Karabük Postası tarafından
01 Ağustos, 2023 10:45 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 21.09.2023 10:57
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Yazlıkçılar dikkat, kendi küçük tehlikesi büyük

Yazlık bölgelerde yaygın olarak görülen tatarcık sineğine karşı uyaran Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Bengisu Ay, “Tatarcık sineği ısırığından çeşitli enfeksiyon hastalıkları bulaşabilir. Belirtileri aylar hatta yılı bulabilir. Kala Azar hastalığı genellikle yüksek ateş, ciddi kilo kaybı, dalak ve karaciğer büyümesiyle seyreder, tedavi edilmezse yüzde 100 öldürücüdür” dedi Medipol Pendik Üniversite Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Bengisu Ay, sivrisineğin 5’te 1’i büyüklüğünde olan tatarcık sineği ısırığının diğer sinek ısırıklarından farklı olmadığını ve yüzde 1’lik kesimin ısırıldığının farkında olduğunu söyledi. Tatarcık sineğinin enfeksiyon hastalığı etkenlerini taşıdığını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Bengisu Ay, “Ülkemizde yaygın görülen tatarcık sineği, ‘Tatarcık Humması’ virüsü ile Layşmanyaz (Şark Çıbanı -Kala Azar) adı verilen bir hastalığın etkeni olan paraziti taşır” ifadelerini kullandı. Tedavide geç kalınırsa öldürücü Halk arasında “Yakağan" olarak bilinen tatarcık sineğinin ölümcül hastalıklara neden olabileceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Bengisu Ay, bulaştırdığı çeşitli hastalıkları da şöyle özetledi; “Tatarcık Humması; Tatarcık sineğinin ısırması sonucu yalnız insanlarda ortaya çıkan ve kendi kendini sınırlayan bir enfeksiyon hastalığıdır. Isırıktan 3-6 gün sonra ateş, döküntü, yaygın kas ağrısı, baş ağrısı, iştahsızlık, bulantı ve kusma gibi belirtilere yol açar. Menenjit yapabilir. Ciddi hasarlara yol açmaz ve destek tedavisi ile düzelir. Şark Çıbanı; Sineğin ısırmasından birkaç hafta ve ay içerisinde deride görülen yara ile karakterizedir. Yaralar zamanla boyut ve görünüm değiştirebilir. Sivilce gibi başlayan yara sonrasında ülserlere (kenarları yükseltilmiş ve merkezi krater şeklinde bir yanardağ gibi) dönebilir. Bu yaralar genellikle ağrısız olmakla birlikte ağrılı da görülebilir. Bazı hastalarda yaralara yakın yerlerde lenf bezleri şişebilir. Cilt yaraları genellikle yüz, kollar ve bacaklar gibi ısırılmaya maruz kalan açık bölgelerde oluşur, genellikle iz bırakır ve birkaç ay içinde geçer. Kala Azar ise sinek ısırığından sonra aylar içerisinde ortaya çıkar. Bu süre bazı durumlarda bir yıla kadar uzayabilir. Genellikle dalak, karaciğer ve kemik iliği gibi çeşitli iç organları etkiler ve hastalığın en ciddi formudur. Hastalarda; yüksek ateş, ciddi kilo kaybı, dalak ve karaciğer büyümesiyle seyreder ve tedavi edilmezse yüzde 100 öldürücüdür.” Tatarcık sineği ısırığına alerjik durumlarda kullanılan kremlerin iyi geldiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ay, Tatarcık Humması, Şark Çıbanı ve Kala Azar gibi enfeksiyonlar geliştiğinde hastaların enfeksiyon hastalıkları uzmanları ve dermatoloji hekimleri tarafından takip edilmesi gerektiğini söyledi. (İHA)

blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
09 Mart, 2025 04:00 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

3 bin 500 yıllık Hitit keteni, kadınlar tarafından tekstil endüstrisine kazandırılıyor

