Geçtiğimiz günlerde, Türk-İŞ Kasım ayı açlık yoksulluk araştırmasını yayımlandı. Araştırmaya göre açlık sınırı 14.025 TL'ye yoksulluk sınırı 45 bin 686 TL'ye çıktı. Enflasyon TÜİK'e göre Kasımda, yıllık bazda yüzde 61,98 oldu. Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre; Kasım ayına ilişkin enflasyon verileri E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı yüzde 129,27 olarak gerçekleşti. Aradaki farka bakar mısınız? Sizce hangisi doğru? Her ay sonu açıklanan açlık ve yoksulluk sınırı rakamları ne yazık ki, hep artıyor. Alım gücümüz, paramızın değeri ile birlikte sürekli düşüyor. Ücretler aynı paralelde yükselmediği için fakirleşmeye devam ediyoruz. İlginçtir, açıklanan rakamlara baktığımızda ise ülke ekonomisi hızla büyüyor! Ekonomimiz, bu yılın Temmuz, Ağustos, Eylül aylarını kapsayan dönemde yüzde 5.9 büyümüş! 2022 yılı son çeyreği büyüme rakamları ise geçtiğimiz Mart ayında açıklanmıştı.Türkiye ekonomisi 2022 yılının son çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,5, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,9 büyümüş. 2022 yılı geneli büyüme yüzde 5,6 olmuş. 2023 yılının ilk çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,8, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 3,5 büyümüşüz. 2023 yılı Haziran ayında geçen yılın aynı ayına göre; İhracat, %10,5 oranında azalarak 20 milyar 901 milyon dolar, İthalat, %16,8 oranında azalarak 26 milyar 297 milyon dolar, Dış ticaret hacmi, %14,1 oranında azalarak 47 milyar 198 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Ekonomimiz, 2003 yılının başından 2023 ilk altı ayına kadar, 1 trilyon 311 milyar $ dış ticaret ve 710 milyar $ cari açık vermiş. Böyle bir ekonomi kolay kolay toparlanabilir mi? Bu açıkları finanse etmek için, 21 yılda ülkenin neredeyse tüm varlıkları satılmış ve dış borçlanmaya gidilmiş. Şu anda dış borç stokumuz 500 milyar $ civarında. Ülkenin Açlık, Yoksulluk ve Büyüme rakamları bunlar. Dış borç ve cari açık sürekli artarken, vatandaşın alım gücü, kişi başı milli gelir her geçen gün düşerken, tarımda küçülme varken, sanayi yatırımları azalırken, enflasyonda rekorlar kırılırken nasıl oldu da bu kadar büyüdük acaba?! Madem bu kadar büyüdük bu zamlar neyin nesi?! "Vur abalıya" misali sıkıştıkça zam yaparak, bedeli dar gelirli vatandaşa ödeterek mi büyüyoruz?! Bu büyümeden, vatandaş neden nasibini almıyor? Büyüme millete neden yansımıyor? Büyüyen kim, büyüyen ne?! Yatırım yapmak yerine paradan para kazanmayı tercih edenler mi? Bankalar mı? Malûm müteahhitler mi? Üretmeden, ölümüne tüketerek ve borçlanarak büyüme nerede görülmüş? Zavallı(!) Almanya; 1 trilyon 258 milyar dolar ihracat, 350 milyar dolar dış ticaret fazlası, 56 milyar dolar Bütçe fazlası, % 4.9 işsizlikle, %7 enflasyonla %3 anca büyüyebilmiş! Türkiye; 254 milyar dolar ihracat, 107 milyar dolar dış ticaret açığı, resmi rakamlara göre %10'un üzerinde işsizliğe, TÜİK'e göre yüzde 64,27, ENAG'a göre yüzde 137,55 enflasyona rağmen Almanya'nın neredeyse 2 katı büyümüş! Bu işte bir tuhaflık yok mu? Almanya'nın büyüme hesabını da TÜİK yapsa, sonuç ne çıkardı acaba? Popülist politikalarla; plansız, programsız ve kontrolsüz büyüme(!) şişirilmiş balona benzer. Patlatmak için küçük bir iğne yeter. İki güzel söz var; "Kontrolsüz güç güç değildir" "Ayağını yorganına göre uzat" TBMM Bütçe Sunumunda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı "2023 yılında da dengeli görünümünü koruması beklenen ekonomik büyümenin yüzde 5 olması hedeflenmektedir." dedi. İktidarın seçim ekonomisi politikası ile bol keseden nasıl dağıttığı ortada. Asla çıkmaz denen EYT bile seçim sayesinde çıktı. Emekli sayımız 16 milyona dayandı. EYT'nin bu yıl için bütçeye yükünün 255 milyar TL olacağı söyleniyor. Şubat ayında yüzyılın felaketini yaşadık. Depremlerin ekonomiye zararı da 100 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Seçim nedeniyle baskılanan zamlar seçimden sonra yağmur gibi yağdı! Alım gücümüz daha da düştü. Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Yine seçim ekonomisi politikası uygulanacak. Ceremesini yine millet çekecek! Eeee, bu durumda Maliye Bakanının % 5 büyüme hedefi nasıl gerçekleşecek? Hedefi büyük koymak tabii ki iyidir, ama biraz da gerçekçi olmak gerekmiyor mu? Gerçi sorun değil! TÜİK çıkar; yıl sonunda şu kadar büyüdük der, olur biter. Türk-İş'e sesleniyorum. Bu rakamları açıklayarak, zaten bozuk olan asabımızı birde siz bozmayın. Bırakın, onu da TÜİK açıklasın. Hiç olmazsa biraz moralimiz düzelir! Sözün özü; ne yazık ki, ayağımızı yorganımıza göre uzatamadık. Küresel kriz ve sığınmacı sorunu da tuzu biberi oldu. Üzerine birde deprem felaketi yaşadık. İsrafta sınır tanımazsak, liyakati gözetmez, işi ehline vermezsek, Yatırımlarımızı hayatiyet sırasına koymaz, ülkenin kaynaklarını verimli ve dikkatli kullanmazsak daha çoook büyürüz! TÜİK sağolsun!