‘’Tam 49 yıl kaldı geride… Kıbrıs’ta çözüme odaklı her müzakere masası kurulduğunda, o masaya ne çok umutlar serdiler, sergilediler… Ama bilmiyorlardı ki, bu masanın iki ayağı yoktu! Geride kalan o iki bacaklı masada olsa olsa, aşağıda yaşananlar olurdu; öyle de oldu… Pekiyi, ya sonra?’’
Evet, aslında o müzakere masası 49 yıldan bugüne hep iki ayak üzerine kuruldu! Son dönemde de öyle oldu…
Çünkü her defasında o masaya çözüm adına oturan Türkiye ile K.K.T.C idi.
Ya masaya oturup da, çözüm için orada varmış gibi davranan, her defasında o masayı deviren, adanın tamamı onların olmadıkça Kıbrıs’ta çözümü istemeyenler kimlerdi?
Müzakere adına kurulan o masanın iki eksik ayağı nasıl anlatılmalıydı?
Çözüm masasının olmayan ayakları kimlere aitti?
1950’den 1974’e, adayı kana bulayan, önce İngiltere’ye isyan bayrağı açan ama aslında Kıbrıs Türk Halkını adadan yok etmek isteyen adalı Rumlarla, onların akıl babası Yunanistan değil miydi?
Kıbrıs’ta çözümü ister gibi yapıp da, her defasında müzakere masasını iki ayaklı bırakan, müzakereden kaçan daima bu Bizans ikilisiydi…
Ada tarihi boyunca hiçbir zaman çözüm adına hareket etmeyen, daima Rum tarafı ile Yunanistan oldu…
Ama ne hazindir ki;
Dünya onları adanın sahibi olarak tanıdı…
Onlar hep haklı, Türkler daima haksızdı!
Adanın sahibi biziz dediler!
Her çözüm sürecinde türlü ayak oyunları sergilediler…
Hep mağduru oynadılar!
Dünyayı böyle kandırdılar!
Aslında 50’li yıllardan bu yana mağdur olan Kıbrıs Türk tarafıydı,
Kıbrıs’ta özgürce yaşamak, en az Rumlar kadar onlarında hakkıydı.
Çünkü 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini, Rumlarla birlikte kurmuşlar,
O Gazi toprakları atalarından devir almışlardı…
Yıllar boyunca; Kıbrıs Türk’ü adada özgürce yaşamak istedi,
Hak dedi, hukuk dedi, bu ada benim de vatanım dedi…
Ama Rumlar hep tersini söyledi!
Yıllar yılları kovaladı. Nice müzakereler sonuçsuz kaldı!
En nihayetinde bir çözüm süreci daha noktalandı…
Kıbrıs’ta beklenen son yine aynı!
Bu süreçte de Türk tarafı verdi, Rumlar yetmez dedi…
AB üyesi olan adada:
Türkiye’nin garantisi olamaz; Kıbrıs’ta yabancı asker, hele hele Türk askeri hiç bulunamaz dendi..!
Türlü olumsuzluklar sergilediler.
Oyun yine aynı oyundu!
Çözüm masasını, Türkler devirsin istediler;
Ama oyunları sonuçsuz kaldı, kurdukları tuzağa;
Ne adanın, Türkleri ne de Türkiye’miz düşmedi.
Aslında adada oynanan oyun hiç değişmedi!
Oyunun adı hep aynı!
Kimi zaman Annan,
Kimi zaman Butros Gali,
Şimdi de adı Guterres olan biri!
Ne Rum değişecek,
Ne Yunanistan, ne İngiltere, ne A.B.D;
Ne BM,
Ne de Avrupa Birliği…
Tıpkı Girit de olduğu gibi..!
Bekleyecekler,
İstediklerini alıncaya kadar bekleyecekler…
Ama daha çok beklerler!
Çünkü hala göremediler,
Çünkü hala öğrenemediler,
Çünkü hala anlayamadılar,
20 Temmuz 1974’te bu oyun çoktan bitti.
Ne Kıbrıs Girit olacak,
Ne göndere çekilen Al Bayrak inecek,
Ne de Mehmetçik gidecek.
Adanın kuzeyinde kurulan
Bu son Türk Devleti;
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,
Sonsuza dek yaşayacak…
Atilla Çilingir
www.atillacilingir.com
www.biyografi.info/kisi-atillacilingir
11Temmuz 2017