Geçenlerde Bergson’un ‘Gülme’ isimli eserini hatırladım. Belki bilenleriniz vardır. Gülmek nedir ve neden güleriz? Gülme üzerine kaç insan hayatı boyunca düşünmüştür? Oldukça az olduğu kesin. Gülme üzerine bile bir eser yazılmıştır en nihayetinde. Peki, ‘soru sormak’ üzerine yazılmış bir eser hatırlıyor musunuz? Neden soru sorarız, soru sormak nedir? Bunu hiç düşündünüz mü?

blank
Avatarı
Tugay Kaban tarafından
05 Kasım, 2024 11:37 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Roman Bunu da Başarabilir Mi?

Geçenlerde Bergson’un ‘Gülme’ isimli eserini hatırladım. Belki bilenleriniz vardır. Gülmek nedir ve neden güleriz? Gülme üzerine kaç insan hayatı boyunca düşünmüştür? Oldukça az olduğu kesin. Gülme üzerine bile bir eser yazılmıştır en nihayetinde. Peki, ‘soru sormak’ üzerine yazılmış bir eser hatırlıyor musunuz? Neden soru sorarız, soru sormak nedir? Bunu hiç düşündünüz mü?

Eğer ‘soru sormak’ üzerine düşünmeye başlarsanız, bir süre sonra, hakikatle alâkalı sorular ile adalet ve beğeniyle alâkalı soruların artık birbirinden ayrı şeyler olduğunu göreceksiniz. Oysa eskiden (ne kadar eski?) hakikate dair sorulan sualler genel çerçeveyi oluştururlardı. Misal, kötü bir şey düşünün, ‘insan öldürmek’! Sualimiz ise şudur: İnsan öldürmek iyi bir şey midir? Hakikate dair bir cevap verecek olursak, diğer her şeye dair cevabı da vermiş olacaktık normalde ve diyecektik ki HAYIR! Fakat bugün hakikat için geçerli olan şey, misal adalete göre farklı bir cevap hâlinde karşımıza çıkabiliyor. Burada aklınıza bazı şeyler gelebilir. Bazı hukukî yahut şer’î terimler misal ve bunların neticesinde, söylediklerim mantıksız/tutarsız görünebilir. Verdiğim örnekte saf suçtan bahsediyorum. Yani ne kısas mevzuundan ne de taksirle adam öldürmekten bahsediyorum. Velhasıl bugün, hakikate dair verilen cevapların dışında, cevaplar olabileceğini kabullenmiş durumdayız.

Ya öyle ya böyle değil artık tercihlerimiz. Hem öyle hem böyle. Hem dünyayı hem de ahireti aynı anda istiyoruz. Hem yaşamak hem ölmek istiyoruz. Hem doymak hem aç kalmak istiyoruz. Hem bilmek hem okumamak istiyoruz. Elbette bu ve benzeri tercihlerin çoğu bize sunuluyor. Bize sunulan zaten, ya öyle ya böyle mi şeklinde değil. Biz ne hâldeyiz böyle?

İşte yine bir soru! Dikkat, siz ne hâldesiniz böyle, değil sual! Biz ne hâldeyiz böyle? Çünkü romanlar ‘siz’ demezler. Romanlar, size ‘ya öyle ya böyle’yi sunarlar ve ‘biz’ derler. Hakikate dair verilen cevapların her şeye dair olduğunu öğretirler.

Turgay Kaban

Yazarın Kaleminden

Namaz Vakitleri

Karabuk
4
Ekim Cumartesi
1447 HİCRİ Rebiulahir 12
Güneş Vakti
Şuanki vakit
Güneş
  İmsak
05:18
  Güneş
06:42
Öğle vaktine kalan süre
 
  Öğle
12:43
  İkindi
15:58
  Akşam
18:35
  Yatsı
19:54

Öne Çıkan Haberler

blank
Eğitim

Karabük, Muhtemel Eğitim Süresinde Türkiye Lideri Oldu

blank
Karabük

Köy Yollarında Asfalt Çalışmaları Devam Ediyor

blank
Eskipazar

Akay, Karabük’ün Sulama Projelerini TBMM Gündemine  Taşıdı

blank
Dünya

İNSAN DOSTUNA BUNU YAPAR MI?

blank
Karabük

Kırsal Kalkınma Projelerine Teknik Ziyaret