blank
Fikret Gökçe tarafından
01 Haziran, 2022 11:23 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:12
A+ A-

TÜRK HAVA KUVVETLERİ 111 YAŞINDA

Bugün büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İSTİKBAL GÖKLERDEDİR” diyerek işaret ettiği Türk Havacılığı’nın 111. yılını kutluyoruz. 1911 yılında Trablus’ta İtalyanlara karşı savaşan ATATÜRK, düşmanın askeri amaçlarla kullandığı uçakların önemini görmüş, Cumhuriyetin ilanından hemen sonda 16 Şubat 1925 tarihinde Türk Tayyare Cemiyeti adıyla bugünkü Türk Hava Kurumu’nu kurmuştu. Türk Ulusuna ve özellikle Türk gençliğine, havacılığın sivil ve askeri alanlarda sahip olduğu ve olacağı büyük önemini anlatmak, gönüllerde  havacılık aşkını uyandırmak, yurt savunmasında göklerin korunmasındaki büyük önemi göstermek amacıyla kurulan THK, halkın maddi ve manevi desteğiyle havacılığımızın gelişmesinde çok önemli rol oynadı.   Bugün 1 Haziran. Bugün Türk Hava Kuvvetleri’nin kuruluşunun 111’nci yıldönümü. Kuruluşundan bu yana Türk Havacılığı bu alanda büyük aşamalar kaydetti. 1950 yılına kadar olan süreçte bu alanda birçok batılı ülkenin önünde yer aldık.   Atatürk, keşif ve saldırı amaçlı kullanılan uçakların ne denli etkili olduklarını Çanakkale deniz ve kara savaşlarında da görmüştü. İstiklal Savaşında da hava gücümüzün büyük yararları oldu. Büyük Taarruzdan 10 gün önce Türk Hava Kuvvetlerinin elinde 21 adet avcı, 12 adet keşif, 3 adet deniz ve 1 adet eğitim uçağı olmak üzere toplam 37 uçak bulunuyordu. Düşmandan ele geçirilen ve  başta İstanbul olmak üzere işgal bölgelerinden kaçırılan ve çoğu hurda durumdaki bu uçaklar büyük çabalarla onarıldı ve uçar hale getirildi. Hatta emayit adı verilen, uçakların havayla temas eden yüzeylerini kayganlaştıran madde yerine patates ile sığır ve koyun paçalarının kaynatılmasıyla elde edilen malzeme bile kullanıldı. İstiklal Savaşında bu uçakları uçuran kadroda pilot, gözlemci ve teknisyen subay olarak 20, sivil ve gedikli erbaş pilot olarak 10, makinist ve teknisyen olarak da 10 olmak üzere toplam 40 personel görev yapıyordu.   İşte, İstiklal Savaşımızın göklerde yazılan destanı, 1. Dünya Savaşı’ndan kalan eski model, çoğu hurda durumundaki uçak ve malzemelerle, her türlü yokluk, bilgisizlik ve engellerle savaşılarak bu bir avuç yiğit havacı tarafından yaratılmış ve yaşanmıştır.   Türk ulusunun uçmaya ve havacılığa olan ilgisi kurduğu devletlerin armasında kartal sembolünün kullanılmasıyla başlar. Atilla’nın, Oğuz Türklerinin ve Selçukluların bayrak ve armalarında hep kartal sembolleri kullanılmıştır. Hatta, Selçuklu Türklerinin ilk büyük liderleri  Toğrul, Çağrı ve Beygu gibi av kartallarının adlarını taşımışlardır.   Dünyada ilk bilinen uçucu, Horasanlı bir Türk olan Farabi Cevheri’dir. Cevheri ilk uçuşunu 1002 yılında Nişabur’daki Ulu Caminin kubbesinden yapmıştır.Daha sonra IV.Murat zamanında 1602 yılında Hazar-ı Fen Ahmet Çelebi sırtına taktığı kartal kanatlarıyla Galata Kulesinden yükselerek Üsküdar’daki Doğancılar Meydanına indi.1633 yılında ise; Lagari Hasan Çelebi kendi yaptığı bir füzeyle havalandı ve Sinan Paşa köşkü önünde denize indi.   Cumhuriyet daha iki yaşındayken Büyük Atatürk’ün kurduğu Tayyare Cemiyeti (THK) Türk gençlerini atalarından asırlar sonra yeniden göklerde kanat çırpmaya yöneltti. Yangın yerini andıran Anadolu’da yenik düşülen bir dünya savaşı sonrasında kurtuluş savaşı verilmiş, halk yorgun ve bezgin, devletin kasası tamtakır bir durumda iken her alanda büyük bir seferberlik başlatılmış, bu arada bütün dünyayı yeniden saran ekonomik krizlerin neden olacağı yeni büyük bir savaşın sinyalleri hissedilmeye başlanmıştır. Aynı sinyalleri alan Türkiye kara ve denizlerinin yanı sıra göklerin savunmasını nasıl sağlayacaktır? Türkiye’nin bölgede güçlenmesini istemeyenlere karşı bu nasıl sağlanacaktır?   