28 yıl önce yine böyle karlı bir Ankara sabahı bütün Türkiye acı ve büyük üzüntü veren bir haberle sarsıldı. Orgeneral Eşref Paşa şehit olmuştu. Türkiye Muharip Gaziler Derneği'nde göreve başladığım 2006 yılından beri her 17 Şubat'ta yaptığım gibi bugün yine saat 10.00'da Eşref Paşamın kabri başındaydım. Oğlu, gelini ve askerlerle birlikte Cebeci Askeri Şehitliği'nde Orgeneral Eşref BİTLİS'i Kur 'an ayetleri ve dualar eşliğinde bugün yine rahmet ve saygıyla andık . O sadece bir asker, bir komutan değildi. Toplumcu ve sosyal yapısıyla da örnek bir kişiliğe sahipti. 1992 yılında İstanbul'da düzenlediğimiz uluslar arası özel olimpiyatlara katılan 700'ü aşkın engelli sporcuyu Jandarma Genel Komutanlığı Kumburgaz Eğitim Tesisleri'nde bir hafta misafir etmişti. Oğlu Tarık BİTLİS yakın arkadaşımdı ve engelliler spor federasyonlarında ve engellilerle ilgili bir çok etkinlikte birlikte görev yapmıştık. O, Çekiç Güç'ün PKK'ya destek verdiğini tespit etmiş, yasa dışı eylemlerini raporlamıştı. O, Jandarma Genel Komutanlığı''ndaki özel harp uzmanı ABD'li subayları kovmuştu. O, ABD'li ajanların Barzani'ye gıda yardımı maskesiyle sağladıkları silahları yakalatmış ve bu ajanların Silopi'den giriş-çıkışlarını yasaklamıştı. O, Irak'ın toprak bütünlüğünü savunuyordu ve PKK sorununun çözümünde Irak ve Suriye işbirliğine inanıyordu. Eşref Paşa, hazırladığı " Kale " adlı, Özal'ın kerhen kabul ettiği planla PKK terörünü bitirecekti. Daha önce uçuş güzergahı Amerikalı yetkililere bildirildiği hâlde, O'nun helikopteri ABD savaş uçakları tarafından iki kez düşürülmek istenmişti. Ankaradaki JUSMMAT adlı ABD kuruluşunun komutanı tarafından Genel Kurmay'a şikayet edilmişti. Dost ve müttefikimiz olarak bilinen bazı ülkelerin PKK'ya destek verdiğini biliyor, Genel Kurmay Başkanı Doğan GÜREŞ'le bu konudaki fikir ayrılığına karşın bu kanlı terör örgütünü ortadan kaldırmak için yoğun bir çaba harcıyordu. Bir toplantıda Cumhurbaşkanı Özal'ın "nedir sorun" diye sorması üzerine, KALE PROJESI diye adlandırdığı, bölge ülkeleriyle işbirliğini öngören düşüncelerini anlattı. Bu öneriler, Milli Güvenlik Kurulu'na taşındı ve burada bölge ülkeleriyle işbirliğine ilişkin bir takım kararlar alındı ve Eşref Paşa'nın önerileri sonucu alınan kararlar uygulamaya konuldu. Bu kararlar doğrultusunda bölge ülkeleri İran, Suriye ve Irak'la yapılan görüşmeler ve imzalanan anlaşmalarla PKK terörünün sonu yaklaşıyordu. 14 Kasım 1992'de İran, Suriye ve Türkiye Dışişleri Bakanları Ankara'da bir araya geldiler ve PKK'nın bitirilmesi konusunda ortak kararlar aldıklarını açıkladılar. 24 Aralık 1992'de BİTLİS Paşa'nın çağrısıyla Barzani ve Talabani ile bir protokol imzalandı. Her iki Kürt lider PKK'nın faaliyetlerine karşı olacaklarını beyan ettiler. Ayrıca Zele kampında bulunan 1500 PKK'lının gönderileceği konusunda anlaşma imzaladılar. 19-20 Ocak günleri Şam' da bulunan Başbakan Demirel'le Suriye Başbakanı Mahmut El Zubi, PKK konusunda ortak bir bildiri yayınladılar. Ama ülkemiz ve Ortadoğu üzerinde hesapları olanlar bu gelişmelere seyirci kalmadı. 17 Şubat 1993 günü sabahı Diyarbakır'a gitmek üzere Güvercinlik'ten havalanan Eşref Paşa'nın uçağını kalkıştan hemen sonra düşürdüler. Tarafsız gözlemcilerin araştırmalarına, yerli ve yabancı bilirkişilerin raporlarına karşın bizim askeri ve sivil yetkililer olayın kaza olduğunu savundular, örtbas ettiler, sustular. Ama yıllar sonra ABD Büyükelçiliği Siyasi Komiseri John KUNSTSTADLER olayın planlı bir suikast olduğunu itiraf ediyordu. BU UTANÇ BİZE YETER diyerek yazımıza son verirken, eğer bu alçak ve hain suikast gerçekleşmeseydi, yıllar önce bu PKK belasından kurtulacak, bunca insanımızı yitirmeyecek, maddi ve manevi bedeller ödemeyecektik. SENİ UNUTMADIK SEVGİLİ PAŞAM, UNUTMAYACAĞIZ. RUHUN ŞAD OLSUN.