DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞ
Fevzi Aydın
Geçmişte, özellikle özel sektörde uygulanan asgari ücret, günümüzde, normal ücret haline geldi…
Gelir dağılımındaki makas daha da açılarak kamu ve özelde sektör çalışanları arasındaki uçurum derinleşmekte…
Günümüzde kamu ve özel sektör çalışanları için asgari ücret, tek maaş modeli olarak ortaya çıktı…
Çalışan ve emekli maaşları da asgari ücret, yani normal ücret olarak göz önüne alınıp, artırılmakta…
Siyasi iktidar, işveren kesiminin gönlünü hoş tutmak için, asgari ücreti baskılamakta, seçim dönemleri hariç, aşırı artışlardan kaçınmakta…
Normalde asgari ücret yıllık olarak açıklanmakta…
Ancak, seçim dönemine rastlayan yıllarda, yıllık yapılan artışa ilaveten temmuz ayında ayrıca maaş artışı yapılarak siyasi rant sağlanmakta…
Ama çalışan ve emekli kesimi, bu yüksek artışların, hemen seçim sonunda, kendilerine zam olarak iade edileceğini geç anlamakta…
İktidar ve ekonomi yönetimi, ülkenin ekonomik durumu göz önüne alınarak, asgari ücrete yeterli artış yapamadığını açıklasa da çalışan ve emekli kesimi, yıllardır süren bu ekonomik durum sözünden, oldukça bunalmış durumda…
Çalışan ve emeklilerin maaş artışlarında tüm iktidarlar, ülkenin “ekonomik durumu” sözünü her yıl nakarat haline getirerek söylerken, çalışan ve emeklileri kandırmakta…
Ülke, yılın her çeyreğinde büyürken, siyasi iktidar da büyümenin siyasi rantını kullanmakta…
Ama çalışan ve emeklilere zam konusu gelince, ekonomik durum göz önüne alınarak artış yapamadık nakaratı tekrarlanmakta…
Ülke büyürse, ekonomi de büyümüş olur ve çalışanlar ve emekliler de günün şartlarına göre artışı hak etmiş olurlar…
Çünkü büyüme, çalışanların ülke ekonomisine çalışarak sağladıkları katkı ile ölçülür…
Ne kadar çok üretmişsen, o kadar fazla çalışmışsın mantığı geçerli…
Üretende, çalışan olduğuna göre, büyümenin mucidi çalışan olduğuna göre, çalışanın alın teri, hakkıyla verilmeli…
Sosyo-ekonomik veriler, TÜİK-Türkiye İstatistik Kurumunca sağlanmakta…
Büyüme yüksek gösteriliyorsa, ülke kazanıyorsa, sanayici kazanıyorsa, çalışan da aynı oranda kazanmalı…
Enflasyon zamana ve döneme göre değil, piyasa şartlarına göre hesaplanmalı…
Artış dönemlerine yakın aylarda, enflasyonu baskıyla düşürmek, diğer aylarda gerçek olmasa da gerçeğe yakın gösterilerek, çalışanın ve emeklinin hakkı gasp edilmekte…
Ülke siyaseti, önce Asgari Bilmece haline gelen Asgari Ücreti, anayasal zeminlere oturtmalı…
Siyasetin, siyasi iktidarın üzerinde oynadığı ve Asgari bilmece haline getirdiği Asgari Ücret bilmecesi çözülmeli…
Çalışan ve emekli maaşlarına, anayasal güvence ile, iktidarın sık sık değiştiremeyeceği bir sistem oluşturulmalı.
Ayrıca, TÜİK’in açıkladığı verilerden ayrı tutularak, günün gerçek ekonomik şartlarına göre çalışan ve emekli maaşları düzenlenmeli…
Sözde işçi kesiminin temsilcisi, sendikaları temsilen katılan TÜRK-İŞ, son yıllarda, üyesi işçilerin haklarını aramaktan ziyade, işverene ve iktidara yol açarak, toplu görüşmelere katılmama yolunu seçmekte…
Günümüzde sendikalar, gerçek işlevini yapmaktan uzaklaşırken, olmayan demokrasinin sembolü olarak gösterilmekte…
Orta vadeli program gereğince, 2026 yılı için açıklanacak asgari ücret, yine çalışanı enflasyona ezdirecek, piyasalarda fiyat artışlarına yol açacak…
Yani, Asgari Bilmece devam edecek…
Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…