Çorum’daki Şapinuva Antik Kenti’ndeki arkeolojik hafriyatta bulunan yaklaşık 3 bin 500 yıllık keten kumaş modülünden esinlenen bayanlar, Hitit ketenini tekrar üreterek, dokumacılık sanayisine kazandırıyor.
Çorum İş Bayanları Derneği (İŞKAD) tarafından "Eski Dünyanın Yeni Masalı" sloganıyla hayata geçirilen proje çerçevesinde, 3 bin 500 yıllık Hitit keten kumaşı gün yüzüne çıkartılıyor. Çorum’daki hafriyat çalışmalarında gün yüzüne çıkartılan kumaş modülünden esinlenerek hayata geçirilen proje çerçevesinden hazırlanan ve "Hitit keteni" ismi verilen kumaş, dokuma sanayisine kazandırılacak. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından da desteklenen proje ile tarihi kökleri M.Ö. 1400 yılına dayanan Hitit keteninin aslına uygun bir halde tasarlanması, üretilmesi, işlenmesi, markalaşması, atölye/eğitim ortamlarında genç jenerasyonlara aktarılması ve yeni istihdam alanları oluşturulması hedefleniyor.

Proje tanıtım sinemasıyla tanıtıldı
Proje, Çorum Müzesi’nde düzenlenen programda, hazırlanan tanıtım sineması ile tanıtıldı. Programa Çorum Valisi Ali Çalgan ile eşi Halide Çalgan, Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız, Belediye Lideri Dr. Halil İbrahim Aşgın, Çorum İş Kadınları Derneği Başkanı Semrin Kaleli, Hitit keten kumaşının bulunduğu, devrin hafriyat lideri Prof. Dr. Aygül Süel ve davetliler katıldı.

"Bunları insanlığa tanıtmamız lazım"
Programda konuşan Vali Ali Çalgan, Çorumlu iş bayanlarının hayata geçirdikleri projeyle, kentin ve ülkenin tanıtımına büyük katkı sağladıklarını vurgulayarak, "Bu tarihi tanıtmak yalnızca Hitit medeniyetine değil, bugün yaşayanlara da borcumuz. Bunları insanlığa tanıtmamız lazım. Bu manada çok değerli bir proje yaptılar. Emeği geçen başta dernek liderimiz olmak üzere Çorumlu iş bayanlarımızı kutluyorum" dedi.
Çorum’un çok kıymetli bir tarihe geçmişe sahip olduğunu tabir eden Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız da, "Hititler’in başşehrinde yaşıyoruz. 7 bin 500 yıllık tarihimiz var. Fakat maalesef bu tarihi anlatamıyoruz. Çorumludan çok Çorum’u savunan Semrin Kaleli ve takımına teşekkür ediyorum. Emekleri geçenlere şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.

"Büyük bir coşku ve aşkla kentimizi tanıtmaya devam"
Çorum Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın ise 8 Mart Dünya Bayanlar Günü’nü kutlayarak, "Bu stant için derneğimizin tüm üyelerine teşekkür ediyorum. İçişleri Bakanlığımız da bu projeyi destekledi. İçişleri Bakanımız ve Bakanlığımıza da teşekkürlerimizi sunuyorum. Durmak yok, büyük bir coşku ve aşkla kentimizi tanıtmaya devam diyorum formunda konuştu.
Dönemin hafriyat başkanlığını yürüten Dr. Mustafa Süel anısına Prof. Dr. Aygül Süel’e plaket takdim eden Çorum İş Kadınları Derneği Başkanı Semrin Kaleli, "Hititler yaşadığı sürece, anıldığı sürece, yaşayacak. Bu yüzden, Şapinova kentimizin kaşifi Aygül Süel ve Mustafa Süel onun anısına bu sinemamızı adadık" sözlerini kullandı.

"Olağanüstü koşullarda, baht yapıtı havasız kalarak bulunmuş yapıtın bir parçası"
Dönemin hafriyat lideri Prof. Dr. Aygül Süel de emeği geçenlere teşekkür ederek, "Biz Anadolu bayanı olarak çok şanslıyız. Neolotik’ten, doğurganlığı olan bayandan başlayarak biz çok şanslıyız. Bayan her vakit destekçidir. Bu bahis için de çok teşekkür ediyorum. Bu gecenin de benim için başka bir manası var. Hafriyat meşakkatli bir iş. Bu buluntu harikulâde, bugüne gelemeyen organik bir husus. Fevkalâde kurallarda, baht yapıtı havasız kalarak bulunmuş yapıtın bir modülü. Doğal bunun için ben en başta canla başla çalışan hafriyat takımıma teşekkür etmek isterim. Mustafa hocayı ayrıyeten anmak istiyorum onun emeği çok farklıydı" dedi.
Program, hatıra fotoğrafı çekilmesi ile sona erdi.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.