blank
Fikret Gökçe tarafından
28 Şubat, 2023 11:50 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:12
A+ A-

BU SÖZLERİMİ GERİ ALIYORUM

Türkiye Muharip Gaziler Derneği'nin yayın organı GAZİLER Dergisi'nin genel yayın yönetmeni olduğum dönemde bizzat hazırladığım bu afişler dergimizin 2011 yılında yayınlanan sayılarının arka kapağında yer almıştı. Türk halkının 150 yıllık bir geçmişi olan bu kuruluşa büyük bir saygısı vardı. Daha ilkokul öğrencisi olduğumuz yıllarda Kızılay Kolu başkanlığına seçilmek önemliydi ve o yaşta bile bu göreve seçilenlere özel bir statü kazanblankdırıyordu. 1955 yılının 1 Ağustos günü Kurban Bayramı'nın son günüydü. 10 yaşındaydım ve o gün Zonguldak Soğuksu'da oturan dedemlerdeydim. Gece yağan şiddetli yağmur büyük bir sel felaketine neden olmuştu. Bir-iki gün içinde iş makinalarıyla gelen askeri birlikler şehri temizlerken evleri yıkılan bazı komşularımız Kızılay'ın çadırlarında barınıyor, çorbasıyla doyuyorlardı. Kızılay'ın ne kadar önemli olduğunu ilk bu olayda anlamıştım. Kızılay'a saygım ve hayranlığım o yıllarda başlamıştı. Sadece ülkemizde yaşanan felaketlerde değil başka ülkelerde yaşanan olaylarda da hemen organize oluyor ve insanlığın yardımına koşuyordu. Genel Başkan Kemal DEMİR ve Tekin KÜÇÜKALİ dönemlerinde bu çabalarına çokça tanık olduk. Ocak 2005'te 300 bin insanın can verdiği Endonezya'da meydana gelen deprem ve tsunami sırasında Kızılay yaptığı çalışmalarla bütün dünyanın takdirini kazanmıştı. Ali AKGÜL'ün başkanlığında Endonezya'nın Banda Aceh kentinde konuşlablanknan ekibimiz içinde Nasuh MAHRUKİ ve Dr. Turhan ÇÖMEZ'de bulunuyordu. Engelliler için de önemli çalışmalar yapıyordu Kızılay... İlk engelli arabaları Kızılay'ın 1957 yılında İstanbul Maltepe'deki atölyesinde üretilmeye başlanmıştı. Engelliler için gerekli diğer araç ve gereçler bedelsiz olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyordu. 1993 yılından beri Ayvalık'ta düzenlediğimiz Engelliler Şenliği'ne 2003 yılında davetimiz üzerine katılan Kızılay Sağlık ve Sosyal Hizmetler Müdürü Dr. Tevfik ÇEVİKBİLEN törende yaptığı konuşmada bu çalışmaları anlatmıştı. Binbaşı Mustafa KEMAL'in Trablusgarp'ın Tobruk ve Derne bölgelerinde 1911'de İtalyanlara karşı savaştığı günlerde Kızılay'da (Hilal-i Ahmer) oradaydı. Hani birileri " bizden önce ambulans ve röntgen makinası var mıydı " diyor ya ; 110 yıl önce orada hizmet veren ambulans ve mobil röntgen cihazı yakın zamana kadar Kızılay'ın Etimesgut'taki deposunun bahçesinde duruyordu. Bir çok alanda yaptığı hizmet ve çalışmalarla gurur duyduğumuz, adeta kutsalımız saydığımız Kızılay 45 bin dolayında insanımızı yitirdiğimiz Kahramanmaraş merkezli, 6 Şubat depreminde akıllara hiç gelmeyecek bir kötülüğü yaparak acılarımız üzerine acı kattı. Enkaz altından kurtarılan insanlar barınacak, sığınacak bir yer arıyor, çadır, çadır diye haykırıyorken Kızılay'ın elindeki çadırları hiç utanmadan satması ulus ve ülke olarak nereden nereye geldiğimizin acı bir göstergesi olarak suratlarımızda patladı. Yazıklar olsun... Bu yüzden görsellerdeki afişlerde yer alan ifadeleri siliyor ve Kızılay hakkındaki sözlerimi geri alıyorum.