'' Sevgisiz, aşksız geçen yılları anlatıyorsa yaşanmış onca zaman! İnan ki, değeri olmaz böylesi bir ömrün! Bil ki, ardında sadece ıssız bir sessizlik kalacaktır, hiçbir zaman hatırlanmayan…'' Yaşadın mı büyük yaşayacaksın; ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey; sunulmuş bir armağandır biz insanlara… Hangimiz doya, doya yaşamışızdır biz fanilere sunulmuş böylesi bir ömrü? Doyumsuz duygularla coşan, gönülleri sarmalayan aşkın ölümsüzlüğünü? Tamamı sevgi ile bezenmiş yılları, acı ve hüzünlerle bütünleşen kederi! Alın yazısıymış denerek avuttuğumuz kaderi! Yaşanabilir mi bu duygular yumağı, hiçbir korkumuz yokmuşçasına? Kimimiz,'vatan aşkıyla' yaşarız; kimimiz hasret kalırız 'vatana.' An gelir, kalbimizi ufukların ötesinde bırakır, şiirler yazarız yavuklumuza… An gelir, çiçek oluruz bahar dallarında açarız; gönüllere girer sevgiler saçarız. Hele birde aşkı için yanan bir kalp varsa aklında; eyvah! Mevsimler gece, gündüz gelip geçer ömrümüz. Hep o vardır hayallerde! Bir nefes kadar yakında, bir bakışçasına uzağındadır yanan kalplerde… Yazarız kalbimizin ateşini karlı dağların zirvesine, dökeriz duygularımızı o güzel yârin yüreğine… Bazen duygularımız karlı dağların zirvesinde açan çiçek olur; Bazen de cam üzerinde buğuya yazılır; bir var olur, bir kaybolur! Sen seç sevginin çeşidini! İlki vazgeçilmez, diğeri en zor olan, sonuncusu da seni anlatan olsun! İlkini vatanım, ikincisi yârim, sonuncuyu da yaşamım diye adlandır… Ama inanmıyorsan sevgiye, unut gitsin bunları! Hatırlasan da zevk almazsın; çünkü sen o üç sevgiyi bilmeden hayat denen bu macerayı yaşayamazsın! Gönülde biter her şey! Kalbine, beynine girmek istese de o duyguların ateşi! Gönlün hayır dediğine ısınmak mümkün olmaz; böyle bir ateşin ne koru, ne de külü bulunmaz! Hayat sevgi midir? Sevgiyle mi dolmalıdır? Sen seç yaşamına anlam katanı! Dostun mudur, sevgilin midir, arkadaşın mıdır, senin için özel olan? Yoksa hepsi midir hayata anlam katan? Sana yapılan iyiliği mermere kazı; kötülüğü toza yaz! 'Mutluluk' sorunsuz bir yaşam değil, onunla başa çıkabilme yeteneğidir! Sen istedikçe değil, onu kazandıkça mutlu olursun! Gülmek için mutluluğu bekleme, sonra tebessüm dahi edemez, kedere boğulursun! Hayat mı güzel, yoksa sevmek mi? Aşkın için yaşamayı mı tercih edersin, yoksa aşkın için ölmeyi mi? Ölüm bedeli ise aşkın! Seç o zaman ödeyeceğin bedeli! Görelim yüreğinden gelen duygu selini, aşk için feda edileni… Kişiliğini, kimliğini hiçbir değere değişme… Unutma ki! Kişiliğin seni, kimliğin milletini belirler. Sen var olabilirsin ama milletin, vatanın olmadan bu kişilik ne ifade eder? Zamanı durdursak, hayata olan borcumuzu sorsak! Sadece sevgiye mi, aşka mı olurdu, yoksa tüm yaşananlara mı kalırdı o borç? Sevgisiz, aşksız geçen yılları anlatıyorsa yaşanmış onca zaman! İnan ki değeri olmaz böylesi bir ömrün… Bil ki, ardında sadece ıssız bir sessizlik kalacaktır, hiçbir zaman hatırlanmayan. Seçimini sen yap! Ya bu ıssız sessizlikte kaybol git! Ya da ardında cüretkâr bir macera kalsın, tüm yaşadıklarından… Atilla Çilingir 10 Şubat 2016