı katledecek bir şekilde yapılması planlanan  HES’e karşı mücadelesini sürdüren Yenice Platformu önümüzdeki günlerde yeni bir imza kampanyası başlatacak.

Metni bilim adamları tarafından hazırlanan bildiriye milletvekillerinden başlamak üzere Karabük ve Yenice’de meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, siyasi parti yöneticilerinden imza talep edilecek.

Yenice Platformu, ilçe merkezinde de yerel yönetimleri, siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini, işadamlarını bilgilendirecek toplantılar da düzenleyecek.

Yenice Platformu tarafından imzaya açılacak metinde şu görüşler ortaya konuldu.

Aşağıda imzası olan bizler Yenice Şeker Kanyonu’na Hidro Elektrik Santrali (HES) yapılmasına karşıyız. Çünkü;

  1. Türkiye’de 2016 yılında 274.407,7 GWh elektrik üretimi yapılmıştır. Bunun %24.5’i hidroelektrik olup 67229.8 GWh’tir. Yenice Şeker Kanyonu’na HES yapıldığında 4.9 Mwm elektrik enerjisi üretilecektir. Bu enerji, 2016 yılında üretilen toplam enerjinin yüz milyonda 1.75’ini, hidroelektrik enerjisinin ise yüz milyonda 7’sini oluşturmaktadır. Yani yok denilecek kadar azdır. Üstelik bu enerji Yenice İlçesinde kullanılmayıp Bartın II TM (trafo merkezi)’ne taşınacaktır.
  2. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporundaki bilgilere göre, Şeker Kanyonunda HES projesi gerçekleştiğinde, 2 yıl boyunca dozerler, ekskavatörler ve kamyonlar çalışacaktır. Öncelikle, İnce Bacak Köyü yakınında, Şeker Kanyonu üzerine bir gölet, göletten 2 km uzunluğunda, 2 m genişlik ve yaklaşık 1.5 m yüksekliğinde kapalı bir kanal, kanalın kenarına 4 m servis yolu, kanalın bitimine yükleme havuzu, yükleme havuzundan santrale kadar 1.36 km cebri boru, santral binası (elektrik üretecek) ve inşaattan çıkan materyallerin depolandığı atık depolama tesisi yapılacaktır. Ayrıca bu inşaatlarda kullanılacak beton ihtiyacı için de bir beton santrali yapılacaktır. Bu tesisler ve yapılaşma için de 89 000 m2alanda çalışma yapılacaktır.
  3. HES projesi gerçekleştiğinde, ÇED raporunda belirtildiğine göre Şeker Kanyonu’nda kayalıklarda yaşayan 20 çeşit yarasa, pek çok başka hayvan, orman ağaçları, bitkiler kısaca işleyen bir sistem, yani ekosistem yok edilecektir. Ekosistemin üzerinde durduğu toprağın 1 cm’sinin oluşumu için 500 yıl geçmesi gerektiği düşünüldüğünde 2 yıl sürecek inşaat boyunca oluşacak bu zararların telafisi yoktur, yani geri dönüşü bulunmamaktadır. Diğer yandan bugüne kadar gerçekleşen hiçbir HES projesinde bırakılması gereken %10 can suyu bırakılmamış, derelerde suya bağımlı bitkiler kurumuş ve hayvanlar yok olmuştur. Dolayısıyla, Proje uygulandığında, kanyondaki su kuruyacak ve Şeker Kanyonu’nun herhangi bir özelliği de kalmayacaktır. Şeker Kanyonu; suyu, bitki örtüsü, hayvan türleri ile birlikte geri dönülemez bir biçimde tahrip edilecektir.
  4. HES’ten üretilecek enerjinin Bartın II TM’ye taşınacağı belirtilmektedir. Bu durumda Yenice-Bartın arasındaki ormanlardan geçirilecek enerji nakil hattı için ikinci bir orman katliamı daha yapılacaktır. Nakil hattının geçtiği güzergahın ağaçsız kalması gerektiğinden, Yenice-Bartın arasında orman ekosistemi ikiye bölünecek, bu durum ormanların zayıflamasına ve zarar görmesine yol açan parçalı (fragmantasyon) bir yapıya yol açacaktır.
  5. Şeker Kanyonu’na yapılacak HES projesinin Yenice Halkına getirisi bulunmamaktadır. Aksine bu projeyi yapan şirket gelir elde edecektir.  Oysa Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA) tarafından hazırlanan “Batı Karadeniz Bölge Planı (Zonguldak-Karabük-Bartın) 2014-2023” ile Yenice’nin kalkınma ve gelişimi için “mobilya ve orman ürünleri ile turizm” ana strateji olarak belirlenmiştir (sf 100-101). Bu ana stratejinin gerçekleşmesi için birinci öneri ise “Şeker Kanyonun tanıtımının yapılması”dır. HES projesi ile tahrip edilmiş bir Şeker Kanyonu, turizm ile gelişmeyi hedefleyen Yenice İlçesinin de büyük yara almasına yol açacaktır. 01/10/2018.”

