Umutsuzluğa hiç gerek yok! Ülkemizin önü çok açık! Tabii, vizyon sahibi, akıllı politikacıların, liyakat sahibi yöneticilerin iş başına gelmesi ve doğru politikaların izlenmesi şartıyla... Şu son birkaç yıldır, yaşadıklarımız bize gıdanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Kendi kendine yetemeyen ülkelerin çoğunun 2050 yılına kadar yeryüzünden silinip gideceği öngörülüyor. Kendi kendine yeten, suya ve gıdaya hükmeden ülkelerin ise dünyanın efendisi olacağı konuşuluyor.! Dünyanın en bereketli toprakları Anadolu coğrafyasında. Ülkemizin önünde çok büyük bir fırsat var! Kendi kendine yeten bir ülke olmanın da ötesinde dünyanın gıda üssü olmamamız için hiç bir neden yok! Bunun için, gücümüzü, enerjimizi modern ve bilinçli tarıma yoğunlaştırmaktan başka çaremiz yok. Ülkemizde; tarımın milli gelirdeki payı %6 buna rağmen milli gelirden tarıma ayrılan destek birkaç yıl öncesine kadar %0.3 (binde 3) seviyelerinde idi. Ülkeyi yönetenlerde, bir farkındalılık oluşmuş ki, 2023 yılı bütçesinden tarıma ayrılan kaynak 133.7 milyar TL. olarak belirlendi. Yanılmıyorsam bu rakam bütçenin binde 9'una denk geliyor. Önceki yıllarla kıyaslandığında, aşağı yukarı 3 katı. Yeterli mi? Asla! Başlangıçta en az %5 seviyesine çıkabilmeliyiz. Tarıma ayrılan kaynağı ne kadar artırırsak, tarımın milli gelirdeki payıda o oranda artar. Doğal olarak tarımda istihdam artacağı için işsizlik de azalacaktır. Hollanda'nın 2021 yılı tarım ihracatı 118 milyar Avro. Yüz ölçümü bizim 18 de 1'imiz olan bu ülke tarımsal ihracatta bizi 5'e katlamış! Ülkemizin potansiyeli düşünüldüğünde utanç verici. Neden Hollanda'yı örnek almıyoruz? Tarımı çok ihmal ettik ve bunun faturasını millet olarak acı bir şekilde ödüyoruz! Çok geç kalmadan topyekün bir tarım seferberliğini derhal başlatmalıyız. Ata tohumlarımızı toprakla buluşturup, genetiği değiştirilmiş GDO lu tohumlardan hızla kurtulmalıyız. Organik ve sağlıklı ürünlere yönelmeliyiz. Bir zamanlar, dünyada kendi kendine yeten ülkeler arasında biz de vardık. Neden tekrar başarmayalım? Bunun için herşeye sahibiz. Sokakta elini sallasan ziraat mühendisine çarpıyor! Genç nüfusumuz. bereketli topraklarımız, güneşimiz ve suyumuz(!)... Bunlar elimizi güçlendiriyor. Su konusunda şimdilik büyük bir sıkıntı yaşamasak da, kaynaklarımızın hızla azaldığı da bir gerçek.Tabiki dünyayı etkisi altına alan küresel ısınmadan biz de etkilendik. Bu konuda önlemler almak adına güzel işlerde yapıldı. 20 yılda 585 baraj daha yapıldı. Araştırdığım kaynaklara göre; ülkemizde 861 baraj işletmede. Su hayat! Suyu kontrol altına almak çok önemli. Tabiiki, sadece tarımda değil, teknolojide ve sanayi alanında da çağı yakalamak zorundayız. Kısacası, her alanda güçlü olmalıyız. Bu konuda da güzel gelişmeler var. Afrika ülkelerine sahip çıkma politikamızı da doğru buluyorum. Bu açıdan baktığımızda; Afrikalı öğrencilere üniversitelerimizde eğitim imkanı vermemiz de son derece doğrudur. Benim şehrimde, Karabük üniversitesinde 10 binin üzerinde Afrikalı ve Asyalı öğrenci var. Zaman zaman sokakta onlarla sohbet ediyorum. Mükemmel derecede Türkçe konuşuyorlar. Herşeyin farkındalar. Ülkemizdeki yabancı uyruklu öğrenci sayısı 225 bin civarında. Eğitimde niceliği bir şekilde yakaladık. Fakat önemli olan nitelik. Umarım bundan sonra niteliği de yakalarız. Bu genç insanları kazanmak, ülkemizi tanımalarını sağlamak tabiiki çok önemli bir devlet politikası. Okulları bittiğinde ülkelerine dönecekler. Eminim önemli mevkilerde, ülkelerinin yönetiminde söz sahibi olacaklar. İlişkilerimiz gelişecek, ticaret hacmimiz artacak. Yüz yıllar boyu Batı'nın her türlü zulmüne ve sömürüsüne maruz kalan bu ülkelere bugüne kadar hiç bir ülke bizim gibi yaklaşmadı.! Onlarda bunun farkında! Siyaset yapmadan, partizanlik gözetmeden doğru politikaları desteklemek zorundayız. Yanlış politikaları da eleştirebilmeliyiz. Ülkemiz söz konusu olduğunda; siyaseti kırgınlıkları bir tarafa bırakıp birlik olabilmeliyiz. Umudumuzu yitirmeyelim. Aydınlık ve güzel günler yakındır. Yeterki doğru yönetimleri, liyakat sahibi insanları iş başına getirebilelim.
Şaban Tatar
Tarımda en önemli girdi maliyeti mazot ve gübre.Devlet bu iki kalemden aldığı vergilerden vazgeçer ve üreticiye tarlanın dönümüne göre değildi ürettiği ütün miktarına göre destek pirimi verirse hem üretici kazanır hemde millet ucuza karnını doyurma imkanı bulur
Kubilay İkinci
Yazdıklarınıza gönülden katılıyorum. Öncelikle tarım ile üretmek ve teknoloji ile devam. Elinize kolunuza sağlık.