Of Not Being a İsmet Özel I
Karabük’ten ayrılalı sekiz sene oldu. Bu zaman dilimi ayrıca şiirden de ayrılığımın çerçevesini çizmektedir. Boşanmak değil de ayrılık diyorum zira şiirden boşanmak diye bir şey yoktur. Bunu elbette çok seneler sonra anladım. Şiir sizinle olan akdini bozmadığı müddetçe, siz şiire isterseniz on beş talak verin, o akid bozulmuyor. Bozulmuyor fakat düzen eskisi gibi de kalmıyor. Bir nehrin akışı gibi tasvir edersek, süreğenlik kesintilere uğruyor. Bu sırada ‘şiirin intikamı’ minvalinde şeyler de vukû bulmuyor değil. Zihne yahut kalbe doluşan mısra görünümlü çirkin cümleler, sizi (şairi) kusturmaya çalışıyor. Fakat uslu durur ve pişmanlık sergilerseniz, en azından kalburüstü bir hayat yaşama ihtimalinizin olduğunu da söyleyebilirim.
Bütün bunlar elbette benim başımdan geçenler. Belki ben çok ayyûki davranıp, üzerine bir de şiire duyduğum nefreti bir roman yoluyla işlediğim için, daha sancılı bir sürece itmiş olabilirim kendimi. Şimdi daha akıllıca davrandığımı rahatlıkla söyleyebilirim.
Ne mi yapıyorum daha akıllıca davranmak için? Çok basit. Boyun eğiyorum. En azından boyun eğiyormuş gibi görünüyorum. Hayatın karşılaştığım çoğu manzarasında görmediğim bir şeyi yapıyorum yani, pes ediyorum. İnsanlar günümüzde pes etmiyorlar. Kinlerinden, sevinçlerinden, heyecanlarından pes etmiyorlar. Şiir hâlâ bana öğretiyor.
Gözlerimi dünyaya açtığımda, Türk şiirinin zirvesinden insanlığı seyreden İsmet Özel, İki Kanat isimli şiirini henüz yayımlamıştı. Ben bu şiirin ortaya çıkışından yirmi küsur sene sonra Karabük’e gelmiş olsam da Özel’in şiirinde geçen kapı kanatlarıyla orada, Karabük’te karşılaşmıştım. Kızlar hâlâ boyasız kapının önündeki betonda rond yapıp, raspa oynuyorlar, isterseniz gidip görün.
Şiirin nerede yazıldığı çözülebilir bir şeydir fakat nerede yaşandığı oldukça zor bir problem. İlk önce şiirin kimin hayatında can bulacağı da konuşulabilir fakat ben direkt olarak olarak gökkubenin içerisine, coğrafyaya odaklanmayı öneriyorum. Coğrafyayı düşünüp, meseleyi coğrafyanın sınırları ile kritik etmek en güvenli yöntem. Zira ayakları yere basmayan düşüncelerle şiiri anlamlandırmak boş bir çaba. Ayakları yere basmayan düşüncelerle şiiri kabul etmek de şiiri reddetmek de sancılı bir nihayet. Şair coğrafyasını anlamlandıramamış gibi görünse de şiirin hangi coğrafya da anlam kazanacağı üzerine düşünmek her şiir okurunun bileklerine altın birer kelepçe.
Of not being a İsmet Özel derken, bu ilk yazıda, İsmet Özel olmamak üzerine düşünmesi gereken Türk şairlerine şunu not ettirmek istiyorum, İsmet Özel bir şairdir fakat her şair için geçerli olmasa da şiirin, bazı şairleri zapt ettiğini görmezlikten gelmek, bizi nereye kadar götürecektir?
Tugay Kaban
Murattt
Bu şehirden ayrılalı o kadar oldu mu bilmiyorum ama bu şehrin yaşayanı olarak hala gözüm sizleri arıyor. Aramızdaki yaş farkına karşılık sohbet edebildiğimiz güzel insanlar… Çok sevindim başarılar sizler gibi ne yaptığını bilenlerle olsun Tugay kardeşim
Emre Yılmaz
İsmet Özel ismi ilk başta ne alaka dedirtti fakat yerel gazetelerde böyle bir yazı gördüğm için mutlu oldum.