Tam bu sırada akıllara gelen bir yöntem, bu çıkmazı aralayan ilk umut kapısı oldu. TAYYARE PİYANGOSU (bugünün milli piyangosu) halkın büyük ilgisini çekti. Havacılığın askeri, ticari, sosyal ve siyasal önemini göstermek, sivil havacılığı geliştirmek, hava taşımacılığı yapmak, uçak, planör, paraşüt gİbi araçları üretmek ve bunların eğitimini yaptırmak amacıyla kurulan Türk Tayyare Cemiyeti’nin bütün yurtta açtığı şubeler aracılığıyla halk, bu olaya büyük bir ilgi duydu ve destek verdi. Tayyare Piyangosunun yanısıra bağış yapmakta adeta yarıştı. Bunun sonucunda 1935’e kadar geçen süre içinde Hava Kuvvetlerimize tam 351 uçak armağan edildi. Piyango ve bağış yoluyla satın alınan bu uçaklara bağışı yapan kasaba ve şehrin adı verildi. Akşehir, Zonguldak, Ceyhan, Zağfiranbolu gibi.   Uçak alımlarının yanısıra eğitime de önem veren THK, 1926 yılında Tayyare Makinist Mektebini açar. Aynı yıl kurumun sermaye desteğiyle Kayseri’de Alman Junkers uçaklarını üretenTOMTAŞ Uçak Fabrikası, 1926 yılında ise, Eskişehir Uçak Fabrikası  kurulur. Alman işgalinden kaçan Polonyalıların da yardımıyla Etimesgut’ta kurulan fabrikada 120 adet MİLES MAGISTER-1 uçağı üretilir. Model, kanat, profil ve pervaneler üzerinde aerodinamik araştırmalar ve deneyler ile hesaplamalar yapmak amacıyla bu fabrikada kurulan rüzgar tüneli, zamanında Avrupa’nın en büyük tüneliydi. Yakın yıllara kadar uçan bu uçaklar Hava Kuvvetlerimizde eğitim amaçlı olarak da kullanılmıştır. THK’nın 1925 yılında kurduğu Ankara-Akköprü planör atölyesi, 1933-1939 yılları arasında 150 planör üreterek bir fabrika halini almıştır.1935 yılında iş adamı Nuri DEMİRAĞ’ın (sanatçı Melike Demirağ’ın dedesi) Beşiktaş’ta kurduğu uçak fabrikasında, Nu.D.36 lisanslı 12 uçak ve birçok planör yapılmıştır. Ayrıca THK tarafından Gazi Orman Çiftliğinde 1945 yılında kurulan  fabrikada üretilen 145 beygir gücündeki  GYPSY MAJOR uçak motorlarıyla havacılığımızın altın dönemi başlatılır. Yılda 200 motor üretme kapasiteli bu fabrikada üretilen motorlardan bir kısmı Mısır, Hollanda ve Bulgaristan’a satılır. Ne yazık ki; bu büyük çabalar içeriden ve dışarıdan korkunç bir karalama ve baltalama kampanyasına hedef olur. Çıkarları zedelenen  bir kısım işadamı ve ithalatçının yanısıra “ siz tarım ülkesisiniz, ancak bu yolla kalkınabilirsiniz” diyen başta ABD ve diğer batılı ülkelerin etkisiyle 1951 yılına kadar faaliyetini sürdüren bu motor fabrikası, önce Makina ve Kimya Endüstisi Kurumuna devredilir, 1954 yılında ise Ziraat Bankası’nın da katıldığı bir ortaklıkla bir Amerikan şirketi  tarafından traktör fabrikası haline getirilir. Etimesgut’ta kurulan ve Miles Magister-1 uçaklarını üreten fabrika ise aynı yıllarda kontraplak fabrikasına dönüştürülür.   Lisede okuduğu yıllarda Havacılık Kolu Başkanlığı yapmış, arkadaşlarıyla birlikte “Zonguldak’ta Havacılık” adlı bir resim ve afiş sergisi açmış, bu sergiyi Şubat 1962'de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi salonunda Ankaralıların da görmesini sağlamış, 1961’de planör, 1962’de paraşüt eğitimlerinden geçerek bröveler almış bu satırların yazarı olarak, Cumhuriyetin kazanımı olan, devrim niteliğindeki bu başarıyı sizlerle paylaşıyor,  bir kartal edası ve çelik kanatlarıyla Yurt semalarını koruyan  Türk Hava Kuvvetlerimizin 111’nci kuruluş gününü kutluyorum. Ayrıca Türk havacılığının gelişmesine katkısı olanlarla, ilk uzun mesafe uçucuları olan Fethi, Sami ve Nuri beyleri, Sabiha Gökçen, Vecihi Hürkuş ve Cengiz Topel’leri, Zonguldaklı Pilot Tğm. Orhan Seyfi KEÇELİOĞLU ve Karabüklü Pilot Ütğm. Mustafa Oğuz ÖNDER ile tüm hava şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum. blank Fikret GÖKÇE Kıbrıs Gazisi- Mak. Müh. * Görsel : 1962 yılında Türkkuşu-Etimesgut Paraşütçülük Eğitimi. ( F. GÖKÇE sağ başta) Kaynakça : 1-T.C. Ulaştırma Bakanlığı, Cumhuriyetin 70.yılında Ulaştırma ve Haberleşme 2-Türk Kültürü Dergisi  Sayı : 116,  Haziran 1972 3-THK ve Kurban Derileri, Fikret Gökçe, 15 Haziran 1997, TSK yayını Bülten