Her şeyin nihayeti haklıyı ve haksızı ortaya çıkarır. Holokost lakırdısının anlatıldığı romanlar, bugün çoğu insana komik gelmiyor. Nedeni nedir? Ölüm çok kötü bir şey olduğu için mi gülümseyemiyoruz? Ölüm, çok kötü bir şey olarak göründüğü için mi gülemiyoruz yoksa? Romanlar, yazarların eğlencelerinin nihayetleri değildir, değil mi? Fakat ‘nihayet’ oldukları kesin. Peki, bu nihayetler bize haklıyı ve haksızı gösteriyor mu? Yoksa romanın sonunu mu beklemeliyiz?
Postmodern romanların en dikkat çekici özelliklerinden biridir: iyilik ve kötülük silikleşmez, aksine, direkt olarak yazarda belirginleşir, genelde metni, özelde hikâyeyi dışarı bırakabilirse okur, yazarı bulabilir. Peki, ya bulamazsa? İnanacaktır. Yazara değil tabii, hikâyeye. Hikâyeye inanmak, insana haklıyı ve haksızı göstermez. Hikâye çoğu zaman gizler. ‘Bul’’ diyerek gizleyen hikâyeler ile ‘Al işte!’ diyerek yüzüme fırlatan hikâyeleri, çok uzun zaman evvel tanıdım. Şeytanın sesi ile Nefsin sesini ayırabilmek kadar zor değil bahsettiğim tanımak. Okur direnebilir.
Holokost, ‘postmodern roman’ı yer yer esir aldı. Filistin hiçbir zaman alamayacak. Holokost’u anlatan romanlar, okura direnen romanlardır, bunun yanında tutsaklığa yanaşmazlar. Nasıl hem postmodern oluyor hem de okura direnebiliyor bu romanlar? Postmodern romanların okura direnmediğini anlatabildim sanırım. Cevaba odaklanalım. Çünkü o romanlar, roman değiller. Nasıl?
Postmodernizmi dize getirenin, ‘roman’ olduğunu hiç anlatmadım size. Belki çok uzun bir bahis olduğu içindir. Fakat değinmenin vakti geldi. Bir şey roman ise, postmodern olmayabilir. Postmodern olan şey ise her zaman roman olabilir. Anlatabiliyor muyum? Yani roman, postmodernizmi kapsayamaz. Devam edeyim. Bunların yanında, bir şey roman değilse postmodern roman da değildir. Aynı zamanda postmodern roman, her zaman romandır. Kafanız biraz karıştıysa, çok fazla olmasa da bu paragrafın başına dönebiliriz: Postmodernizmi dize getiren, ‘roman’ olagelmiştir. Üstelik roman, postmodernizmi değil, postmodernizm romanı kapsar. Romanın gücünü anlayabiliyor muyuz? Böylesi bir güce sahip olmasına rağmen, haklıyı ve haksızı ortaya çıkarmak adına, bir roman, bir roman olmama tavrını gösterebilir.
Şimdi oturup yazarlarına ağlayabiliriz. Onlara kızabiliriz fakat önce üzülmeliyiz.
Tugay Kaban