"Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete"... Gerçekten de bu sözün hayata geçirildiği günleri yaşıyoruz. Emekli, dar gelirli, işsiz, öğrenci sefilleri oynuyor. İnsanlar, açlıktan ölürlerken ne yazık ki, ağlayanları yok. Pazar yerlerinde akşamları atık sebze-meyve toplayan yoksulları görünce insanın yüreği buruluyor. Ama, ülkemizi yönetenler bu manzaraları görmüyorlar, görmek istemiyorlar. Çöp kutularında yiyecek arayanların, sayısı da hızla artıyor. Yoksullaşan ve yaşam savaşı verenlerin yanında, bir elleri yağda bir elleri balda olanları da görüyoruz. Yandaşlar, yalakalar hak etmedikleri kazançları sağlıyorlar ve insanların gözünün içine baka baka yağcılık yapıyorlar. Ahmet Hakan, denilen yağcı başı göze girmek için bin bir takla atıyor. Allah'tan ekonomist bir cumhurbaşkanımız var. Her şeyi biliyor, her konuda bilgi sahibi... Nas diyor, faiz diyor, milletin gözünün içine baka baka refahın arttığını söylüyor. İngiltere vatandaşı, Mr. Şimşek, rasyonel politikalardan söz ediyor, ancak bir iyileşme görülmüyor. Faizi artırsalar da düşürseler de Dolar yükseldikçe yükseliyor. Enflasyon inecek derlerken, akaryakıta bindirilen zamlarla füze gibi uçuyor. Akaryakıt istasyonları ve tekel bayileri birer vergi dairesi haline gelmiş. Yurttaşı tırtıkladıkça, tırtıklıyorlar. Çarşıda, pazarda fiyatlara yetişmek mümkün değil. Mümkün olmayan da yurttaşların aldıkları ücretle yaşamak. Ekonomiyi gayet iyi bilen cumhurbaşkanımız, her gün yeni cevherler salıyor piyasaya... Serbest Piyasa Ekonomisi adı verilen sistemin, Serbest Kazık Piyasası haline geldiğini de ne yazık ki, insanlarımız göremiyorlar ve gerekli tepkiyi vermiyorlar. Batı ülkelerinde olsa, mazota bir kuruş zam gelince, kontaklar kapatılır... Biz de maşallah lira lira okkalı zamlar yapılıyor, kimsenin umurunda değil. Korkak, ürkek, pısırık bir şekilde her şeye boyun eğiliyor. Denetim kimsenin aklına gelmiyor. Pahalılığın nereden kaynaklandığını anlayabilecek bir ekonomi yönetimi olmadığı için, fırsatçılar da durumdan yararlanıyorlar. Fiyatlar arttıkça artıyor. Ev kiralarının yanına yaklaşılmazken, öğrenciler yurt bulmada zorlanıyorlar. Büyük kentlerde, okumanın zorluğu, çocuklara okul bıraktırıyor. Bu arada, kifayetsiz muhteris muhalefetimiz ne yapıyor? Anlayabilene aşkolsun.