Benim Hüzünlü Romancılarım
blank
Tugay Kaban tarafından
10 Eylül, 2024 11:11 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:10
A+ A-

Benim Hüzünlü Romancılarım

Bir insan düşünme yöntemlerini öğrenerek düşünemez. Matematik, fizik ve sair ilimler, insana hayatın kolaylığını sunmazlar, yalnızca insanı madde ölçüsünde çıkmazlara sürüklerler, insanın, hayatında gerçekten nelere muhtaç olduğunu unuttururlar? İnsanı, insan bırakmayan şeyler nelerdir? Bunu sormak gerekliydi! Cevap herkes için farklı olabilir. Fakat hangi cevapla karşılaşırsanız karşılaşın, ‘roman okumak’ eylemiyle karşılaşmayacağınız kesin! Bir insan roman okuduğu için, insan olmak dışında bir şeye doğru yönelmez. Matematik problemi çözdüğü için yönelir mi diye sormak için hazırda bekleyenlere cevap yetiştirmeye başlayabilirim bu noktada. Elbette matematik problemi çözdüğü için de (hemencecik) insan olmak dışında bir şeye yönelmez fakat bir insanın matematik problemi çözmesinin neticesi nedir? Bir roman yazarının neticesi ile aynı şey olsaydı ne Dostoyevski ne de Oğuz Atay roman yazmazdı, buna emin olabilirsiniz. Bir işin, bir uğraşın nihayeti, o işin/uğraşın sahibinden gayrı değildir. Bir roman yazarı, bir demirci ile aynı şeyi amaçlıyor diyebiliyorsanız, tebrikler, oldukça demokratsınız. “Elbette öyle demiyoruz, bambaşka şeyleri birbirine karıştırıyorsun” sözlerinin bu noktada muhatabı benim. Oysa, ‘düşünme yöntemleri’ diyerek yazıya başlayan da bendim. Bir fizik mevzuunun düşünme yöntemleri vardır. Bir demiri eritmenin yöntemleri olduğu gibi. “Bir romanı yazmanın yöntemleri yok mu yani?” Bir demiri eriten bir roman yazarıysa peki, diye sual edebilirim ben de o vakit. “Bir roman yazarı ile o yazarın romanını ayrı mı tutuyorsun?” Bir roman yazarı bir kaatil olabilir, fakat o yazarın bir kaatil olması, onun insan olduğu gerçeğini değiştirmez. Bambaşka şeyleri birbirine karıştırmayın lütfen. Benim romancılarım hüzünlüdür. Onların romanlarını, sanki 90 yaşına varmış bir okur gibi elime alırım her zaman. Aramızda ‘para’ pek mesele değildir aslında fakat paradan daha büyük bir mevzû sebebiyle çatışırım onlarla. O çatışmadır beni onlara bağlayan. Çatışmamıza sebep olan şeyin adını merak buyuranlar için dillendireyim: ‘yaşamak’. Yaşamak üzerine düşünürken yöntemler aramak, neredeyse her insanın giriştiği bir şeydir. Ve bu yüzden insan olmak dışında başka şeyler olur insanlar çoğu zaman. Ne mi olurlar? Cevap kesinlikle ‘roman yazarı’ değil. Gerçek romanlar bize şunu öğretirler, yaşarken düşünebilirsiniz fakat düşünürken yaşayamazsınız. Ayrıca gerçek romancılara bakınca, şunu da öğrenebiliriz, yazarken düşünebilirsiniz fakat düşünürken yazamazsınız. “Nasıl yani?” Cevap romanlarda. Hele bir de postmodern bir roman ise okuduğunuz eser, farkında olmadan, düşünmenin düşünceyle alâkası bile olmadığını fark edebilirsiniz ve bu sizi oldukça şaşırtır. Bu özelliği postmodern roman, şiirden çalmıştır. Bu son söylediğim, lütfen aramızda kalsın.   Tugay Kaban