(Tan Günlük Siyasi Gazete- Cuma 11 İkinci Teşrin 1938) Yazıma başlık yaptığım o acı haber, 11 Kasım 1938 tarihli Tan Gazetesinin manşetidir. Yazımın içerisindeki metin ise; milletimizin Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybetmenin o büyük acısından 24 saat sonrasını anlatıyor. Tırnak içerisine almış olduğum bu yazı metni, Tan gazetenin sahibi ve başyazarı rahmetli Mehmet Zekeriya Sertele aittir.(Sn. Sertel: 1890-1980 yılları arasında yaşayan, Cumhuriyet gazetesinin kurucuları arasında yer alan, dönemin en önemli dergilerinden Resim Ay’ı çıkaran, ülkemizin ilk ansiklopedisi; Hayat Ansiklopedisini hazırlayan usta bir gazetecidir.) Değerli okur: 92 yıldan bu yana özgür ve bağımsız olarak yaşadığımız; egemenliği kayıtsız şartsız milletimize ait olan bu aziz vatan topraklarımızı, Cumhuriyetimizi, özgürce yaşam hakkımızı, laik ve demokratik bir hukuk devleti olabilmemizi, millet olma gururumuzu, bugün ülkemizde her ne varsa onun gerçekleştirdiği devrimlerine borçlu olduğumuz, ebedi şefimiz Büyük Önder Atatürk’ümüzü 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 09.05’te kaybettiğimiz o zaman diliminde, ülkemizde neler yaşandığını bu ‘usta gazetecinin’ kaleminden okuyalım istedim. Zamanın unutmaz hafızası, tarihi gerçeklerin sesiyle: ‘’Büyük Matemimiz Yazan: M. Zekeriya SERTEL Ölüm denen zalim kuvvet nihayet içimizden en büyüğümüzü, en çok sevdiğimizi de aldı. Türkiye’ye ve Türklere nur saçan ışığı söndürdü. Ruhlarımızı ve gönüllerimizi karanlığa boğdu. Evvelki akşam birdenbire ağırlaşan Ulu Şefimiz, 24 saat süren bir mücadeleden sonra, nihayet aramızdan ayrıldı. Zaten aylardan beri kalplerimiz endişe ve ıstırap içinde idi. Atatürk’ün yatağa değil cihana sığmayan büyük adamın yatağa esir düşüşü ruhumuzu eziyor, gözümüze yaş doluyor, içimiz ağlıyordu. Mekteplerde çocuklar, evlerde analar, hepimiz, herkes milletçe aylardan beri yas tutuyorduk. Bu ışığın sönmemesi için bütün ümidimizi bir mucizeye bağlamıştık. Bir ay evvelki buhrana muvaffakiyetle mukavemet etmiş olması, bu ümidimizi kuvvetlendirmişti. Fakat ölüm, her şeyden kuvvetli ölüm, bu yatağına sığmayan büyük iradenin muazzam enerjisini kırdı ve hepimizi babasız ve yetim bıraktı. Dün sokaklarda herkes ağlıyor, mekteplerde çocuklar, evlerde kadınlar ağlıyordu. İşle durmuş, memleketin üstüne ağır karanlık bir matem havası çökmüştü. Fakat unutmayalım ki, Atatürk dünyanın en bahtiyar dehalarından biridir. Ordularını ta Hindistan’a götüren Büyük İskender 32 yaşında öldüğü zaman arkasında ne bırakmıştı? Bir hiç. Avrupa’yı bir kasırga gibi altüst eden ve Moskova’ya kadar uzanan Napolyon ölümünden sonra arkada ne bıraktı: Yıkık dökük bir Avrupa, Fransa’ya karşı kinle dolu bir dünya. Hatta müstakil bir millet kuran Washington bile arkasında nihayet müstakil bir millet bırakmıştı. Hâlbuki Atatürk idealini, hayatında hakikat sahasına çıkaran nadir bahtiyarlardan ve ender insanlardan biridir. O, eşsiz eserlerini tamamlamış ve onu bizlere ebedi miras olarak bırakmıştır. O bize müstakil bir vatan bırakıyor, Genç ve zinde bir Cumhuriyet bırakıyor, Hamleli ve atılgan bir inkılâp bırakıyor. Milletine bu kadar büyük miras bırakarak hayata gözlerini kapayan pek az adam yetişmiş veya hiç yetişmemiştir. Atatürk’ün ikinci bahtiyarlığı gözlerini ebediyete kaparken, hayatı pahasına kurduğu bu büyük eserin muhafaza edileceğinden emin olmasıdır. Yetiştirdiği yeni nesil bu eserin bekçisidir. 17 milyon Türk onun bekçisidir. Ve bütün Türk Milleti, Türk gençliği Atatürk’ün cenazesi arkasında onun büyük eserini korumaya ve yaşatmaya yemin edecektir. Zaten büyük matemimizi bize unutturacak yegâne kuvvette budur.’’ (Kaynakça: Ülkemizde yayınlanan 11 Kasım 1938 tarihli gazeteler arşivim.) Yüce Yaratanın; Büyük Türk milletine nasip ettiği son yüzyılın en büyük dâhisini, düşman çizmelerinin kirlettiği vatanımızı sadece Büyük Türk Milletinden aldığı güçle, bu ‘Gazi Topraklardan’ söküp atan o büyük insanı, bizleri ümmet olmaktan çıkararak millet olabilmenin gururunu yaşatan o büyük devrimciyi, 92 yıldan bu yana hür ve bağımsız yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Büyük Önderimiz, Ebedi Şefimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikalinin 77’nci yıl dönümünde minnet ve şükran duygularımızla anıyor, aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. 77 yıl önce, ülkemizin en önemli gazetelerinden birisi olan Tan Gazetesinin başyazarının, o acılı günün hemen sonrasında yazmış olduğu yazısının son cümlesinde ifade etmiş olduğu gibi bugün de; Türk Milleti ve Türk Gençliğinin ezici bir çoğunluğu onun bize emanet etmiş olduğu en büyük eserini; kurmuş olduğu Laik, Demokratik bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetini sonsuza kadar yaşatmaya azimli ve kararlıdır. Sadece tarih sayfalarına değil, gönlümüze, beynimize kazınmış olan ilke ve inkılâpları, ilk günkü gibi hala yaşamakta ve dimdik ayaktadır. Vatan ona minnettardır. Ruhu şad olsun. Atilla ÇİLİNGİR Kıbrıs Gazisi www.atillacilingir.com 11 Kasım 2015