MUSTAFA AKAY
Önce, anayasamızın ilk dört maddesine bakalım. Ne diyor?
“ I. Madde 1 Devletin şekli
1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı
“İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Döne döne bir hal olmuş Numan Kurtulmuş Efendi ne diyor?
"Devletin ülkesi olmaz. Devletin milleti olmaz. Bu metin, 'Milletin devleti ve ülkelisiyle bölünmez bütünlüğü' şeklinde ifade edilmelidir. Bu seçkinci, devletçi anlayışın da yeni anayasada milletin gücü üzerine yükselen bir devlet anlayışıyla yeniden ele alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum"
Gündemin değiştirilmesi boşuna değilmiş anlaşılan. Günlerdir, kamuoyunu Köfteci Yusuf masallarıyla uyutanların hinlikleri böylece ortaya çıkmış oldu.
Amaç, cambaza bak hikayesinde olduğu gibi, insanların dikkatlerini başka yerlere çekerek, asıl amacı ortaya atmakmış.
Döne döne bir hal olmuş Numan kurtulmuş Efendi, halktan habersiz bir şekilde, tahtında otururken, gözleri kör, kulakları sağır olmuş.
Toplum cinnet geçirirken, millet çöplerden sebze toplarken, çocuk anayı, baba kızını vururken, emekli üç kuruş paraya talim ederken, öğrenciler yurt bulamazken, yollar kan gölüne çevrilmişken, esnaf karteller karşısında can çekişirken, küçük ölçekli işletmeler dara düşmüşken, orman köylüsü hakkını alamazken, işçi sendikaya girdi diye kapı dışarı edilirken, çiftçi ve üretici inim inim inlerken, devlet 40 haneli köyde Narin’in katilini halen bulamamışken, ağzını açmayan Numan Efendi, beyin altındakini ortaya döküverdi.
Böylece ülkenin yapay gündemle neden oyalandığını da anlamış olduk.
Neymiş? Devletin milleti ve ülkesi olmazmış.
Peki millet olmadan devlet nasıl olurmuş? Ülkesi olmayanın devleti olur muymuş? Milletsiz, ülkesiz devlet, çadır devleti bile olamaz.
Milletin varlığıyla dalga geçmektir bu. Baştan aşağı samimiyetsiz, baştan aşağı riyakâr ve birilerine mesaj gönderme çabasıdır.
AKP’nin gizli ajandasının notları arasındadır. Beyin altındakileri bilinçli olarak kusmaktadırlar. Bölücü HÜDAPAR ile PKK’ya selam göndermektir.
Bu Türkiye Cumhuriyetine, düşmanlıktan başka bir şey değildir. Onların düşman oldukları, cumhuriyettir, laikliktir, bağımsızlıktır. Onlar bayrağa, başkentte, İstiklal Marşı’na karşıdırlar. Ondan da öte onlar Türkiye’ye ,Türkçe ’ye karşıdırlar. Nazım’ın dediği gibi,
“onlar vatana düşmandır”.
Anayasayı değiştirmek için kılıktan kılığa giren muktedir, yeni bir açılım sürecini başlatmak için elinden geleni yapıyor. Hem de bunu MHP eliyle yapmak istiyor. Açılım demek, yeni yeni ödünler demektir. Daha Dolmabahçe ve Oslo görüşmeleri unutulmamışken, MHP’nin bu tuzağa düşmesini anlamak mümkün değildir.
Buraya bak efendi: Toplumun dinamikleri buna izin vermeyecek denli güçlüdürler halen. Bu maddeler, dokunan elleri cayır çayır yakar.
Bu iş senin, Erbakan Hocayı ve HAS Partideki arkadaşlarını satmana benzemez.
Kendine gel.