Son iki senedir dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin de sosyo-ekonomik hayatını felç etti… Koronavirüs salgını ile mücadelede önemli mesafeler alan Türkiye, yaz sezonu ve Kurban Bayramı nedeniyle maske-mesafe-temizlik kuralları dışında kısıtlamaları kaldırmıştı… Bayram ve yaz sezonu için uzatılan tatili de fırsat bilen yerli ve yabancı turistler, maske-mesafe-temizlik kurallarına da uymaktan vazgeçince, virüsün yayılmasına adeta davetiye çıkardılar… Son veriler ışığında, salgında büyük artışlar kaydedilirken, kısıtlama ve tedbirlerin yeniden gelmemesi için aşılama çalışmaları hızlandırılıyor… Ortaya çıkan artışlar yeni dalganın habercisi olurken, yeni bir dalgadan sosyo-ekonomik hayatın daha fazla zarar göreceği ifade edilmekte… Salgınla mücadele eden Türkiye’nin peşini doğal felaketler bırakmış değil. Geçtiğimiz gülerde, aşırı yağışlar nedeniyle sel baskınları ve toprak kaymaları yerleşim yerlerinde önemli hasara neden olmuştu… Sele kapılarak hayatını kaybedenler, tarım alanlarının selden zarar görmesi, hayvanların telef olmasıyla maddi ve manevi kayıplar ortaya çıkmıştı… Temmuz ayının son günlerinde Akdeniz’de başlayan orman yangınları ise Türkiye’yi üçüncü doğal afet ile karşı karşıya getirdi… Türkiye’nin turizm ve tarım başkentleri sayılacak değerlere sahip bölge ve illerde meydana gelen sel ve yangınlar, ülkenin ciğerlerini yaktı… Kuzey de aşırı yağışlar nedeniyle sel felaketi ile mücadele eden Türkiye, Güney de ise aşırı sıcakların da etkisiyle hızla yayılan yangınlar, ormanlık ve yerleşim yerlerine yaklaşarak maddi ve manevi hasarlar verdi… Son yılların en sıcak günlerinin yaşandığı Türkiye’de meydana gelen sel ve yangınlar, önlemsizlik ve tedbirsizlik etkisiyle de hasarı daha fazla hissettirdi… Zaman, zaman çeşitli bölgelerde harekete geçen ve diğer afetler gibi sosyo-ekonomik hayatı felç eden, can ve mal kaybına yol açan depremler de Türkiye’nin büyük zarar gördüğü doğal afetlerden.. Belki de tarihinde, böyle peş peşe gelen doğal afetlerle karşılaşmayan Türkiye, can yakan, doğayı tahrip eden, yapılara, tarıma zarar veren, hayvanları telef eden afetlerden ders çırakmalı… Her şeyden önce deprem bölgesi olan Türkiye, yerleşim alanı seçimini doğru yaparak, sağlam konut yapılmasına öncelik vermeli… Depreme dayanıksız yapılar tespit edilerek kentsel ve toplu konut dönüşümleri sağlanmalı… Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısını imar edecek proje ve yapılara siyaset değil, bilimsel kurumlar karar vermeli… Günümüzde yaşanan doğal afetler sonrası siyasetin yaptığı değerlendirmeler maalesef icraata dönüşmeyince, afetlerin yaşanması kaçınılmaz olmakta… Aynı anda, Covid-19, Sel ve Yangın, deprem afetleriyle mücadele eden Türkiye, peş peşe gelen bu doğal afetleri iyi analiz ederek, geçici değil kalıcı tedbirler almalı… Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…