Dün bir işim için Karabük'e gitmiştim. Medikar hastanesinin önünden,100.yıl mahallesine gitmek üzere dolmuşa bindim.
Dolmuş; adı üstünde tıka basa dolu idi. BM kampı gibi, her milletten insan vardı. Bunların çoğunluğu Afrikalı ve Asyalı öğrenciler. Belli ki, okullarına gidiyorlardı.
Üniversiteye yaklaşınca şoför sordu;
- Üniversite var mı?
Arkamdaki siyahi delikanlı karizmatik bir ses tonuyla "Yes" dedi.
Şoför bir daha sordu
- Üniversite var mı?
Delikanlı bu defa
- Yes dedik ya abijim diye yanıt verdi.
Şoför sinirlendi.
- Madem Türkçe biliyorsun "var" desene oğlum!
Çocuk tekrar cevap verdi
- Pardon abijim var, var.
Karabük üniversitesinde yaklaşık 60 bin öğrenci var. Ağırlıkla Afrika ve Asya ülkeleri olmak üzere 93 ülkeden 11 bin 100 yabancı öğrenciye sahip KBÜ, Bunlar çoğunlukla Çad, Somali, Sudan, Senegal, Etiyopya, Gabon, Suriye, Afganistan gibi ülkelerden...
Yakın zamana kadar ülkemizdeki toplam yabancı öğrenci sayısı 10 binin altında idi.
Bugün sadece Karabükte bu sayı 10 binin çok üzerinde!
Bu kısa bilgiden sonra, tekrar dolmuşa dönersek;
delikanlı inince, üniversitenin önünden iki Afrikalı güzel kız bindi.
Biri elindeki 10 lirayı şoföre uzatırken
-İki ögrenciler 10 TELE olur mu abi dedi. İngilizce'de olduğu gibi, 2 kişi olduklarından, çoğul eki ekleme gereği duymuştu. 2 öğrenci"ler" demesi çok hoştu.
Bizim kaptan bu defa daha hoş görülüydü
- Olmaz ama hadi olsun bakalım dedi.
100 mt gitmeden kızlardan biri
-Dur dur biz inecek. Anahtar evde unuttu dedi ve indiler. Kaptanın parayı iade etmemesi dikkatimi çekti. Bu defa tavrı hiç hoş değildi.
Bunlar değişik tonlarda koyu tenli, ilginç yöresel kıyafetli, çok sevimli insanlar.
- yıl mahallesine Karabük'ü hiç bilmeyen birini getirip bırakın! kendisini Afrika'daki bir ülkede zanneder. Sokaklarda Türk'ten çok Afrika ve Asyalı gençler var.
Barlar, diskolar eğlence mekanları sabaha kadar açık. Bu mahalle üniversiteden önce karabük'ün en sakin yerlerinin başında geliyordu.
Fakültelerin bir kısmı Safranbolu'da olduğu için; Safranbolu'da da çok sayıda öğrenci var. Zaman zaman karşılaştığımda, sohbet ediyorum.
Tercih ettikleri bölümler çoğunlukla;
Uluslararası ilişkiler, Ebelik, Hemşirelik, Endüstri mühendisliği, Mekatronik mühendisliği, Bilgisayar ve yazılım mühendisliği ve diğer mühendislikler.
Hemen hemen hepsi
"Biz ülkemize gittiğimizde Türkiye'nin kültür elçileri olacağız" diyorlar. Bu misyonu benimsemişler. Kendilerine kucak açan bir ülkeye minnet duyduklarını konuştuğunuzda anlıyorsunuz.
Üniversitelerimize; Asya ve Afrika gibi ülkelerden bu kadar çok sayıda öğrenci kabul edilmesi bence devletin doğru ve isabetli politikalarından.
Batının emperyal güçleri tarafından tarih boyunca sömürülmüş bu ülkelere bu şekilde kucak açmak gerçekten vizyon gerektiren bir politika.
Düşünsenize! bir gün yolunuz Afrika'da yada Asya'da bir ülkeye düşüyor ve karşınıza mükemmel Türkçe konuşan biri çıkıyor. İlginç değil mi?
Her yıl binlerce yabancı öğrenci sadece Karabük üniversitesinden mezun olup ülkelerine dönüyor.
Bu gençlerin kentin ekonomisine önemli ölçüde katkıları da var.
Bu güzel politikayı hayata geçiren ve bu yolda emeği olan herkesi yürekten kutluyorum.
KBÜ ülkenin en genç üniversitelerinden biri olduğu halde; eğitim kalitesini hızla artıran bir üniversite. Şimdiden uluslararası bir çok başarıya imza attı.
Bu sevimli dostlarımız için; Oxford, Harvard yada Cambridge ne ise Karabük Üniversitesi de o.
Ülkelerine döndüklerinde çok önemli mevkilerde görev alacaklarına eminim.
Bu vesile ile, kurucu Rektör Sn. Burhanettin Uysalı rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun. Ondan bayrağı devralan ve büyük bir başarıyla üniversitenin adını tüm dünyaya duyuran Rektör Sn. Refik Polatı da yürekten kutluyorum. Başarıları daim olsun.
Güler Çizmeci
Bilim yolundaki hizmetler gerçekten taktire şayan, sizde bu konuyu işleyip farkındalık yaratmanız, ayrı bir güzellik olmuş, kaleminize sağlık, tebrikler.8