Türkiye’de gündem öylesine hızlı değişiyor ki, insanın başı dönüyor.
Bazı olayların meydana çıkmasıyla değişen gündemin ateşine odun atarak fır fır dönmesini sağlayanlar var.
Daha Fethullah Gülen’in ölümünü doya doya konuşamadan, Yenidoğan Çetesi’nin yaptıklarını değerlendiremeden, çocuk ve kadın katillerine bakamadan, yolsuzlukları okuyamadan, bir APO meselemiz ortaya çıktı.
Gündem değiştirme ustası, ip fırlatmanın kahramanı, Devlet Bahçeli; APO’ya af isteyerek, gündemi derinden sarsıverdi.
Böylesine önemli bir konu ortaya atılınca, herkes üzerine çullandı. Değerlendirme yapan yapana… Kimileri Bahçeli’ye ateş püskürüyor, kimileri alkışlıyor.
Kimileri: “Bir bilgenin elbette bir bildiği var” diyerek, teselli buluyor.
Bahçeli, son attığı öneri ile hamaset uzmanlarını da ortaya çıkardı. Şimdi, bir hamaset yarışıdır gidiyor.
Sağdan soldan, herkes selin önünden kütük kapma derdindeler. Kimi milliyetçilere, kimi Kürtlere yarar sağlamak için söylem üzerine söylemde dahi bulunuyorlar.
Kimileri, Türkiye’de “Kürt Sorunu yoktur” diyor, kimileri “Kürt Sorunu vardır” diyor.
Biz: “Kürt Sorunu yok, Kürtçülük Sorunu vardır” diyoruz.
PKK’yı Amerika’nın kurdurduğu gerçeği önümüzde dururken, sorunun nasıl çıktığını çok fazla tartışmaya gerek yoktur.
Kürtlere baskı varmış. Bu baskı en çok ne zaman hissedilmiş? 12 Eylül günlerinde. Evet, insanlara baskı yapılmıştır, işkenceler uygulanmıştır. Ama o dönem farklı bir dönemdir.
Aynı dönemde ülkenin her yerinde baskı vardı ve işkenceler yapılıyordu.
Eğer, Kürt Sorunu salt bu yüzden ortaya çıkmışsa yapaydır ve uyduruktur.
Evet, o bölgemizde hizmetlerde aksamalar olmuştur. Yeterli hizmet yapılamamıştır. Zorluklar yaşanmıştır. Eğer, Kürt Sorunu bu nedenle ortaya çıkmışsa, yapaydır ve uyduruktur.
O bölgede yaşayanlar, dillerini konuşamıyorlar tezi öne sürülürse, yalandır. Herkesin ana dili kutsaldır ve aile içinde hep konuşulmuştur. Hiçbir zaman asimile edilmemiştir. Eğer, Kürt Sorunu buna dayanılarak çıkarılmışsa, yapaydır ve uyduruktur.
PKK, Türkiye’yi güçsüz düşürmek için ABD tarafından kurdurulmuş vahşi bir terör örgütüdür. Kürt halkını temsil etmemektedir. Dağa çıkanlar, kendi istekleriyle değil, zorlamayla, tehditle, baskıyla bu yola girmişlerdir.
Üç beş baldırı çıplak koskocaman bir orduyla mücadele edemeyeceğini, kazanamayacağını bilir.
Amaç; eğitime, ulaşıma, üretime, sağlığa ayrılacak payları terör belasıyla buralara harcatmak ve ülkenin kaynaklarını zayıflatmaktır.
PKK’nın içinde sadece, Kürtler değil, çeşitli uluslardan farklı etnik kimlikler de vardır.
Yani, PKK kurtuluş savaşı veren bir örgüt değil, çapulculardan oluşan kanlı bir örgüttür.
Ardında, ABD ve diğer emperyalist güçler vardır.
SEVR ile Türkiye’yi bölüp parçalayanlar, LOZAN’da kazanılan diplomatik başarıyı kabullenemedikleri için yine aynı böl-yönet-parçala taktiğini uygulamaktadırlar.
Kürt Sorunu, bu güçlerin insanların kafalarına enjekte ettikleri bir uyuşturucudur.
O nedenle, Bahçeli’nin ortaya attığı son tez devlet politikası da olsa yanlıştır, küresel güçlerin diktesi olsa da yanlıştır.
Türkiye, güçlü bir devlettir ve bir çapulcuyla oturup pazarlık yapmaz, TBMM kürsüsünden ise asla konuşturmaz.
Mustafa AKAY