 

blank
blank
İlyas Erbay tarafından
12 Ocak, 2025 14:05 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BU GİDİŞİN SONU HİÇ HAYRA ALAMET DEĞİL!

Gelir eşitsizliğinde dünyadaki tüm ülkeler arasında; 7 inci sıradayız (şimdilik)
Birleşmiş Milletler’in kayıtlarına göre dünya üzerinde toplam 206 ülke var.
Gelir eşitsizliğinde lider ülke Peru. Bu şekilde devam edersek, bir kaç yıla liderliği Peru’dan alırız.
Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bir ülke haline geldik. Zenginle fakir arasındaki bu makas gün geçtikçe hızla açılıyor.

Nedir gelir adaletsizliği yada eşitsizliği?
Buna gelir dağılımı adaletsizliği de diyoruz, bu durum; oransal olarak az sayıda insanın, gereğinden fazla tüketim imkanına sahip olmasına, oransal olarak çok sayıda insanın da, temel ihtiyaçlarını dahi karşılama olanağından yoksun kalmasına neden oluyor.

Gelir Adaletsizliği; sosyal Adaletsizliğin yaygınlaşmasına, toplumsal huzurun bozulmasına yol açıyor.
Son 22 yılda, gerçekleşen ücret farklılıkları, gelir adaletsizliğinin nasıl derinleştiğini ve bunun toplumsal sorunlara nasıl yol açtığını özetliyor. Gelir adaletsizliği sadece ekonomik bir sorun olmakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal ve siyasi sonuçları olan büyük bir adaletsizliği karşımıza çıkarıyor. Gelir dağılımındaki bu adaletsizlik eğilimi, toplumun farklı kesimlerinin birbirinden kopmasına, sosyal tabakalar arasındaki uçurumun derinleşmesine ve ekonomik kaymaların hızlanmasına neden oluyor. Yaşamsal, temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanan insanlar için; en büyük hayalleri olan konut sahibi olmak ise artık imkansız hale geldi.
2002 yılında Türkiye’de konut sahipliği oranı %73 seviyesindeyken, 2024 yılına gelindiğinde bu oran yaklaşık % 20 düşerek %55 lere geriledi.
Üstelik TOKİ nin ucuz konut projelerine rağmen!

Eşitsizlikler uzun vadede toplumsal ve ekonomik kalkınmayı tehdit eder, yoksullukla mücadeleyi sekteye uğratır, insanların kendilerini değersiz hissetmelerine yol açabilir. Bunun sonucu olarak suç oranında, hastalıklarda ve çevrenin tahrip edilmesinde artış yaşanabilir.

Türkiye’nin nüfusunun yüzde 10 ‘unun gelirden aldığı pay % 56.7 Bu oran bizi gelirin en adaletsiz dağıtıldığı ülkeler arasına taşıdı.
Küçük bir azınlığın serveti her geçen gün hızla büyüyor.
Türkiye gelir adaletsizliğinde; Angola, Peru, Mozambik gibi ülkelerle aynı ligde yer alıyor.
Gelir paylaşımında dünyanın en eşitsiz ülkeleri arasında gösterilen ABD, Rusya, Suudi Arabistan’dan bile daha kötü durumdayız.
Yunanistan’da ülkenin en zengin % 10’unun gelirden aldığı pay yüzde 35 Bu oran Almanya’da yüzde 37 Bizde ise, yüzde 60’a dayanmış durumda

Ne kadar övünseniz azdır. Tebrik ediyorum.
Bunu nasıl becerdiğiniz ayrı bir yazı konusu. O’nuda daha sonra yazarız.
Bir yurttaş olarak uyarıyorum. Bu işin sonu hiç hayra alamet değil.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.