28 Mayıs, 2014 08:02 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:13
A+A-
Bu Yazıyı Paylaş
veya linki kopyala
KIBRIS ADASINDA BİR AMERİKALI..! ADI: BİDDEN. BAŞKAN YARDIMCISIYMIŞ…
‘’ Timsah; ağzını açtığı zaman gülmekte mi olduğunu, yoksa bizi yutmaya mı hazırlandığını anlamamız mümkün değildir.’’ (Winston Churchill)
Kıbrıs adası son dönemde Amerika’nın yoğun ilgisi altındadır. Zaten 2012 yılında kesilen çözüm müzakerelerinden 1,5 yıl sonra Şubat 2014’te yeniden başlayan müzakere sürecinde de, uluslararası konjonktürün belirleyici patronu Amerika’nın imzası vardı…
1968 yılından beri Kıbrıs konusunun çözümüne yönelik her müzakere döneminde var olan emperyalizm ve dünya imparatoru Amerikan yönetimi, belli ki, özellikle bu dönemde Türk-Rum anlaşmazlığına kesin bir şekilde son vermek istiyor!
Çünkü adanın etrafını çevreleyen münhasır ekonomik bölgelerde çok zengin doğalgaz ve petrol yatakları bulunmuş, bu enerji zenginliklerinin bulunması - çıkartılması antlaşması bir Amerikan şirketi ile yapılmıştır, adı: Noble Energy…
Bölgede bulunan bu enerji yatakları AB’nin neredeyse 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak düzeyde olup, bu arada İsrail’in deniz sahasında toplam 900 milyar metreküp doğalgaz tespit edilmiştir.
İsrail, bu doğal gaz zenginliğini ve Kıbrıs adasının münhasır bölgesinde bulunan aynı orandaki enerji kaynaklarının ana üssü olmak istemektedir.
Ancak bu noktada iki pürüz mevcuttur. Birisi Rumların, Ruslarla olan derin bağı; diğeri ise Türkiye’nin aynı bölgenin münhasır ekonomik bölgedeki ulusal hakkıdır.
Bu arada, Amerika’nın Ukrayna ve Suriye konusunda Rusya ile karşı, karşıya kaldığı durum ve yaşadığı soğukluk unutulmamalıdır
ABD Başkan Yardımcısının böyle bir oramda Kıbrıs adasına gelmesi çok manidar, manidar olduğu kadar; bölgesel çıkarlarını da korumaya yöneliktir… Başkan yardımcısı Bay Bidden’in oğlu Hunter Bidden, Ukrayna’da doğal gaz üreten ‘Burisma Holdingin’ yönetim kurulu üyesidir. Bu şirket, ne tesadüftür ki! 2006 yılında vergi avantajları nedeniyle Güney Kıbrıs’ta Limasol’da kurulmuştur… Ne ilginç! Son dönemde sıkçasına karşımıza çıkan, ortaya saçılan babalar ve oğullar işbirliğine yönelik bir tablo da; sanki Kıbrıs adasında karşımıza çıkmış gibidir..!
Yukarıda ifade etmiş olduğum durum çerçevesinde adaya gelen Bay Bidden; her yabancı devlet yetkilisinin yapmış olduğu gibi Kıbrıs’taki temaslarına, adanın yarı buçuğunu temsil eden Rum kesimi lideri Anastasiadis ile görüşerek başlamıştır.
Bay Bidden; daha sonra her iki lider ile bir araya geldiği akşam yemeği sonrasında, ABD’nin müzakere sürecine vermiş olduğu önemi ve güçlü desteği vurgulayarak:
‘’ Ada da bir çözümün getirileri, verilecek tavizlerden çok daha fazladır!’’ Müzakere sürecinin başarıya ulaşabilmesi için bulunacak çözüme Kıbrıslı Türk ve Rumlardan katkı gelmesinin gerektiğine dikkat çeken Bay Bidden;
‘’ Çözümün getireceği fırsatlar çok büyük. Bu fırsat 40 yıl önce yoktu. Birleşmiş bir adanın bölge üzerinde yaratacağı etki çok fazla.’’ Diyerek asıl amacını ortaya koymuştur!
Çözümün getireceği fırsatlar = Doğalgaz ve petrol yataklarıdır…
Ama bu arada çok önemli bir mesaj daha vermiştir! Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak, adada ki liderlerle birlikte müdahil olabileceklerini söyleyen Bay Başkan Yardımcısı: ‘’ Bunu yapabiliriz, yapacağız da..!’’ Bidden, bu söylemiyle adeta taraflara gözdağı vermiştir. İşte tam bu noktada ABD Başkan Yardımcısının unuttuğu/göz ardı ettiği tarihi bir gerçek vardır! 1974 yılında Kıbrıs Türk Halkı, Rumlar tarafından topluca yok edilecek ve ada Yunanistan’a ilhak edilecekken; Amerika ve İngiliz ikilisinin her türlü tehdit ve şantajına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti Milletiyle birlikte bu haksızlığa ve hukuksuzluğa dur demiştir. O nedenle ‘Türk Ulusunun’ milli menfaatleri söz konusu olduğunda; hele, hele Kıbrıs gibi çok önemli bir konuda taraflara gözdağı verir gibi bir mesaj ortaya konulduğunda; Bay Bidden’e 1974 yılını iyi hatırlamasını, unuttuğu diplomatik ve tarihsel gerçekleri de o dönemin Dış İşleri Bakanı Bay Kissinger’den öğrenmesini tavsiye ederim…
Şurası bir gerçek ki, ABD Başkan Yardımcısı Bidden; adada bulunduğu süre içinde, Rum tarafının adanın yasal hükümeti olduğu yönünde pek çok mesajlar vermiş, davranışlarda bulunmuştur.
Bay Bidden’in K.K.T.C Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu’na yapmış olduğu nezaket ziyareti sırasında yapılacak görüşmede;
Rumların koparmış olduğu ‘’KKTC Bayrağı olmasın’’ yaygarası; Sn. Eroğlu tarafından ustaca bertaraf edilmiş, KKTC Cumhurbaşkanlığı konutunda yapılan bu nezaket ziyareti, Cumhurbaşkanının çalışma ofisinin yanında ki şeref salonunda (ki önemli ziyaretçiler genelde bu salonda ağırlanırlar.) yapılması planlanmış ve orada gerçekleşmiştir. Böylece, bu ziyarette olası bir diplomatik kriz ustaca aşılmıştır. Çünkü bu bir resmi görüşme değil, Cumhurbaşkanına yapılan nezaket ziyaretidir.
Unutulmasın ki, ABD Başkanının Sn. Eroğlu ile yapmış olduğu ziyarette; Cumhurbaşkanlığının gönderlerinde dalgalanan K.K.T.C Bayrağı ve K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı Forsu nazlı, nazlı dalgalanmaya devam etmiş ve Bay Bidden, bu bayrakların gölgesinde bu nezaket ziyaretini gerçekleştirmiştir.
O nedenle hiçbir kalem ve kuruluşun K.K.T.C Cumhurbaşkanı Sn. Eroğlu’nu bu konuda suçlamaya hakkı yoktur.
Kendisini yakinen tanıdığım, milliyetperverliğini çok iyi bildiğim, Kıbrıs Türk Halkının özgürlük mücadelesinde görev alan, 40 yıl önce ‘O Gazi Topraklarda’ omuz, omuza çarpıştığım/çarpıştığımız Mücahit Eroğlu;
İnancım o dur ki, bugüne kadar müzakere masasında savunmuş olduğu Kıbrıs Türk Halkının tarihsel ve hukuksal hakkını, bundan sonrada en iyi şekilde savunacaktır.
O nedenle Sayın Cumhurbaşkanını, ‘’Bu görüşmede, neden KKTC Bayrağı yoktu!’’ Tarzında eleştirmek/suçlamak, Sn. Eroğlu’nun siyasi hayatı boyunca bugüne kadar önem vermiş olduğu;
‘ millet, vatan ve bayrak kavramları’ mücadelesini de göz ardı etmek olur, bu da haksızlığın ta kendisidir.
Göndere çekilen K.K.T.C Bayrağının bedeli, Mehmetçik ve Mücahidin kanı ve canı ile ödenmiştir. K.K.T.C’nin Mücahit Cumhurbaşkanı Sn. Dr. Eroğlu da bu tarihsel değeri en iyi bilen siyasetçilerden birisi ve devletin başkanıdır. Unutulmasın ki, kendisi o bayrağın altında; K.K.T.C Devletinin Meclisinde Cumhurbaşkanlığı yemini etmiştir.
Son dönemde Kıbrıs adasında çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Türkiye’nin malum ortamında seçimlere, eylemlere ve dönüşümlere kilitlenmiş bir şekilde ülkemizi yönetenlerin unutmamaları/unutturmamaları tarihi gerçekler tam karşımızda durmaktadır. Bu gerçekler mutlak surette müzakere masasına yansıtılmalı, Türk Milletinin ve Kıbrıs Türk Halkının adada ki ve bu coğrafyadaki tarihsel ve hukuksal kazanımlarımızdan asla taviz verilmemelidir.
O nedenle Kıbrıs adasına yıllar sonra gelen bu Amerikalı ziyaretçinin nezaketen söyledikleri değil, mesajları ve amaçları önemlidir!
Kıbrıs’a gelen O Amerikalı da, bu mesajı çok iyi vermiştir… Çünkü Timsah ağzını açmış beklemektedir..!Atilla ÇİLİNGİR Kıbrıs Gazisi 27 Mayıs 2014www.atillacilingir.com